Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


11 Eylül saldırısının ardından yapılan değerlendirmeler, bu olayın dünyada çok şey değiştireceği ve yeni bir dönem başlatacağı yönünde idi.
Önceki gün New York ve Washington'da facianın altıncı ayı münasebetiyle yapılan konuşmalar ve yayınlar, ABD'nin gerek siyasal, gerekse askeri stratejisinde köklü değişikliklerin yer almakta olduğunu gözlerin önüne serdi.
Başkan Bush'un Washington'daki görkemli tören sırasında söyledikleri, ayrıca Pentagon'un son hazırladığı rapor, ABD'nin artık politikalarını 11 Eylül olayının yarattığı yeni faktörlere göre ayarladığını ortaya koyuyor.
* * *
BUSH'un konuşması, yeni siyasal doktrinin ana hatlarını net olarak çizdi: Kendi deyişi ile, terörizme karşı savaş şimdi ikinci aşamaya giriyor. ABD bu savaşı dünya çapında sürdürmeye kararlı. Bu amaçla Gürcistan'dan Yemen'e ve Filipinler'e kadar pek çok ülkeye asker gönderiyor, Asya'da birçok ülkede üs kuruyor. Bush "hareketsizlik seçenek olamaz" sloganı ile yola çıkıyor ve teröristleri nerede olursa olsun saf dışı etmeyi amaçlıyor. Teröristlerin ele geçirebileceği biyolojik, kimyasal ve nükleer silahları üreten veya bunlara sahip olan "haydut ülkeler"i de hedef sayıyor.
Bu bağlamda "Bush Doktrini" uluslararası dayanışma ve işbirliğini, ABD dış politikasının temel belirleyici faktörü olarak kabul ediyor.
* * *
11 Eylül olayı ile ilintili olarak ABD yeni "siyasal strateji"nin yanı sıra yeni bir "askeri doktrin" de geliştiriyor.
Pentagon'un ABD basınına sızan 56 sayfalık raporu, şimdiye kadar uygulanan nükleer politikada önemli bir değişiklik gerçekleştiriyor. Soğuk savaş yıllarında ABD nükleer silah yeteneğini "caydırıcı" bir güç olarak sayıyordu. Nitekim Sovyetler Birliği ile bu konsepte dayalı bir "dehşet dengesi" kurulmuştu.
Pentagon raporu, şimdi tehlike şeklinin değiştiğini, esas tehdidin terörizmden ve kitlesel imha silahlarına sahip olan ülkelerden kaynaklandığını dikkate alarak, ABD'nin gerek göreceği hallerde "ufak çaplı" nükleer silahları - hatta önleyici operasyonlar ile - kullanabileceğine işaret ediyor.
Raporda tehdit oluşturabileceklerin listesinde, Rusya ve Çin'in dışında Irak, İran, Suriye, Libya ve Kuzey Kore de yer alıyor.
Raporun basında yayımlanmasından sonra, tabii Rusya ve Çin başta olmak üzere adı geçen ülkelerden sert tepkiler geldi. Ancak ABD'nin üst düzey yetkilileri, raporda belirtilen hususların sadece çeşitli seçenekler veya senaryolardan ibaret olduğunu ve bunun "caydırıcı" etkisi olmasını beklediklerini söylediler.
* * *
BİR yandan dünya çapında yayılan terörizm ve kitlesel imha silahları tehdidi... Öte yandan bu yeni tehlikelere karşı mücadelede nükleer silahların dahi kullanılabileceği ihtimali...
Tam bir kabus...