Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       ABD'nin Irak'ı vurması bu kez Türkiye'yi nasıl etkileyecek?
       Bu sorunun içinde bir kaygı ifadesi var. Çünkü Irak'a karşı ne zaman bir müdahale olsa, Türkiye zor duruma düşüyor ve ayrıca krizden veya çatışmadan hep zarar görüyor.
       Şimdi de böyle olacağı endişesi hakim Ankara'da. Nitekim Dışişleri Bakanı İsmail Cem dün "sınırlarımızın hemen bitişiğinde, yeniden sıcak çatışmalar yaşanmasının kaygı verici bir gelişme" olduğunu, bunun "olumsuz yansımalarının tekrarlanmaması için gereken önlemlerin alındığını" söyledi.
       Bu müdahale Türk diplomasisi için sıkıntı yaratıyor. Türkiye yanıbaşında, nereye varacağı belirsiz, yeni bir çatışmanın cereyan etmesini istemez. Her vesile ile tekrarladığı gibi, Irak'ın toprak bütünlüğünün korunmasını, Bağdat'ın kışkırtıcı politikalardan vazgeçip uluslararası camiadaki yerini almasını arzular. Türkiye'nin temel çıkarı bu yöndedir.
       Ancak Ankara, Saddam rejiminin dünyaya meydan okuyan ve bölge için tehdit oluşturan politikalarına da karşıdır.
Bunu yıllardır Türk yetkililer Bağdat yöneticilerine "lisanı münasiple" söylüyorlar. Son olarak eğer Saddam, BM silah denetcileriyle işbirliğine yanaşıp anlaşmaların gereğini yerine getirseydi, kriz önlenebilir, hatta bir adım ileriye gidilerek ambargonun kaldırılması da sağlanabilirdi. Ama, üst düzey bir Türk diplomatının deyişi ile, "Saddam oyun oynuyor, ama yanlış oynuyor". Ve böylece ABD'ye - bu kez kimseye danışmadan ve önceden hiçbir uyarıda bulunmadan - Irak'ı vurması için eline bir gerekçe vermiş bulunuyor.
       * * *
       SADDAM şimdiki çatışmayı provoke etmekte ne kadar kabahatli ise, ABD de - dünyada tek süper devlet olmanın verdiği cüretle - sırf kendi inisiyatifi ile Bağdat'ı vurarak bölgede yeni bir krize neden olmaktan o kadar sorumludur.
       Türk diplomasisi bu durum karşısında ABD'yi açıkça kınamaktan ya da desteklemekten çekiniyor ve ihtiyatlı, hatta suskun bir tavır almayı yeğliyor.
       Tabii şimdiki operasyon ne kadar çabuk sonuçlanırsa, Türkiye için de o kadar iyi olacak. Çatışmanın uzaması ve genişlemesi, birçok bakımdan Türkiye için potansiyel bir tehlike oluşturur: Siyasal bakımdan,
işin içine diğer ülkelerin girmesi, daha büyük çıkar sürtüşmelerine ve sorunun daha geniş ve tehlikeli boyutlar almasına, ayrıca bölgedeki dengelerin sarsılmasına yol açabilir. Türkiye için bunun bir tehlikesi de Kuzey Irak'taki statükonun bozulmasıdır... Ekonomik bakımdan da, çatışmanın sürmesi ve büyümesi, bundan önce olduğu gibi, Türkiye'ye bir fatura daha çıkartabilir...
       Bu nedenle Ankara, bu harekatın bir an önce sonuçlanmasını ve nihayet Bağdat ile ABD'nin uzlaşmasını arzuluyor.
       Fakat bu aşamada doğrusu hava hiç de buna müsait görünmüyor: Saddam kafa tutmaya devam ediyor. Clinton da Saddam'ı saf dışı etmeyi hedefleyen politikasında ısrar ediyor...
       * * *
       EĞER ABD'nin bu kez giriştiği harekat da, bundan öncekiler gibi bir sonuç vermeyecekse
- yani Irak sorununu gene 8 yıldan beri olduğu gibi askıda tutacaksa - Türkiye bundan olumsuz etkilenmeye devam edecektir.
       Ancak bir hava harekatı ile bu sorunun çözümlenmesi de pek mümkün görünmüyor. Kaldı ki, esas soru, Irak meselesine nasıl bir çözüm getirilmek istendiğidir.
Bu konuda Clinton yönetiminin iyi belirlenmiş, açık bir stratejisi de yok. Washington'da tek söylenen şey, çözümün "Saddam'sız bir Irak" şeklinde olması gerektiğidir. Peki Saddam'ın yerine kim? Nasıl bir yönetim? Bunlar belli değil.
       Türkiye açısından, bir Türk yetkilisinin dediği gibi, Saddam belki şimdiye kadar "ehveni şer" göründü ama, Türkiye'nin çıkarı daha aklı başında, sorumlu ve demokratik bir yönetimin iş başına geçmesidir. Ankara o zaman çeşitli sorunları (bu arada Kuzey Irak'taki durumu) Bağdat ile direkt ele almak olanağına kavuşacaktır.
       Şu anda bu hedef oldukça uzak görünüyor. Amerikan bombardımanının, hedefi yakınlaştırması şansı da pek fazla olmasa gerek...




Yazara E-Posta: s.kohen@milliyet.com.tr