Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Örneğin İran nükleer alandaki çalışmalarını sadece barışçı amaçlarla (yani enerji üretimi için) yaptığını söylemekte, kendisine karşı yöneltilen iddiaları reddetmektedir...Birkaç yıl öncesine kadar Pakistan da kendisi hakkında dolaşan söylentileri yalanlıyordu. Ta ki, 1998de ilk denemelerini yapıncaya ve komşusu Hindistan gibi artık kendisinin de nükleer bombaya sahip olduğunu açıklayıncaya kadar..."Nükleer güce" sahip diğer bir ülke de İsrail. Onun önemli sayıda nükleer bombaya sahip olduğu herkesçe biliniyor, ama resmi ağızlar bu "malum sır"rı hiçbir zaman açıklamıyor...Hal böyle iken Kuzey Korenin önceki gün resmi bir bildiriyle "Evet, bizde nükleer silah var" demesi doğrusu herkesi şaşırttı. Başkent Pyongyangdan gelen açıklama özellikle şu ana kadar herhangi bir deneme de saptanmadığı için, kuşku da yaratmadı değil. Nitekim bunun bir "blöf" veya "siyasi manevra" olabileceğine inananlar var. Ancak bu "şüpheciler" bile, Kuzey Korenin artık nükleer güce sahip olma "yeteneği"ne ulaştığını kabul ediyorlar...* * *ASYAnın bu tamamen "izole" ülkesi, çok ciddi ekonomik sıkıntılar (hatta açlık) içinde kıvranırken, nasıl oluyor da nükleer teknolojiye sahip oluyor ve şimdi "Bende de nükleer bomba var" deyip dünyaya meydan okuyabiliyor?Dünyanın en katı komünist rejimini sürdürmekte olan "sevgili lider" Kim Jong-il, babası "büyük lider" Kim il-Sung gibi, kendi ideolojisini, öz olanakları ile yaşatmaya çalışmakta, bu uğurda başta Güney Kore olmak üzere komşularıyla ve özellikle ABD ile sürekli sürtüşme halinde bulunmaktan çekinmemektedir.Pyongyang, karşılaştığı tehdit ve baskılara karşı dik durabilmek için, güçlü ordusuna ve geliştirmeye çalıştığı kimyasal, biyolojik ve de nükleer silahlara güvenmektedir. Son zamanlarda Washingtondan gelen her uyarı -veya tehdit- Kim Jong-ili daha da hırçın davranmaya ve nihayet önceki gün, artık uluslararası (Çin, Rusya, Japonya dahil) toplantılara katılmayacağını ilan etmeye sevk etmiş bulunuyor.Buna karşılık ABD, Batı ve hatta Asya ülkeleri, Kuzey Korenin nükleer güce sahip olmasını bir tehdit olarak algılamakta ve onu bu yoldan geri çevirmeye uğraşmaktadır. Nedeni de, böyle bir rejimin kolaylıkla saldırgan davranabileceği, nükleer malzeme ve teknolojiyi başka ülkelere veya terörist örgütlere satabileceği korkusudur.Kısacası karşılıklı kaygılar ve tehditler "nükleer Demokles kılıcı"nın gölgesinde, bölge ve dünya güvenliği ve barışı için büyük bir tehlike oluşturuyor.* * *BU bağlamda Kuzey Kore ve İran ile ilgili gelişmeler, bazı benzerlikler gösteriyor.Gerçi Tahran, Pyongyang gibi nükleer silah ürettiğini veya buna niyetli olduğunu söylemiyor. Ama "nükleer program"dan duyulan kuşku ve endişeler aynı. ABD başta olmak üzere, uluslararası camia bunu bir potansiyel tehdit olarak algılıyor ve buna çare arıyor. Ancak Kuzey Kore gibi İran da, rejimine ve politikalarına karşı -özellikle ABDden- yönelen tehditlere de meydan okuyor ve herhangi bir müdahalenin bölgeyi cehenneme çevireceği uyarısında bulunuyor.Bu zıtlaşma gerçekten büyük felaketlere yol açabilir. "Nükleer kâbus"u ortadan kaldırmanın yolu herhalde bu felaketi körükleyecek olan "askeri opsiyon" değildir. Hemen sonuç alınamazsa da, mevcut en iyi yol, gene diplomasiyi zorlamak, diyaloğu sürdürmek ve uzlaşma umudunu kaybetmemektir... skohen@milliyet.com.tr GENELDE nükleer silah üretme faaliyeti içinde olan ülkeler, niyetlerini inkâr ederler.