Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bizden çok uzakta da olsa, Kore yarımadasındaki son gelişmeler, herkesi yakından ilgilendiriyor ve endişelendiriyor. Ne de olsa 1950’lerde, Türkiye’nin de katıldığı Kore savaşının bütün dünyayı nasıl sarstığı unutulmadı.
Kuzey ve Güney Kore arasında son günlerde iyice tırmanan gerginlik, acaba bir kuru gürültü mü, yoksa gerçekten yeni bir savaşın habercisi mi?
Sinyaller kaygı verici:
* Kuzey Kore, Güney Kore’ye ve ABD’ye yağdırdığı tehditlerin ardından şimdi bölgede bir “savaş durumu”na doğru gidildiğini bildiriyor.
* Güney Kore, Kuzey’den gelebilecek bir saldırıya karşı “en güçlü şekilde karşılık verileceği” uyarısında bulunuyor.
* ABD ortaya çıkan “tehlikenin ciddiye alınması gerektiğini” belirtiyor.
* Rusya ve Çin de durumun tehlikeli olduğunu işaret edip tüm taraflara sakin davranmalarını tavsiye ediyor.
* NATO, durumu kaygı ile değerlendirmekte olduğunu söylüyor...
* Bu arada Kuzey Kore, 1953’te ilan edilen ateşkes anlaşmasını iptal ettiği gibi, Güney Kore, ABD ve BM ile direkt diyalogu sağlayan telefon hattını da kesti. ABD de, Güney Kore ile birlikte giriştiği büyük bir askeri tatbikat çerçevesinde, Kore semalarına, nükleer bomba taşıyabilen B-2 uçaklarını gönderdi...

Kim kimdir?
Bu noktaya gelinmesinin nedeni, Kuzey Kore’nin geçen şubatta yeni bir nükleer denemeye girişmesidir. Bu olay ABD başta olmak üzere dünyayı ayağa kaldırdı. BM Güvenlik Konseyi, Çin ve Rusya’nın da katılımıyla, Pyogyang yönetimine karşı yeni ekonomik yaptırımlarla ilgili bir karar aldı. Ama Komünist yönetim geri adım atmaya yanaşmadığı gibi, daha da agresif bir tutum alarak Güney Kore’yi, hatta ABD’yi nükleer silahlarıyla vurabileceği tehdidinde bulundu.
Kuzey Kore bunu yapabilir mi? Her şey ülkenin hâkimi Kim Jong-un’un iki dudağının arasında! Kim hanedanının üçüncü kuşağı olan 29 yaşındaki bu lider geçen yıl babasının vefatından sonra iş başına geldi. Dolayısıyla siyasi ve askeri işlerde bir deneyimi yok.
Kuzey Kore dünyanın en kapalı ülkesi. Uzmanlar şu soruyu yanıtlamakta çok zorlanıyorlar: Acaba şimdiki riskli gerilim politikasına karar veren kim? Kim mi, yoksa onu yönlendiren ordudan veya partiden biri mi? Soru her türlü spekülasyona açık...

Neyin pahasına?
Esas soru, bu politikanın nereye kadar yürütüleceğidir. Kim gerçekten Güney Kore’ye, hatta ABD’ye karşı bir savaş açmayı düşünüyor mu? Yoksa amacı Kuzey Kore’nin bir nükleer güç olarak tanınmasını ve barış için kendi şartlarının kabul edilmesini sağlamak mıdır?
Kuzey Kore’nin bütün yalnızlığına ve sıkıntılarına rağmen “yüksek teknoloji çağı”na ulaşıp füzeler, nükleer silahlar üretebilmesi büyük bir başarı.
Yıllar önce Kuzey Kore’yi ziyaretimden sonra yazdığım gibi “Cuçe” dedikleri “kendi gücü ile başarmak azmi” yoğun ideolojik beyin yıkama kampanyası sonucunda, bütün ülkede yer almıştır.
Nitekim Kuzey Kore, yoksul ve izole kalma pahasına, başarısıyla kendisini dünyaya göstermeye çalışıyor. Umarım bu, bir savaş pahasına da yapılmaz...