Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Üç ay için çalışmalarına ara veren Büyük Millet Meclisi, ilk bakışta AB ile ilgili olarak gözle görülür bir iş yapmadı.
       Oysa, geçen aralıkta Helsinki zirvesinde Türkiye'nin adaylığının kesinleşmesinden sonra, bir dizi uyum yasasının çıkarılması ve katılım sürecinin hızlandırılması gerekirdi.
       Yılın yarısı geçtiği halde, bunlar yapılmadı, Milletvekilleri "uzun tatil"e çıkarken, bu hareketsizliğin kabahati, genelde Meclis'e yükleniyor.
       Ancak, Avrupa işleri ile çok yakından ilgili bir milletvekili olan Bülent Akarcalı'nın belirttiği gibi, bu konuda Meclis'i eleştirmek haksızlık olur. Onun deyişi ile, "hükümetten bu yönde tasarılar ve öneriler gelseydi, Meclis elbet gerekeni yapacaktı. AB ile ilgili herhangi bir yasa çıkmadı ise, bunun nedeni Meclis'teki bir tıkanıklık değil. Hükümetin bu konuya daha çok önem ve öncelik vermesi gerekirdi..."
       Neyse ki, Meclis gider ayak, önüne getirilen AB ile ilişkileri koordine edecek olan Genel Sekreterliğin kurulması konusundaki tasarıyı onaylamak fırsatını bulabildi...
       * * *
       KUŞKUSUZ Helsinki zirvesinden sonra yapılması gereken işler hızla gerçekleştirilseydi iyi olurdu. Ama bu olmadı. Şimdi suçlu aramaktansa, önümüzdeki dönemde bu süreci hızlandıracak adımları atmak gerekiyor.
       Bunun için hükümet üç ay sonra toplanacak olan Meclis'in daha ilk oturumlarından itibaren tartışacağı yasa tasarılarını şimdiden hazırlamalıdır.
       Bunda artık zaman kaybetmemek çok önemli. Çünkü sonbaharda, AB ile ilişkileri belirleyecek olan bir takvim işlemeye başlayacak.
       * Kasım ayında AB'nin yürütme organı olan Komisyon, Türkiye'nin bir aday olarak neler yaptığını, ne durumda olduğunu bildiren raporunu sunacak.
       * Komisyon bunun ardından "Katılım Ortaklığı Belgesi"ni hazırlayacak. Bu belge, kısa ve orta vadede Türkiye'nin gerçekleştirmesi gereken reformları belirleyecek.
       * Türkiye bu belgenin ışığında yıl sonundan önce, "Ulusal Program"ı hazırlayacak. Bu, AB ile bütünleşme sürecinde Türkiye'nin izleyeceği yol haritasını ve stratejisini belirleyecek.
       Yaz aylarında Meclis'in kapanması nedeni ile yurdun çeşitli yerlerine dağılan milletvekilleri, herhalde bu konuları pek düşünmeyecekler. Ama hükümetin ve özellikle ilgili bakanlıkların bu takvime göre gereken hazırlıkları sıcak yaz aylarında da sürdürmesi çok önemli.
       * * *
       SON haftalarda Kopenhag kriterleri üzerinde yeni tartışmalar yapılırken, devletin üst mevkilerindeki yetkililerin, demokratikleşme ve insan hakları alanında gereken adımların atılmasını istemeleri cesaret vericidir.
       Cumhurbaşkanı Sezer'in, Başbakan Ecevit'in, Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün Türkiye'nin çağdaşlaşması - ve sonuçta AB ile uyum sağlaması - yönünde verdikleri mesajlar, bir bakıma siyasal ve ekonomik reformların gerçekleşmesi konusundaki kararlılığı yansıtıyor.
       Başbakanlık İnsan Hakları Koordinasyon Yüksek Kurulu (İHKYÜK)'nın ve son olarak Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV)'in raporları, hükümetin hazırlayacağı "Ulusal Program" ve Meclis'e sunacağı yasa tasarıları için gerekli temel unsurları sağlıyor.
       Kısacası sonbaharda "AB takvimi"nin işlemeye başlayacağını hesaba katarak, hükümet ve ilgili kurumlar, yoğun bir "yaz mesaisi" yapmak durumundadır. Yılın ilk altı aylık döneminde görülen bocalamadan sonra, ikinci bölümünün mutlaka daha verimli geçmesi gerekiyor.



Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr