Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Türk - Yunan mektup diplomasisi, nihayet iki ülke arasında diyalog yolunu açacak gibi görünüyor.
Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in Yunan meslektaşı Yorgo Papandreu ile New York'ta bu hafta yapacağı görüşmede, bunun ne ölçüde mümkün olacağı belli olacak.
İki bakan anlaşabilirse, başlayacak diyalog terörizm dahil, ticaretten çevreye kadar - bu aşamada Ege ile ilgili çeşitli uyuşmazlıkların dışında - bir dizi konuyu kapsayacak.
Aslında Cem, 24 Mayıs tarihli mektubunda, münhasıran terörizmin ele alınacağı ve terörle mücadele amaçlı ikili anlaşma olanaklarının araştırılacağı bir görüşme önermişti.
Papandreu, bir ay sonra (26 Haziran'da) verdiği yanıtta, kültür, turizm, çevre ve ekonomik işbirliğinin yanı sıra, organize suç, uyuşturucu kaçakçılığı, kaçak göçmen geçişleri ile terörizmin de görüşüleceği ve bütün bu alanlarda işbirliği imkanlarının araştırılacağı bir diyaloğa açık olduğunu bildirdi.
* * *
YUNAN Dışişleri Bakanı'nın uzun mektubu, Cem'in somut önerisine direkt "hayır" demiyor. Yani terörizm konusunun görüşülmesine itiraz etmiyor. Ancak öneriye, Ankara'nın planladığı şekli ile "evet" de demiyor.
* Papandreu'nun bir nevi karşı öneri niteliğini taşıyan mektubunun olumlu yanı, terörizmi de içine alan bir dizi konu üzerinde, diyaloğu kabul etmesidir. Geçmişte, Atina'nın diyaloğa hep soğuk baktığı, bu arada Ege sorunlarına kendi şartları çerçevesinde çözüm bulunmasına öncelik verdiği anımsanırsa, şimdi terörizm ve diğer konularda bir görüşme sürecinin başlamasına razı olması, önemli bir gelişme sayılabilir.
* Papandreu'nun yanıtındaki diğer olumlu bir unsur da, Yunanistan'ın terörizm - ve diğer konularda - "ikili ve çok yanlı anlaşmalar"dan yana bir tavır sergilemesidir. Gerçi mektubun ifadeleri muğlaktır ama, Bakanın "ikili" (bilateral) terimini kullanması, Türk pozisyonu yönünde bir adım sayılabilir.
* * *
PAPANDREU'nun bu yeni tutumunun çeşitli nedenleri var.
* Birincisi, Öcalan olayından sonra, Yunanistan'ın zor duruma düşmüş olmasıdır. Terörizm konusu, Simitis hükümetini köşeye sürmüş ve yoğun dış baskılara maruz bırakmıştır (ABD'nin bunda etkin rol oynadığı biliniyor). Bu şartlarda Atina Cem'in terörizmle ortak mücadele önerisine "hayır" diyemezdi...
* İkinci neden, Türkiye'nin terörizmi (daha açıkçası Yunanlıların PKK ile ilintilerini), ikili ilişkilerde "belirleyici faktör" haline getirmesidir. Ankara, Atina tavrını değiştirmediği takdirde ikili ilişkilerin daha da bozulacağı mesajını vermiştir. Açıkçası bu uyarı (beraberinde getirdiği kaygı ile birlikte) Atina'nın daha esnek bir tavır almasına yol açmıştır...
* Üçüncü faktör de, Cem ile Papandreu arasındaki kişisel ilişkilerdir. İki bakan arasında (Pangalos zamanında gerçekleşemeyen) dostane ve samimi bir diyalog var. Birbirleriyle (özellikle Kosova olayları sırasında) sık sık telefonla konuşmaları da bunun bir belirtisi. Kabul etmeli ki, kişisel ilişkiler diplomaside yumuşamayı sağlayan bir etkendir...
Şimdi iki bakanın New York randevusu, Türk - Yunan ilişkilerinde yeni bir atılımın yapılması için bir fırsat oluşturabilir.




Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr