Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Suriye’nin halen içinde bulunduğu durumu “feci”, “vahim” veya “umutsuz” diye nitelendirmek hafif kaçar.
Gerçekten komşu ülkenin halini yansıtacak kelime bulmak zor.
İşte yürek paralayan son gelişmelerden birkaç örnek:
* Şam’ın Muadhamiye isimli banliyösü mart ayından beri hükümet güçlerinin kuşatması altında. Muhalif savaşçıların kontrolündeki bu semtte oturanlar için hayat artık çekilmez oldu. Bu nedenle son günlerde buradan kitle halinde bir göç başladı. Ancak kaçanların çoğunun gidip yerleşeceği bir yer yok.
İki buçuk yıldır süren iç savaş nedeniyle şimdiye kadar 2.2 milyon Suriyeli Türkiye dahil komşu ülkelere sığındı. Buna ilaveten 5 milyona yakın insan da Suriye içinde yer değiştirdi. Yani toplam olarak Suriye nüfusunun üçte biri evlerini terk etmiş bulunuyor.
* Hükümet veya muhalefet güçlerinin kontrolü veya kuşatması altındaki birçok yerde açlık ve hastalık tehlikeli boyutlara ulaştı. Şam’ın banliyösünden kaçan bir kadın, BBC muhabirine “9 ay boyunca bir parça ekmek yiyemedik, çimen ve yaprak yiyerek yaşamımızı sürdürmeye çalıştık” diye konuştu. Kimileri de -müftünün son fetvasına uyarak- kedi, köpek eti ile açlığını yenmeyi denedi...
* Dünya Sağlık Örgütü’nün verdiği haber korkunç: Ülkede çocuk felci salgını başladı. Çocuklara aşı yapılamıyor, çünkü kuşatma ve işgal altındaki yerlere sağlık personelinin ulaşması imkânsız. Kaldı ki binlerce doktor da kaçanlar arasında.
BM kaynaklarına göre, çocuk felci salgınının “bölge ülkelerine yayılması tehlikesi var”. Dikkat: Türkiye buna dahil...

Kahredici belirsizlik
Bir umut vardı: Dış güçlerin zorlamasıyla taraflar Cenevre-2 konferansında bir araya gelip bu çılgın savaşa son verecek, barış kurulacak, herkes evine dönecekti...
Son haftalarda harcanan yoğun diplomatik çabalara rağmen, şimdi Cenevre-2 için düşünülen 23 Kasım tarihinin de ta ocak ayına kadar ertelenmesinden söz ediliyor. Sebep: Toplantı şartları üzerinde Esad yönetimi ile muhalifler anlaşamadığı gibi, bölünmüş olan direniş grupları arasında da bir mutabakat yok.
Dolayısıyla bırakın Cenevre-2’den gerçekten bir sonuç çıkıp çıkmayacağını, bu konferansın yapılıp yapılmayacağı dahi belli değil.
Şimdi, bu kadar acı çeken Suriye halkı, bu ölüm-kalım mücadelesinde kime bel bağlasın, neyi ümit etsin?..

Yok edici kısır döngü
Esad yönetimi kimyasal silahların denetimine razı olmasından sonra, barışa doğru bir adım atılacağı tahmin edilmişti. Gerçekten yabancı denetçiler Suriye’ye geldi ve işe başladı. Ama son haberlere göre, çarpışmaların cereyan ettiği bölgelere giremiyorlar.
Nobel barış ödülüne layık görülen Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nün şimdiki başkanı olan Ahmet Üzümcü‘den önce bu görevi 8 yıl yürüten R. F. Emilio Pfirter bu hafta İstanbul’daydı. Buluştuğumuz bir toplantıda, Suriye’deki kimyasal silah stoklarının imhası için öngörülen Haziran 2014 hedefine şimdiki şartlar altında zamanında ulaşmanın zorluğuna işaret etti. Bu ancak tarafların ateşi kesmesiyle mümkün olabilir. Ama bu da hiç görünürde yok doğrusu...
Hasılı, Suriye kendi kendini yok edici bir kısır döngünün içinde sıkışıp kalmış durumda...