Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Ankara'ya dışarıdan destek mesajları yağmaya devam ediyor... Başbakan Ecevit'e yazılan ve Devlet Bakanı Derviş'in ilan ettiği programa desteğini ifade eden son mektup da, Dünya Bankası Başkanı James Wolfensohn'dan...
Ne var ki, çeşitli devletlerden ve kurumlardan gelen bu desteğin "ne zaman ve ne miktarda paraya dönüşeceği" henüz belli değil. Bu konuda dış çevrelerde hala birtakım tereddütler, hatta kuşkular var.
Bir de bu destek beyanlarında vurgulanan bir hususa dikkat etmeli: Hemen hemen hepsi, bu yardımın yapılmasını, Türkiye'nin programı aynen uygulaması ve yapısal reformları da gerçekleştirme kararlılığını göstermesi şartına bağlıyor. Nitekim Wolfensohn'un mesajında bu nokta, "Türkiye'de bütün kesimlerin desteği ve politik kararlığının" ortaya çıkması gereği belirtiliyor...
* * *
DAHA açık bir ifade ile, hiçbir ülke veya kurum, Türkiye'nin krizi atlatmak ve işleri düzene sokmak için ne yapacağını görmeden, açık bir çek vermek niyetinde değil. Bu gerçeği görmemiz lazım.
Şu sırada çeşitli ülkeler Türkiye'ye desteğin ne zaman ve ne şekilde yapılacağını görüşüyorlar. Halen İsveç'te toplanan AB Maliye bakanları bunu tartışıyor. Önceki gün Londra'da bir araya gelen G - 7 "zenginler kulübü" de aynı konuyu ele aldı; ama anlaşılan bir mutabakata varamadı. G - 7'lerin Maliye bakanları haftaya Washington'da toplandıkları zaman bir konsensüse varmaya çalışacaklar.
Kısacası, bir Batılı diplomatın deyişi ile "Türkiye'ye yardım yapılmasına yapılacak; ama bu (1) Sanıldığı kadar çok hızlı gerçekleşmeyebilir; (2) Ankara'da telaffuz edilen rakamlarla beklenen miktarda olmayabilir"... Bunu da şimdiden akılda tutmakta yarar var...
* * *
TABİİ şu sırada herkes krizi ivedilikle atlatmak için dış kaynağa gözünü çevirmiş durumda. Bu biraz da çaresizlikten ileri geliyor.
Ama Türkiye bu vesile ile artık "dış kaynak" alanında şimdiye kadar gösterdiği yetersizliği ve hatta başarısızlığı görmek durumundadır. "Dış kaynağın alası" - mali yardım değil - yabancı sermaye yatırımıdır. Türkiye maalesef bu alanda liberal ekonomiye henüz geçen birçok yakın veya uzak ülkeye oranla, çok geride kalmıştır.
Bu bakımdan dün Gebze'de Ford Otosan'ın "Ford Motor Co"nun ortak yatırımı ile, yeni otomobil fabrikasını açması, iki bakımdan yüreklere su serpmiştir: Birincisi, dünya sanayi devlerinden Ford'un, Türkiye'deki krize rağmen, bu yatırımı yapmaktan çekinmemesidir. Şirket müdürü Jacques Nasser'in deyişi ile bu, Türkiye'ye bu kritik zamanda verilen bir "güvenoyu"dur... İkincisi, işadamı Rahmi Koç'un belirttiği gibi, Türkiye'nin kalkınması için dış sermayeye ve dış teknolojiye ihtiyacı vardır. Uzun vadede ülkenin ekonomik sorunlarını halletmesine yardımcı olacak olan da budur.
Dün Gebze'deki yeni tesislerde düzenlenen tören herhalde çoğumuzu "keşke ülke de bu şirketler gibi yönetilebilse" diye düşündürmüştür...