Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Eğer Türkiye kısır siyasi tartışmalar yüzünden idam ve kültürel haklar konusunda takılıp kalmasaydı, AB’nin Sevilla zirvesinden beklediği olumlu sonucu pekâlâ alabilirdi...
Diğer bir deyişle, eğer Türkiye Ulusal Programı’nda da yer alan demokratik reformları ivedilikle hayata geçirseydi, İspanya’nın ev sahipliği yaptığı toplantıdan, üyelik müzakereleri takvimine ilişkin bir karar çıkabilirdi...
Türkiye’nin AB ile bütünleşmesine sıcak bakan İspanya 6 aylık başkanlık görevini devraldığı zaman, umut edilen de bu değil mi idi?
Ne yazık ki, İspanya’nın sona ermekte olan bu görevi sırasında, bu umut gerçekleşemedi. Hele son 2 ayda Türk siyasi yaşamındaki tıkanıklık, "Sevilla zirvesi fırsatı"nın da kaybedilmesine neden oldu.
Cumhurbaşkanı Sezer, tüm iyi niyetine ve çabalarına rağmen Sevilla’ya "eli boş" gitti.
Hal öyle iken, bu zirveden üyelik müzakereleri tarihi yönünde bir karar, hatta somut bir işaret çıkması beklenemez elbet... Olsa olsa (İspanya’nın girişimi ile hazırlanan taslak doğrultusunda) "yuvarlak ifadeler" içeren ve "son kararı" 6 ay sonraki Kopenhag zirvesine bırakan bir paragraf çıkabilir!..
* * *
SEVİLLA’dan sonra "geçmiş olsun" deyip, işe çok acil ve çok ciddi bir şekilde dört elle sarılmak gerekiyor! Tabii demokratik reformları hayata geçirmek ve AB ile üyelik müzakerelerine oturmak kararlılığı tam ise...
Türk diplomasisi, Sevilla öncesinde giriştiği yoğun çabalarda karşı tarafa (yani AB yöneticilerine) Ankara’nın AB konusundaki kararlılığını anlatmaya çalıştı ve Türkiye’ye bir fırsat verilmesini istedi.
Ne var ki, son haftalarda Ankara’da olup bitenler - ve yasal değişiklikler konusunda ortaya çıkan yeni engeller - AB çevrelerinde büyük kuşkular ve tereddütler yarattı.
Benzer kuşkuların Türkiye’de de doğduğu doğru değil mi? Daha açıkçası, Ankara’daki siyaset yapımcıları arasında, AB’nin beklentilerini karşılamak konusunda tam bir kararlılık veya "irade" var mı?
Aslında hem var, hem yok! Bazı çevrelerde var, bazısında da yok... Eğer reformları bir an önce gerçekleştirmek niyeti ve kararlılığı olsaydı, bu düzenlemeler çoktan yapılır, ortada engel kalmazdı... Oysa hâlâ devam etmekte olan kısır politik sürtüşmeler (ve tartışmalarda öne sürülen argümanlar) açıkçası AB konusunda "siyasi irade"nin tam olmadığını gösteriyor.
* * *
YANILIYOR muyuz?
Öyle olmasını çok isteriz. Gerçekten Ankara bu konuda kararlı ise, bunu kanıtlaması için hâlâ birkaç aylık zamanı var.
Hükümet çıksın, var gücü ile beklenenleri yerine getirsin. AB’ye sıcak baktığını söyleyip duran muhalefet bu çabaları desteklesin...
Ve sahi, Meclis de şu yaz tatiline - 1 Temmuz yerine - bu işleri tamamladıktan sonra çıksın...
Sevilla fırsatını kaçırdık.
Bari Kopenhag’ı yakalayalım...