Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

TÜRKİYE’de 3 yıllık görevini tamamlamak üzere olan ABD Büyükelçisi Ross Wilson’a sorduk: “Sizin, giderayak, yeni başkan seçilen Barack Obama’ya mesajınız veya tavsiyeniz ne olacak?”
Kısa yanıtı hemen şöyle oldu:
“Türkiye ile konuş”...
Sonra bu cevabını açtı: Geçmişte Türk-Amerikan ilişkilerinde, üst düzeyde doğru dürüst bir diyalog kurulmadığı hallerde, anlaşmazlıklar çözülemedi. Oysa, geçen yıl Başbakan Erdoğan ile Başkan Bush arasında yapılan görüşme sayesinde anlaşmazlıklar giderildi, işbirliği sağlandı...
Dolayısıyla, Büyükelçi Wilson yeni Amerikan yönetimi ile Türk hükümeti arasında en üst düzeyde bir diyalog kurulmasını öneriyor.
Bu mesajını Barack Obama’ya veriyor; ama aynı zamanda Türk tarafına da, yeni yönetimle daha şimdiden -yani Obama’nın görevi devralacağı 22 Ocak’a kadarki geçiş sürecinde- temas kurmasını tavsiye ediyor.
Büyükelçi’nin de belirttiği gibi, Obama Türkiye’yi ziyaret etmedi, Türkiye’yi tanımıyor; ama onun yardımcıları ve danışmanları öyle değil. Onların arasında Türkiye’yi yakından izleyen ve bilen kimseler var. Bu çevreler Türkiye’nin önemini ve oynadığı riski takdir ediyorlar.

Ortak çıkarlar
Wilson, dün İstanbul’da bir grup yazarla yaptığı “veda” görüşmesinde Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilere -özellikle Obama’nın başkan seçildiği şu dönemde- ortak çıkar ve hedeflerini dikkate alan daha geniş bir açıdan bakmak gerektiğini belirtti. Onun deyişiyle, bazı konularda farklı görüşler de olsa, iki ülkenin temel küresel ve bölgesel meselelerle ilgili tutumları örtüşüyor.
Önümüzdeki dönemde bu konularda daha yakın temas ve istişarelere ihtiyaç duyulacağını belirten Wilson, Irak’tan Afganistan’a ve Kafkasya’ya kadar çeşitli meselelerde iki tarafın da “birlikte çalışmaya” hazırlanmaları gerektiğini düşünüyor.
Gerçekten “geniş tablo”ya bakıldığında, hele Türkiye’nin bölgesel bir güç olarak rolünün arttığı ve şimdi de Washington’da Bush yönetiminin farklı (ve Ankara’nın görüşlerine daha yakın) yeni stratejiler planlayan Obama ve ekibinin işbaşına geçtiği bir önemde, iki ülke arasında daha kapsamlı bir işbirliği fırsatı doğuyor...

Görüşme fırsatı
Daha uzun vadede ve genel bölgesel ve küresel sorunlar üzerinde böyle beklentiler varken, kısa vadede ilişkilere gölge düşürebilecek “pürüzler” yok değil.
Bunların başında “Ermeni sorunu” geliyor. Obama’nın ocak ayında işe başlamasından kısa bir süre sonra Ermeni lobisi elbet meseleyi Kongre’ye getirmeye çalışacak. Bu meselede Ermenilere tamamen angaje olmuş olan Senatör Joseph Biden’in şimdi başkan yardımcısı olması, Temsilciler Meclisi ile Senato’da Demokratların (ki aralarında Ermeni sempatizanları çoktur) çoğunlukta bulunması, Türkiye açısından kaygı verici bir durum.
Gerçi politikacılar seçim kampanyasında bazı vaatlerde bulunurlar, ama iktidara geldiklerinde farklı ve daha gerçekçi politikalar izlerler ama bu kez, bu meselenin yeniden gündeme gelmesi dahi, ilişkilerin bu meseleye odaklanmasına ve esas daha “geniş tablo”nun arka plana itilmesine yol açabilir.
Şimdiye kadar Türkiye’nin jeostratejik önemi ve rolü, Washington’da ağır basmasını ve sonuçta Türkiye’yi rahatsız edebilecek bir kararın çıkmamasını sağlamıştır.
Obama döneminde bu “stratejik faktör” gene etkili olacak mı?
Şu sırada Ankara ile Erivan arasında başlayan ve gelişen bir diyalog var. Washington bunu olumlu sayıyor.
Türkiye’nin “stratejik önem” kartının dışında kullanabileceği yeni argümanları ve kozları var. Onları Washington’da, özellikle Obama’ya -yakın çalışma arkadaşları aracılığıyla ve mümkünse kendisine direkt olarak- şimdiden iletmesi gerekiyor.
Büyükelçi Wilson’un Obama’ya “Türkiye ile konuş” tavsiyesi çok yerinde.
Başbakan Erdoğan’ın 14-15 Kasım’da uluslararası ekonomik zirve vesilesiyle Washington’a yapacağı ziyaret, bunun için bir fırsat sayılmalıdır.