Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


ARTIK sorulan soru "ABD vuracak mı?" değil, "Ne zaman vuracak?" şeklindedir.
ABD'nin mutlaka vuracağı ve ilk hedefinin de Afganistan olacağı belli.
Zamanına gelince, bunun da eli kulağında. Geri sayma başladı. "Savaş" her an patlak verebilir.
ABD'nin girişeceği operasyon, bu "savaş"ın ilk aşamasını oluşturacak. Büyük olasılıkla bu bir hava harekatı olacak, Afganistan'da Bin Ladin'in emrindeki kamplar bombalanacak. Bunu belki de özel timlerin Bin Ladin'i "ölü veya diri" ele geçirmeye yönelik misyonları izleyecek. Ve bu arada, Taliban rejiminin devrilmesi için çeşitli taktikler uygulanacak...
* * *
EVET, 21. yüzyılın bu ilk "savaşı", başlamak üzere! Savaş sözcüğünü tırnak içine almamızın nedeni, bunun geçmişteki savaşlardan farklı bir türden olması ihtimalidir. Bu savaşın belli bir düşmanı ve adresi yok. Cephesi, nerede ise, bütün yeryüzü. Silahlar da bıçaktan füzeye kadar değişiyor!
Bilinen - daha doğrusu sıkça söylenen - şey, bunun uzun bir savaş olacağı ve terörist örgütleri olduğu kadar, onları destekleyen veya koruyan devletleri de kapsayacağıdır.
ABD'nin bu konudaki niyeti Bush yönetiminin ağzından artık iyice açıklığa kavuştu. İlk aşamada hedef Bin Ladin'i ve teşkilatını vurmaktır. İkinci aşamada Afganistan'da ona yataklık eden Taliban'ı - yani bugünkü rejimi - saf dışı etmektir.
Daha ileri aşamalarda bu senaryonun suçlu görülen diğer örgütlere ve hatta ülkelere karşı da uygulanması söz konusudur.
Girişilecek operasyonların da karşı tarafın misilleme eylemlerine yol açacağı da dikkate alınırsa, bunun oldukça çetin ve çetrefil bir savaş olacağını tahmin etmek zor değil.
* * *
BUSH yönetimi bu "tehlikeli görevi" tek başına da olsa mutlaka gerçekleştirmeyi aklına koymuş görünüyor.
Ama savaş planlarına mümkün olduğu kadar uluslararası camianın geniş bir kesimini ortak etmek istiyor. Nitekim harekat öncesi çabalarının amacı da, böyle bir destek sağlamaktır ki, bunda hatırı sayılır bir başarıya doğru gidiyor. Afganistan'ı vurmak için en lüzumlu ülke durumundaki Pakistan bu aktif desteği sağlıyor. Şimdi Özbekistan, Kazakistan ve Tacikistan gibi Orta Asya ülkeleri de, ABD ile işbirliğini kabul ediyor.
Daha ilginci, Rusya ve Çin de - kendi çıkar hesaplarına uygun olduğu ölçüde - ABD'nin planlarına çomak sokmamaya özen gösteriyor.
Ve şimdi İran bile (ki daha düne kadar Hizbullah ve benzeri örgütlere verdiği destek nedeni ile kara listede idi) Batı'nın diyalog kurduğu ve desteğini sağlamaya çalıştığı ülkeler arasında yer alıyor.
Bölgede ve dünyada yeni dengeler artık "düşmanımın düşmanı, dostumdur" kuralına göre ayarlanıyor...
* * *
HENÜZ ilk işaretlerini gördüğümüz bu denge değişikliğinden nasıl bir "yeni dünya düzeni"nin ortaya çıkacağını tahmin etmek zor. Çünkü bu değişiklik yeni oluşmaya başlıyor ve dengelerin nerede, nasıl oturacağı bilinemiyor. Bush'un "ya bizimlesiniz, ya da teröristler ile" şeklindeki kesin ifadesi, bu aşamada ses veriyor, ama günler geçtikçe, savaş kızıştıkça, özellikle kuşkuları ve kaygıları bulunan bölge ülkelerinin fiilen nasıl davranacağını şimdiden kestirmek olanaksız.
Girilen bu yeni karmaşık ve kaypak dönemde daha çok şey değişeceğe benzer...