Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Başbakan Bülent Ecevit'in bugün başlayacak olan Moskova ziyareti, Türkiye ile Rusya'nın, bazı konular üzerindeki görüş ayrılıklarına rağmen, temel çıkarlarında nasıl bir ayar yapmaları gerektiğini belirlemeleri için iyi bir fırsat oluşturacak.
       Aslında bu iki buçuk günlük gezinin önemli yanı, uzunca bir süreden sonra iki ülkeyi ilgilendiren bir dizi konu üzerinde üst düzeyde görüşmelerin gerçekleşmesidir. Rusya'da ve Türkiye'de siyasal bunalımlar ve hükümet değişiklikleri nedeni ile geciken böyle bir diyaloğa - hele sıcak gelişmelerin cereyan ettiği şu sırada - büyük ihtiyaç vardı.
       Ankara'dan bakıldığında Rusya'nın Türkiye için, Moskova'dan bakıldığında da Türkiye'nin Rusya için büyük önemi var. Ekonomik alanda iki ülkenin potansiyeli - özellikle 21. yüzyıl için tasarlanan mega - projelerin ışığında - muazzam işbirliği olanakları vaat ediyor. Stratejik açıdan - artık ortak sınırları olmamakla beraber - iki "komşu" ülkenin, benzer kaygıları ve çıkarları mevcut.
       İki ülkenin, kendi ulusal politikalarının bir sonucu olarak, bulundukları bölgedeki sorunlar karşısında farklı görüşlere sahip olması doğal. Zaman zaman, kendi çıkarlarının onları farklı veya karşıt pozisyonlar almaya sevk etmesi de şaşırtıcı değil.
       Ancak Soğuk Savaş'tan sonraki yeni konjonktürde, Türkiye ile Rusya'yı birbirine yakınlaştıracak pek çok ortak faktör vardır. İki taraf da bunun yararlarının bilincindedir. Bütün mesele, örtüşen veya çelişen çıkarlar arasında ince bir ayar yapmak ve karşıt pozisyonları mümkün olduğu kadar aynı hizaya getirmektir.
       * * *
       KAMUOYU genellikle bu tür ziyaretlerden heyecan verici somut sonuçlar bekler. Bunun riski, bazen beklentilerin abartılı olması ve bunun da sonunda düş kırıklığı yaratmasıdır.
       Ecevit'in Rusya gezisi için de beklentileri çok yüksek tutmamakta yarar var. Gerçi günlerdir sözü edilen iki konunun ön planda tutulması, bazı beklentiler yaratmış bulunuyor. Bunlardan biri, terörizm, diğeri de "Mavi Akım" projesi ile ilgili.
       Moskova'da "terörizmle mücadele" konusunda bir ortak deklarasyonun yayımlanacağı kesin. Bununla ilgili metinler hazır. Bu mutabakat 1992'de imzalanan anlaşmayı teyid ediyor ve genel ilkeleri ortaya koyuyor. Türkiye için, bu anlaşmanın PKK ile ilintili olarak, değeri var. Ruslar şimdi Çeçenistan'daki olaylar nedeni ile böyle bir belgenin yayımlanmasında kendi açılarından yarar görmüş olabilirler. Ancak bu iki olay arasında bağlantı kurmamak gerek. Kaldı ki görüşmeler sırasında Türk tarafı Çeçenistan dramı ile ilgili düşüncelerini ve derin kaygılarını dile getirecektir.
       "Mavi Akım" konusunda Moskova'daki görüşmelerde bir anlaşma sağlanması beklentisi var.
Karadeniz'in altında kurulacak boru hattı ile Türkiye'ye Rus gazının aktarılmasına ilişkin mutabakat 1997'de imzalanmıştı. Şimdi finansmanı da içerecek bir ek protokolün imzalanması kalıyor. Türkmenistan ve Azerbaycan'ın kaygıları nedeni ile geçirilen tereddütlerin aşılarak bir mutabakat sağlanması çok olası. Ruslardan alınacak gaz, Türkiye'nin ihtiyacının bir kısmını karşılayacak. Yani Türkiye Hazar gazını - o sistem de kurulunca - mutlaka alacaktır. Bu olayda "alternatif" değil, "ek" kaynaklar söz konusudur.
       * * *
       TÜRKİYE ile Rusya arasında Çeçenistan'dan Kıbrıs'a, Bakü - Ceyhan boru hattından Boğazlar statüsüne kadar, farklı görüşlerin hakim olduğu konular vardır. Buna karşılık ticaret ve yatırımlardan savunma projelerine kadar, ortak çıkarların bulunduğu pek çok konu vardır.
       Yukarıda belirttiğimiz gibi, önemli olan bu çıkarlar ve görüşler arasında ayarı iyi yapıp, birbirine karşı cephe almak yerine, beraber çalışmaktır. Bunun için de her şeyden önce eski kuşkuları ve güvensizliği gidermek gerek. Bunun yolu da, Ecevit'in Moskova'daki görüşmeleri gibi, üst düzey temasları sürdürmektir.


Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr