Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


SON günlerde Batı'da ve özellikle ABD'de gerek diplomatlar, gerekse basın sık sık "Türk modeli"nden söz etmeye başladı.
11 Eylül sonrası olayların ve Afganistan'daki değişimin ışığında yapılan değerlendirmelerde, Türkiye İslam dünyası için bir örnek olarak gösteriliyor.
Bu bağlamda Türkiye'nin Batı'nın gözünde bu kadar önemli ve etkin bir yer almasının (diğer bazı niteliklerinin yanı sıra) başlıca nedeni, laik devlet yapısıdır.
Türkiye'nin bu özelliği, hele Taliban'ın uç noktaya getirdiği İslam radikalizmine karşı, en iyi alternatif sayılıyor.
Aslında bu, ABD'nin stratejisinde önemli bir değişikliği de ortaya koyuyor: Soğuk Savaş yıllarında İslamı (hatta Taliban'ın ideolojisini) komünizme (ve Sovyetler'e) karşı, "Yeşil Kuşak" doktrini çerçevesinde, bir nevi "panzehir" olarak gören Washington, şimdi "ılımlı İslam"ı - aşırılığa karşı - destekliyor ve özendirmeye gayret ediyor.
* * *
GEÇEN hafta İstanbul'da bir grup yazarla bir araya gelen Washington'daki Ulusal Demokratik Enstitüsü (NDI) yöneticilerinden, tanınmış eski diplomat Nelson Ledsky, 11 Eylül'den sonra Türkiye'nin İslam dünyası için cazip bir model olabileceğini belirtirken, Ankara'nın bunu bir fırsat olarak değerlendirmesi ve atağa kalkması gerektiğini savundu.
Ledsky'nin ortaya koyduğu argüman, aslında "Wall Street Journal" gibi etkin gazetelerin yazdıklarını ve Washington'da Türkiye ve İslam dünyası ile yakından ilgilenen uzmanların söylediklerini teyit ediyor.
Gerçekten Amerikalılar şimdi bu temayı işliyor ve İslam dünyası içinde Türkiye'den daha iyi bir örnek olamayacağını vurguluyor. Ledsky'nin de belirttiği gibi, Türkiye'de Atatürk'ün yaşama geçirdiği inkılaplar, - ve özellikle laiklik anlayışı - pek çok Müslüman ülke için bir ilham kaynağı olabilir. Türkiye'nin demokratik evrimi, serbest piyasa ekonomisi ile kalkınma hamleleri de, bu özendirici öğeler arasındadır. Ankara'nın yapması gereken şey, İslam dünyasına bunları daha iyi tanıtmak, bunun için eğitim, ticaret vs. alanlarında bu ülkelerle daha sıkı temasta olmaktır...
* * *
BAŞBAKAN Bülent Ecevit de önceki gün "Milliyet" ve "Hürriyet"e verdiği demeçte, Türkiye'nin İslam dünyasında bir model olması olasılığından söz ederken, "Afganistan olayından sonra Türkiye'nin öncelikli katkısı ile, bütün İslam aleminde birtakım olumlu değişikliklerin başlayacağını sanıyorum" dedi. Ecevit'e göre, bazı İslam ülkelerinde laiklik tabiri kullanılmazsa bile, bu yönde önemli adımlar atılıyor. Son olaylar bu akımı daha da hızlandıracak...
Türkiye'nin böyle bir model sayılması, kuşkusuz cesaret vericidir. Ancak şu anda görülen odur ki, bu "rolü" daha çok ABD veya Batı arzu ediyor ve destekliyor. Bu konuda Amerikan basınında çıkan yazılara benzer yayınları Arap veya İslam dünyasında pek görmüyoruz. Oysa bu ilginin ve isteğin o yönden gelmesi gerekir.
* * *
LEDSKY ile yapılan "beyin fırtınası"nda da belirtildiği gibi, İslam dünyasının "Türk modeli"ni benimsemesinde ortaya çıkan zorluklar da var. Bazı ülkeler otoriter rejimlerle yönetiliyor ve Ankara ilişkilerini bunlarla sürdürmek durumunda. Bu da kamuoyunda bazen ters tepkiler yaratıyor... Bazı ülkelerde ses tonunu yüksek tutan köktendinci gruplar vardır ve bunlar Türk modeline karşıdır. Buna karşı demokrasi ve laik düzen yanlısı aydın zümrenin, baskılar nedeni ile sesi kısıktır...
Nihayet şunu da unutmamak lazım: "Türk modeli" de zaman zaman sarsıntılar geçiriyor. Ülkedeki siyasal, sosyal ve ekonomik çalkantılar, yansıtılmak istenen imajı gölgeliyor.
Kuşkusuz gene de bir "Türk modeli"nden söz edilebilir ve bu, iyi bir ilham kaynağı olabilir. Ama bunun için her şeyden önce ülkede bu modeli sağlam tutmak ve geliştirmek gerekiyor...