Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Cemin, kitabının Yunanistanla ilişkiler bölümünde anlattıkları, bakanlığı döneminde Yunan meslektaşı Yorgo Papandreuyla kurduğu kişisel ilişkilerin, iki komşu ülke arasındaki gerginliklerin geride bırakılmasına ve yeni bir havanın oluşmasına nasıl katkıda bulunduğunu gösteriyor.***İSMAİL Cem Dışişleri Bakanı olduğu zaman, Yunanistandaki muhatabı Teodoros Pangalos idi. O dönemde Ankara ile Atina arasında (Kardak krizi sonrasında bir türlü yatışmayan) bir gerginlik hüküm sürüyordu.Temmuz 1997de Madridde yapılan NATO zirvesi, bir Türk - Yunan mutabakatının sağlanması için fırsat olarak kullanılmıştı. Bu mutabakat metni imzalandı, ama Pangalos daha anlaşmanın mürekkebi kurumadan Türkiyeye karşı hücumlarını sürdürdü.Cem, kitabında, Pangalosu "son derece anlayışsız, bağnaz ve hatta düşman" bir politikacı olarak nitelendiriyor. Madrid mutabakatından sonra New Yorkta onunla yaptığı görüşmenin bir "sağırlar diyaloğu"na dönüştüğünü de anımsatıyor...Bir süre sonra (Öcalan olayının Yunanistandaki yankıları sonunda) Pangalos görevinden atıldı ve yerine Yorgo Papandreu getirildi.Cem, Papandreu işe başlar başlamaz, kendisiyle rahat diyalog kurulabileceğini anladı. Depremin yarattığı sempatiden de yararlanarak onunla hızla gelişen bir yakınlık kurdu. Kısa zamanda "kimyaları uyuşan" iki bakan, sıkı fıkı dost oldular, birbirlerine İsmail ve Yorgo olarak hitap ettiler, eşleriyle birlikte karşılıklı ziyaretlerde bulundular, şarkı söylediler, dans ettiler ve... bu sıcak hava içinde Türk - Yunan ilişkilerinin gelişmesini sağladılar..."Papandreu, Pangalosun zıddı bir kişiliğe ve düşünce yapısına sahip" diye yazıyor Cem. "Papandreuyla birbirimizi anlamamızda, arkadaş olmamızda, en önemlisi birbirimize güvenmemizde sanırım benzeşen özelliklerimizin de etkisi var. Dış siyasette dışişleri bakanlarının birbirleriyle bireysel ilişkisi, kuşkusuz tek başına belirleyici değildir. Ama önemli bir etkendir..."Gerçekten Cem ile Papandreunun paylaştıkları benzer görüşlerin yanı sıra, kendi aralarında kurmayı başardıkları kişisel yakınlık ve arkadaşlığın, Türk - Yunan ilişkilerinin yeni bir döneme girmesinde büyük rolü olmuştur.***GEÇEN günkü Yunan gazeteleri, Başbakan Kostas Karamanlisin Başbakan Tayyip Erdoğanın kızının nikahına katılması vesilesiyle yayımladıkları yazılarda, "Karamanlis Papandreunun yolunda yürüyor" şeklinde değerlendirmeler yaptılar. Bir gazetenin ifadesiyle, "Eğer Erdoğan Karamanlise güvenmeseydi onu düğüne davet etmezdi. Eğer Karamanlis de Erdoğandan bu samimiyeti görmeseydi, davete gitmezdi..."Düğünün bu kadar "şaşaalı biçimde yapılması doğru muydu, yanlış mıydı" tartışması bir yana (buna kamuoyu notunu versin), bu vesileyle bir kez daha görüldü ki, liderler arasındaki "muhabbet"in - isterseniz buna "sıra dışı diplomasi" deyin - ülkeleri arasındaki ilişkiler üzerinde gerçekten yapıcı etkileri oluyor... skohen@milliyet.com.tr LİDERLERİN kişisel yakınlık ve dostluğunun, kendi ülkelerinin ilişkileri üzerindeki etkilerini inceleyen Türk veya yabancı herhangi bir araştırmacının, - veya meraklının - eski Dışişleri Bakanı İsmail Cemin yeni çıkan "Türkiye Avrupa Avrasya" adlı kitabını okumalarında yarar vardır.