Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


ABD'ye karşı terörist saldırısını izleyen gelişmeler karşısında "Ankara daha aktif mi davranmalı, yoksa bu işin dışında mı kalmalı" tartışması devam ederken, hükümetin aldığı bir dizi kararla Türkiye artık bu olayların içine girmiş oldu.
Türkiye önce ABD'ye desteğini bildirdi, hava sahasını ve üslerini açtı, bilgi ve tavsiyelerini onunla paylaştı. Ardından hükümet Meclis'ten özel yetki almakla, ABD'ye irtibat subayları göndermekle ve bazı askeri birlikleri Afganistan'daki belirli misyonlar için hazır tutmakla, yeni açılan cephede yerini aldı.
Bu, Türkiye "Afganistan'daki savaşa asker gönderiyor" anlamına mı geliyor? Bunu istediğiniz gibi yorumlayabilirsiniz. En azından bu aşamada Afganistan'da bir kara harekatı yok ve Mehmetçiğin (birçok kimsenin belleğindeki Kore Savaşı'nda olduğu gibi) ön safta çarpışması söz konusu değil.
Ama daha genel bir deyişle, Türkiye'nin terörizme karşı açılan, bu kendine özgü savaşta yerini almakta olduğu doğru...
* * *
BU kaçınılmazdı. Türkiye'nin coğrafyası, temel politikası ve çıkarları Ankara'yı bu yola itti.
Tıpkı daha önce, Somali'den Bosna'ya ve Kosova'ya kadar çeşitli bölgelerdeki savaşlara asker göndermeye sevk ettiği gibi... Oysa Türkiye bu ülkeler için askeri katkıda bulunmakta hiç tereddüt etmemişti...
Halen Afganistan'a karşı yürütülen operasyonu ilan edilen bir savaş olarak görmemek gerek. Eğer Afganistan, Bin Ladin'i barındırmasaydı, Taliban yönetimi teröristleri desteklemeseydi (aksine, en azından Suriye'nin Apo konusunda yaptığı gibi davransaydı), Afganistan hedef alınmazdı. Aynı şeyi yapan (Müslüman olmayan) her hangi bir başka ülke de herhalde aynı karşılığı görürdü. Batılıların Kosova'daki olaylar nedeni ile Yugoslavya'yı bombaladığı gibi...
* * *
TÜRKİYE'nin bu olayın dışında kalmamasını gerektiren birçok neden var. Bir kere bu savaş, terörizme karşı açılan uluslararası kampanyanın bir parçasıdır ve terörizmden çok çeken ve hala gündeminde şiddet sorunu bulunan Türkiye'nin bu çabalara katılması çıkarları gereğidir.
Son olaylar bölgedeki ve dünyadaki dengeleri yeniden şekillendiriyor. Türkiye'nin olup bitenlerin dışında kalması, onu, örneğin Irak'tan Orta Asya'ya kadar uzanan geniş bir bölgedeki oluşumlara yön vermek, bunda rol oynamak olanağından yoksun kılar. Türkiye, böylece kendi dışında cereyan edecek gelişmelere ve değişikliklere seyirci kalmış ve meydanı da başkalarına - rakiplerine - kaptırmış olur...
Türkiye'nin bu mücadeleyi yürütenlerin safında yer almasını gerektiren nedenlerden biri de ekonomik zorunluklardır. Açıkçası Türkiye'nin bugünkü hasta ekonomisini düzeltme çabalarında ABD'nin ve diğer müttefiklerinin desteğine ihtiyacı vardır. Bu destek de ancak bu kritik dönemde ABD ile dayanışma sayesinde sağlanabilir. Başkan Bush'un Büyükelçi Faruk Loğoğlu'nun itimatnamesini sunması sırasında söyledikleri bu gerçeği ortaya koyuyor...
* * *
AFGANİSTAN'a karşı girişilen harekat, olayın nedenlerini unutturmamalıdır.
Bombardımanların yol açtığı tahribat ve insani trajedi kadar, Bin Ladin'in ve Taliban'ın dehşet verici eylemleri ve açıkça ilan etmekte sakınca görmedikleri korkunç planları dikkate alınmalıdır.
Bunun dünya için ne büyük tehlike yarattığı ve bu tehdidin ancak uluslararası dayanışma ve kararlılık ile bertaraf edilebileceği de akıldan çıkarılmamalıdır.
Keşke bu sonuca tek kurşun atılmadan varılabilse ve tehlikeyi oluşturanlar ikna yolu ile saf dışı edilebilse... Ne yazık ki insanlık bu sağduyuya ve olgunluğa henüz kavuşmadı.