Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       GENELKURMAY Başkanlığı'nın Orbay Salonu'nda, NATO ve eski Varşova Paktı ülkelerine mensup yüksek rütbeli subaylar, savaş düşüncelerinden uzak, barışçı bir misyon için, bir araya gelerek yanyana oturuyorlar.
       Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in konuşmaları ile başlayan toplantı sonunda, Ankara'nın Kızıldere mevkiinde, "Barış İçin Ortaklık Eğitim Merkezi" (BİOEM) törenle hizmete açılıyor.
       NATO adına konuşan Hollandalı Tümgeneral Kolsteren, "Soğuk Savaş döneminde yetişen bir subay olarak, şimdi gördüğüm bu beraberlik, bir rüyanın gerçekleşmesini sergiliyor" diyor.
       On yıl önce iki hasım blokun askerlerinin Ankara'da, ortak bir program çerçevesinde buluşup birlikte çalışacaklarını kim tahmin edebilirdi?
       * * *
       BİOEM'de Belçika'dan Bulgaristan'a, Portekiz'den Polonya'ya ve Orta Asya'ya kadar 5 NATO ve 24 BİO (eski deyimi ile Batılı ve Doğulu) ülkeye mensup toplam 42 subay, dünden itibaren ortak bir "oriantasyon" kursuna katılıyor.
       İki eski blok ülkeleri arasındaki yakınlaşma, 1994'te NATO zirvesinde alınan ve Barış İçin Ortaklık" (BİO) adı verilen yeni bir konsepti benimseyen tarihi kararın ürünüdür. Buna göre NATO, Sovyetler Birliği'nden ayrılıp bağımsızlığa kavuşan uluslarla beraber, 27 "Doğu" ülkesi ile, askeri ve siyasal bağlar kuruyor. Bu arada NATO ile BİO arasında, sıkı askeri işbirliği programları da geliştiriliyor.
       Ankara'da faaliyete geçen BİOEM, işte bu çerçevede atılan önemli bir adımdır. Çoğu Doğu Avrupa, Kafkasya ve Orta Asya ülkelerinden gelecek olan subaylar, burada Türk ve NATO subaylarının ve diğer uzmanların düzenleyeceği çeşitli eğitim programlarına katılacaklar.
       Bundan amaç, BİOEM Komutanı Albay Cengiz Kürkçü'nün de belirttiği gibi, NATO ile BİO arasında "diyalog, işbirliği ve güven" yaratmaktır. Bu kurslarda konuk subaylar "yeni güvenlik mimarisinden barışı destekleme operasyonlarına kadar" çeşitli alanlarda yüksek eğitim görecekler...
       * * *
       PRATİKTE bunun anlamı şu: Bu ülkeler, herhangi bir ortak barış harekatı için (Bosna'da olduğu gibi) gerekli personel kaynağına sahip olacaklar, barışı ve insancıl mosyonları, uyum içinde, birlikte yürütebilecekler.
       Ankara'da BİOEM'in kurulması, aslında Türkiye'nin bir girişiminin eseridir. Gerçi İsveç ve Almanya'da benzer birer merkez var, ama Türkiye'dekinin programı çok daha kapsamlı. Ayrıca burada Kafkasya ve Orta Asya ülkelerinin katılımı çok daha geniş. Bu da Türkiye'nin BİOEM gibi bölgesel askeri işbirliği projelerine verdiği önemi gösteriyor.
       * * *
       BİOEM'in açılışı, Türkiye'nin belki ilk bakışta dikkati pek çekmeyen yeni bir stratejisini ortaya koyuyor. Buna Türkiye'nin "bölgesel askeri işbirliği inisiyatifi" diyebiliriz.
       Bunun amacı, kuşkusuz Balkanlar'dan Orta Asya'ya kadar uzanan coğrafyada, barış ve istikrara katkıda bulunmaktır. Bu yöndeki çabalar Batılı müttefiklerin işbirliği ve desteği ile yürütülüyor.
       Türkiye şimdi bir yandan Balkanlar'da, diğer yandan Kafkasya'da çok uluslu Barış Güçleri'nin kurulmasına çalışıyor. Balkanlar'la ilgili inisiyatif ileri bir aşamaya geldi. Şimdi teknik ayrıntılar belirleniyor. Örneğin bu Barış Gücü'nün merkezi, dönüşümlü bir sistemle, önce Edirne'de kurulacak. Bunun ilginç yanı, Yunanistan'ın da bunu kabul etmesidir.
       Türk Genelkurmayı, şimdi Kafkasya'da da benzer bir Barış Gücü'nün kurulmasını planlıyor. Bunda zorluk, Ermenistan'ın durumudur. Ancak bunun da aşılacağı umuluyor. Nihayet Karadeniz havzasında da bir "Çağrı Gücü"nün oluşturulması düşünülüyor.
       Türkiye'nin bu stratejisi aynı zamanda kendi etkinliğini artırmayı da hedefliyor. Diğer bir deyişle, Türkiye coğrafi konumunu ve de askeri potansiyelini iyi kullanmak suretiyle "Bölgesel Güç" rolünü oynamayı umuyor...
       Avrupalı müttefiklerin Türkiye'yi kendi aralarına almakta tereddüt ettikleri bir dönemde, Türkiye böylece kendi bölgesinde yakın dostlar kazanıyor. Tabii bu, Türkiye'nin Avrupa'dan veya Batı'dan uzaklaşmayı düşündüğü anlamına gelmiyor. Ama üst düzey bir Türk askeri yetkilisinin dediği gibi, bu stratejik girişimler, Batılı dostlara Türkiye'ye vazgeçilmez bir partner olarak bakması gerektiği mesajını da veriyor...



Yazara E-Posta: S.Kohen@milliyet.com.tr