Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       AVRUPA ile ilişkilerle kıyaslandığında, Türkiye ile ABD arasındaki bağlar, oldukça parlak görünüyor. Ama "her ışıldayan şey altın değil" misali, Türk - ABD ilişkilerinde iki taraf için de bugün belki pek farkedilmeyen, ancak yarın sıkıntı yaratabilecek pürüzler yok değil.
       Washington'da bir hafta boyunca katıldığımız bir seminerde ve ayrıca Yönetim ve Kongre çevreleri ile yaptığımız temaslarda duyduklarımız, bizi bu sonuca götürüyor.
       ABD'nin önde gelen düşünce kuruluşu "Yakın Doğu Politikası için Washington Enstitüsü"nün düzenlediği konferansta konuşmacıların da belirttiği gibi, Türk - ABD ilişkilerinde olumlu faktörler de var, olumsuz faktörler de. Diğer bir deyişle ilişkilerde son zamanlarda görülen gelişmeye rağmen, geri planda birçok rahatsız edici unsurlar ("irritant") yer alıyor. Bu da, örneğin ünlü Türkiye uzmanı George Harris'i 1998 - 99 yıllarının "kritik" bir dönem olacağını düşünmeye sevkediyor. Veya isminin açıklanmasını istemeyen üst düzey bir Yönetim yetkilisini, ilişkilerin bugünkü halini "sıkıntılı" ("troubled relations") diye nitelendirmeye itiyor.
       Oysa Başbakan Mesut Yılmaz ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in çeşitli demeçlerinde kullandıkları terimler "pekiştirilmiş ("enhanced") ilişkiler", hatta "stratejik işbirliği" gibi çok daha iyimser ifadelerdir.
       * * *
       ASLINDA bu iki versiyon da doğrudur. Gerçekten son zamanlarda Türk - ABD ilişkilerinde adeta bir balayı yaşanıyor. İki tarafta da bu bağları en gelişmiş düzeye çıkartmak konusunda samimi bir istek ve ciddi bir çaba var. Ancak bazı sorunlar ve zorluklar, bu gelişmeye gölge düşürüyor ve hatta ilerisi için tehlike oluşturuyor. Yani ilişkiler bir yandan olumlu, diğer yandan da olumsuz faktörlerin etkisi altında bulunuyor.
       Bu kısa dizimizde, bu faktörleri inceleyecek, Washington'da Yönetim, Kongre ve akademik çevrelerin bu konuda ne düşündüklerini, ilişkilerin geleceğini nasıl gördüklerini ve bu alanda Türk kamuoyunun pek farkında olmadığı ne gibi olayların meydana gelmekte olduğunu nakledeceğiz.
       * * *
       ÖNCE Türk - ABD ilişkilerinde kaydedilen olumlu gelişmelere ve bunda rol oynayan faktörlere bakalım.
       * Soğuk Savaştan sonra Türkiye'nin jeostratejik önemi, bölgedeki gelişmeler sonucunda artmıştır. Bunu en iyi gören ve değerlendirmeye çalışan ABD olmuştur. Washington için Türkiye, Soğuk Savaş döneminde, daha çok Sovyet blokuna karşı ortak savunma ve güvenlik açısından önemli bir müttefikti. Son yıllarda ise ABD'nin gözünde Türkiye'nin önemi, Balkanlar'da, Kafkasya'da ve Orta Asya'da oynayabileceği rol ve ayrıca kendi siyasal ve ekonomik potansiyeli bakımından ayrı bir boyut kazanmıştır. ABD bu düşünce ile Ankara ile ilişkileri, güvenlik alanının yanı sıra siyasal ve ekonomik işbirliği ile zenginleştirmeye çalışıyor.
       * Türkiye için de bu yeni dönemde ABD ile ilişkilerin pekiştirilmesi, dış politikasının başlıca hedefi olmuştur. Bu hedef, özellikle "AB şoku"ndan sonra daha hayati bir önem kazanmıştır. Türkiye'nin çeşitli sorunları ve projeleri için, günümüzün tek süper devleti olan ABD'nin aktif desteği, Ankara'nın öncelikli tercihi haline gelmiştir.
       * İki ülke arasında gerçek bir "çıkar ortaklığı" ortaya çıkmıştır. Ankara ve Washington, bugün birçok konuda aynı görüşleri ve politikaları paylaşıyor. Terörle mücadele konusu (ve dolayısı ile ABD'nin PKK'ya karşı tavrı) örneklerden biridir... ABD Türkiye'nin AB üyeliğini desteklemekte ve bu yönde Avrupalı dostlarına baskı yapmaktadır... Türkiye, Bakü - Ceyhan boru hattı konusunda en büyük desteği Clinton Yönetiminden görüyor... Ankara ve Washington Balkanlar'da (Bosna ve Kosova'da), Kafkasya'da (Minsk Grubu'nda) ve Orta Asya ile ilgili projelerde beraber çalışıyor... İki ülke arasında siyasal danışma mekanizması düzenli işliyor... ABD dünyanın 10 "yükselen pazarı"ndan biri ilan ettiği Türkiye'ye ekonomik destek sağlanması için (IMF örneğinde görüldüğü gibi) arka çıkıyor... S - 300'ler sorununda da Washington, Türkiye'den yana bir tavır sergiliyor...
       * * *
       BU olumlu faktörler sayesinde, Türk - ABD ilişkilerinde şimdi gerçekten büyük bir yakınlık ve sıcaklık görülüyor. Çeşitli alanlarda temaslar sıklaşıyor ve işbirliği pekişiyor. Dostluk, ortak çıkarlar zeminine oturuyor...
       Ama bu madalyonun bir yüzü. Öbür yüzünde ise, yarın inceleyeceğimiz pürüzler ve sıkıntılar var...



Yazara E-Posta: S.Kohen@milliyet.com.tr