Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

“Bu sadece bir başlangıç...” İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad hafta sonunda İran’ın ilk insansız bombardıman uçağının deneme uçuşu vesilesiyle yaptığı konuşmada böyle dedi.
Gerçekten İran son günlerde birbiri ardından yeni silahlarını teşhir etti.
Bu “askeri şov”un en göz kamaştırıcı sahnesi, kuşkusuz Ahmedinecad’ın da hazır bulunduğu pilotsuz bombardıman uçağının törenle uçurulması oldu. “Kerrer” (Vurucu) adı verilen bu uçağın menzili 1000 kilometre. Uçak bomba veya füze taşıyabiliyor.
İran böylece dünyada çok az ülkenin sahip olduğu bu silahı üretebilecek duruma geldiğini göstermiş oldu.
İran aynı günlerde başka yeni silahlarını da sergiledi. Bunlardan biri, 1500 kilometre menzilli “Kıyam” füzesi. Böylece İran ordusu yerli malı uzun menzilli füze envanterini zenginleştirmiş oluyor.
Bu şovdaki diğer bir yenilik de, “Saraç” ve “Zülfikar” adlı iki hücum bot. Bu sürat tekneleri İran’ın denizaltı üretimine ekleniyor.

Güç gösterisi
Bu gelişmeler, İran’ın ilk nükleer santralının açılışına denk geldi. Ülkenin güneyinde Buşehr’de kurulan reaktör, elektrik üretecek.
Aslında bu tam 38 yıl önce, yani ta Şah’ın döneminde başlayan, fakat uzun zaman sürüncemede kalan bir proje. Rusya tarafından tamamlanan -ve nükleer yakıtı Ruslar tarafından sağlanacak olan- bu santral, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun denetimi altında çalışacak.
İran bu sayede nükleer programını dış baskılara ve yaptırımlara rağmen yaşama geçirmekte büyük bir adım atmış oldu.
Gerçek şu ki, İran bu son gelişmelerle bir güç gösterisi sergilemiş bulunuyor. Tahran, kendi gücü ile, ileri teknolojiye dayalı silahlar üretebilecek durumda olduğunu kanıtlıyor.
Tahran’ın bu gücünü nasıl kullanmak istediği ayrı bir konu. Ahmedinecad’ın yok etmekle tehdit ettiği İsrail’i başlıca hedef saydığı açık. Molla rejimi bu güçle ABD’ye karşı daha sert çıkmak olanağını da elde ediyor...
İran kazanmakta olduğu askeri gücü sayesinde, bölgesel etkinliğini arttıracak duruma geliyor. Bunun özellikle Körfez’deki ve Ortadoğu’daki birçok ülkeyi kaygılandırdığı ortada. Suudi Arabistan’ın ABD’den 60 milyar dolarlık modern silah satın almaya hazırlanması da bunu gösteriyor.
Bölgede bu şekilde bir silah yarışının tetiklenmesi, yeni gerginliklere ve sürtüşmelere yol açma riskini de artırıyor...

Kaygı kaynağı
Türkiye açısından durum nedir?
Ankara İran’a askeri bir tehdit olarak bakmıyor. Hatta Milli Güvenlik Kurulu’nda hazırlanmakta olan belgede de bu bağlamda eski tehdit algılamasının değiştiği belirtiliyor.
Türk-İran ilişkilerinin geliştiği bir ortamda, İran’ın silahlanması Türkiye için direkt bir tehlike olarak görülmeyebilir. Ancak bölgenin silah yarışına ve gerginliklere sahne olması, Türkiye için bir endişe kaynağıdır. Tahran’ın bölgede üstün bir güç olma çabaları da...
Ayrıca bu durum NATO üyesi olarak Türkiye’yi de sıkıntılı durumlara düşürebilir. Batılı müttefikler, bir tehdit olarak gördükleri İran’ı zapturapt altında tutmak çabasındalar. ABD Türk topraklarında bir anti balistik “kalkan”ın kurulmasında ısrarlı davranabilir... Veya İncirlik üssü, İran’ın bölgedeki ABD hedeflerinden biri olabilir...
Bunlar kötü senaryolar. Umarız İran’ın silahlanması böyle sıkıntıların da“başlangıcı” olmaz...