Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



ABD'nin önümüzdeki günlerde BM Güvenlik Konseyi'nden Irak'la ilgili bir karar çıkartması halinde, birçok ülkede tartışılan "meşruiyet" meselesinin de bir hal yoluna girmesi mümkün olabilir. O zaman, BM şemsiyesi altında Irak'ta barışın kurulmasına ve ülkenin yeniden yapılandırılmasına diğer ulusların da katılması kolaylaşabilir.
Güvenlik Konseyi'nden nasıl bir karar çıkacağını henüz bilemiyoruz. Ancak ABD'nin bu konudaki girişimine Konsey üyelerinin çoğunun sıcak baktığı anlaşılıyor. ABD'nin Irak'a karşı savaşa girişmesine karşı çıkan Fransa, Rusya gibi ülkeler dahi şimdi, "barışı kurma ve koruma" misyonunun uluslararası bir çerçeveye oturtulmasından yana.
Diğer bir deyişle birçok ülke, artık Irak sorununa katı bir "yasallık" ve "oydaşma" kavramı ile değil, daha esnek ve pragmatik bir yaklaşımla eğiliyor...
***
BM Güvenlik Konseyi'nin Irak'taki yabancı askeri varlığı meşrulaştıracak bir karar alması, kuşkusuz Türkiye'nin de asker gönderme konusundaki tereddütlerinden birini ortadan kaldıracak.
Bu bağlamda devlet kademesinde en büyük itirazın şimdiye kadar Cumhurbaşkanı'ndan geldiği malum. Gerçi önceki günkü Çankaya zirvesinden sonra bunun artık bir engel olmayacağı haberi çıktı (ki bu da çeşitli devlet kurumlarının olaya artık daha pragmatik bir gözle baktıklarını gösteriyor)... Ancak Güvenlik Konseyi'nden de eğer BM'yi Irak'taki yeni sürece angaje eden bir karar çıkarsa, tereddütler büsbütün dağılmış olacak. Belki o zaman CHP de asker göndermeye karşı tavrını yeniden gözden geçirecek...
Aslında meşruiyet, bütün dünyada çok tartışılan bir kavram. Kabul etmeli ki, devletler çıkar ile meşruiyet arasındaki zor tercihi, çoğu kez birinci şık lehinde yaparlar. Bu bağlamda açıkçası hiçbir ülke de zemzem suyu ile yıkanmış değil...
***
TÜRKİYE'nin Irak'a asker gönderip göndermemesi konusunda "yasallık ve oydaşma" ile ilgili tartışmaların dışında, - halkı da daha direkt ilgilendiren - başka argümanlar var.
Sezilen odur ki, hükümetin ve diğer devlet kurumlarının eğilimi, her şeye rağmen, asker göndermek yönündedir. Ancak belirli bazı şartlarla. En önemli koşul, Türk askerinin oraya sadece güvenliği korumak için değil, aynı zamanda Irak'ı yeniden yapılandırmak, Irak halkının şu sırada çektiği sıkıntıları gidermek için gitmesidir. Diğer bir deyişle Mehmetçik Irak'a "Coniler"den farklı bir misyon ve imaj ile gidecektir...
Eğer bunu başarırsa, asker gönderilmesine karşı öne sürülen bazı argümanlar da anlamını kaybedecektir. Örneğin Türk askerinin Amerikalılar gibi "işgalci" durumuna düşeceği, sırf "onları korumak" için kendilerini tehlikeye atacağı, Ankara'nın Washington'un "emperyalist emelleri"ne hizmet edeceği, vs. gibi argümanlar...
Kuşkusuz Irak'ta Türk askeri Irak'a giderse, zor ve riskli bir misyon üstlenecektir. Aslında TSK Kosova'dan Afganistan'a kadar birçok ülkede kritik görevler almış ve alnının akı ile çıkmıştır.
Nihayet böyle bir misyona karşı çıkanların asıl iyi düşünmesi gereken husus, Türkiye'nin bu olayın dışında kalmasının yol açacağı maddi ve manevi kayıp ve zarardır. Türkiye'nin yanıbaşındaki gelişmeleri sadece seyretmekle yetinmesi, kendi kendisini yalnızlığa mahkum etmesi anlamına gelmez mi?