Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Yeni Cumhurbaşkanı olarak dün görevine başlayan Ahmet Necdet Sezer, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki ant içme töreninde yaptığı konuşmada, içte ve dışta nasıl bir politika izleyeceğinin ilk işaretlerini açık ifadelerle verdi.
       Bu önemli konuşmada dikkat çeken başlıca nokta, 10. Cumhurbaşkanı'nın hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, insan hak ve özgürlüklerine verdiği önceliktir. Gerçekten ilk demecinin büyük kısmını bu konuya ayıran Sezer, Türkiye'nin bu alanda yapması gereken daha çok işin bulunduğu ve Cumhurbaşkanlığı'nın da bunun gerçekleşmesinde faal bir rol oynayacağı mesajını verdi.
       Bu bağlamda, Cumhurbaşkanı'nın "polis devletini çağrıştıran yapı ve uygulamalar terk edilmeden" çağdaşlaşmanın mümkün olmayacağını söylemesi ve Cumhurbaşkanlığı'nın bu konuya önem vereceğini belirtmesi, fevkalade anlamlıdır.
       Sezer laikliğin ve ülkenin bütünlüğünün titizlikle korunmasından, toplumsal barışa, gelir dağılımında adalete ve eğitime kadar çeşitli konulara değindiği konuşmasında, iki hassas sorun üzerinde de durdu. Bunlardan biri yolsuzluklar, diğeri de terör. Yolsuzluklara kesinlikle izin verilmemesi gerektiğini savunan ve bu alanda kendisinin Çankaya'nın tüm olanaklarını kullanacağını açıklayan Cumhurbaşkanı, terörün etkisini kaybetmekle beraber ortadan kalkmadığını ve TSK'nın mücadelesine desteğin devam edeceğini söyledi.
       * * *
       YENİ Cumhurbaşkanı'nın konuşmasının dış politika bölümü de, önemli bazı mesajlar içeriyor.
       Sezer, Atatürk'ün temel ilkelerinin bugün de geçerliliğini koruduğunu anımsattıktan sonra Türkiye'nin bölgesel duyarlılığını ve tarihi ilişkilerini de hesaba katarak, "onurlu ve kişilikli bir dış politika" izleyeceğini belirtti. Ve sözü AB'nin benimsediği kıstaslara getirerek Türkiye'nin "bu değerlerle bütünleşmesinin zorunlu olduğunu" vurguladı.
       Sezer'e göre, Türkiye'nin demokrasiyi geliştirmekte göstereceği başarı, bu bütünleşme olanaklarını artıracaktır.
       Bu bağlamda, Cumhurbaşkanı'nın iç durumla dış ilişkiler arasındaki ilintiyi çok iyi teşhis ettiği ortaya çıkıyor. Daha açık bir deyişle, Türkiye kendi bünyesinde demokrasiyi, insan hak ve özgürlüklerine saygıyı geliştirecek reformları ne kadar hızlı gerçekleştirirse AB ile bütünleşme şansını da o kadar artırmış olacaktır. Sezer bunun "dostlarımız gerekli gördüğü için değil, çağdaşlaşmaya önem verdiğimiz için yaşama geçirilmesini" istiyor ve bu konuya verdiği önemi "bunu mutlak başarmak zorundayız" cümlesi ile ifade ediyor...
       * * *
       DAHA önceki yazılarımızda da belirttiğimiz gibi, bir hukuk adamı Sezer'in Türkiye'de demokrasi, insan hak ve özgürlükleri alanında yeni atılımlar yapmaktan yana olduğunun bilinmesi, - daha adaylığının ilk günlerinde - AB'de ve genelde Batı'da cesaret verici sayılmıştı. Dünkü konuşma, bu duyguyu daha da güçlendirmiştir.
      
"New York Times"ın Türkiye muhabiri Stephen Kinzer'in deyişi ile, Sezer'in cumhurbaşkanı olarak göreve başlaması, "Türkiye'de olağanüstü bir değişikliğin göstergesi"dir... Bir süredir Türkiye'de yaşanan gelişmeler Türkiye'nin siyasal reformları kucaklaşmaya hazır olduğunu ortaya koyuyor"...
      
Nihayet Sezer'in gene dış politika ile ilgili sözlerinde dikkati çeken bir husus da, uluslararası platformda görülen yeni yapılanmaların Türkiye için de "yeni olanaklar ve açılımlar sağlayacağıdır." Cumhurbaşkanı yeni dönemde bu yönde devreye gireceği mesajını da veriyor...


Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr