Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       GEÇEN Temmuz'da Washington'da yaptığımız temasların ışığında yazdığımız dizide, Türk - ABD ilişkilerinin birçok alanlarda hızla gelişmekle beraber, bazı konularda iki ülke politikalarının oldukça farklı olduğunu belirtmiş ve bu görüş ayrılıklarının ileriki aylarda sürtüşmelere yol açabileceğini belirtmiştik.
       Başlıca pürüzler arasında, Kuzey Irak'taki durumu, Türkiye'deki insan hakları konusunu ve Kıbrıs sorununu saymıştık. Bu arada ABD'nin Kuzey Irak'taki Kürtleri ve Saddam karşıtı güçleri yeniden örgütlerken Ankara'dan destek beklediğini, Türk hükümetinin PKK ile mücadelenin yanı sıra Kürt konusuna siyasal açıdan da yaklaşmasını arzuladığını, Refah Partisi'nin kapatılmasından sonra İslami kesimle bir uzlaşmaya gidilmesinden yana olduğunu, Kıbrıs meselesinde de daha esnek davranmasını istediğini bildirmiştik. Bu analizden, saydığımız pürüzlerin eninde sonunda Ankara ile Washington arasında bazı sürtüşmelere yol açmasının kaçınılmaz olduğu sonucu çıkıyordu.
       Gerçekten bu pürüzlerin yüzeye çıkması, beklendiğinden de çabuk oldu. Birkaç haftadan beri iki ülke arasında yukarda saydığımız konularda görüş ayrılıkları ve sıkıntılar kendilerini belli etmeye başladı.
       Son olarak ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Strobe Talbott'un Washington'da yaptığı bir konuşma, bazı temel konularda farklı, hatta çelişkili pozisyonları daha da ortaya çıkardı...
       * * *
       ANKARA'da rahatsızlık yaratan ABD'nin son davranışları özetle şöyle:
       * ABD'nin inisiyatifi ile Kuzey Irak Kürt liderleri (Barzani ve Talabani) bir araya gelip, bölgenin geleceği üzerinde bir mutabakat belgesi imzaladılar. Bu metindeki bazı ifadeler (özellikle federal sisteme değinilmesi) Ankara'yı fevkalade rahatsız etti. Bazı resmi çevrelerde bile, ABD'nin isteyerek veya istemeyerek Kuzey Irak'ta bir Kürt devletinin oluşmasına ön ayak olmak üzere olduğu kanaati yerleşmiş bulunuyor...
       * Refah partisinin kapatılmasına iyi gözle bakmayan ABD, İstanbul Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan'ın hapis cezasının kesinleşmesinden sonra aldığı tavır da, resmi çevrelerde rahatsızlık yarattı. Özellikle ABD'nin İstanbul Başkonsolosu'nun Erdoğan'ı ziyaretinden sonra yaptığı konuşma, Türkiye'nin iç işlerine müdahale olarak görüldü ve resmen kınandı...
       * Kıbrıs konusunda Türk tarafının Konfederasyon formülünü öne sürmesi ve aksi halde Türkiye ile tam bütünleşmeye gidileceği uyarısında bulunması da, Washington'un tepkisine yol açtı. ABD "federal çözüm için toplumlararası görüşmeler" üzerindeki ısrarını sürdürüyor...
       * ABD Yönetimi'nin Bakü - Ceyhan boru hattı projesine şimdiye kadar tam destek verdiği bilinmekle beraber, geçen hafta "New York Times'da bu projenin rafa kaldırılacağı konusunda çıkan haber, Ankara'da kasıtlı bir davranış olarak yorumlandı. Bazı çevreler, bu haberi ABD'nin bu fikirden uzaklaşabileceğinin sinyali olarak görüyor...
       * Ve nihayet Strobe Talbott'un konuşması... Bakan yardımcısı, Turgut Özal'ın politikasını öven konuşmasında, ordu - sivil, dinci - laik, Türk - Kürt ilişkileri konusunda dolaylı veya direkt bazı mesajlar verdi. Örneğin PKK'yı kınamakla beraber, Güneydoğu sorununun sadece askeri alanda halledilemeyeceğini söyledi. Dinci kesimle laik düzen arasında uzlaşma ihtiyacından söz etti...
       * * *
       ASLINDA Talbott'un söyledikleri ABD'nin bilinen görüşlerini yansıtıyor. Yani Washington'un bu konularda farklı bir politika izlemesi demek değildir bu. Amerikalı diplomatın, ABD'nin saygın düşünce kuruluşu Washington Enstitüsü'nün, Özal'ı anma töreni sırasında ve Türkiye'yi yakından ve sempati ile izleyen bir çevrenin içinde bu görüşlerini ifade ettiği de unutulmamalı.
       Geçen Temmuz'da, bazı konularda mevcut görüş ayrılıklarına rağmen, Türkiye ile ABD'nin güvenlikten ekonomiye ve bölgesel sorunlara kadar, pek çok alanda yaşamsal ortak çıkarlarının bulunduğunu belirtmiştik. Şimdi ortaya çıkan pürüzler, bu ortak çıkarları ve değerleri unutturmamalıdır.
       Talbott'un dediği gibi, Türk - ABD ilişkilerinde önemli faktörlerden biri "Türkiye'nin konumu"dur, ama daha da önemlisi, "ortak değerler"dir...





Yazara E-Posta: S.Kohen@milliyet.com.tr