Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu bu kez çok açık -ve acı- konuştu: “Yunanistan iflasın eşiğinde... Yunan halkının canını acıtacak bir süreç başladı. Bu hayatta kalma kavgasıdır...”
Yunan lideri bu sözleri, hafta başında, yeni ekonomik tedbir paketini açıklamadan önce söyledi. Önceki gün “acı reçete”nin ilan edilmesinden sonra ise, Yunanistan’ı bu olağanüstü önlemleri almaya zorlayan AB’ye şu mesajı verdi: “Biz gerekeni yaptık. Şimdi aynı hareketi AB’den bekliyoruz.”
Papandreu “Yunan trajedisi”ni sonlandırmak için “AB stratejisi”nin nasıl belirleneceğini anlamak üzere bu hafta sonu, Almanya ve Fransa’ya gidecek.
Almanya ve Fransa, Yunanistan’ı içine düştüğü borç batağından ve ekonomik perişanlıktan kurtarabilecek ülkelerin başında geliyor. Eğer bu iki devletten ve AB’den fiilen destek gelmezse, üst üste ilan edilen ekonomik tedbir paketleri yetersiz kalacak ve devlet -hiç şakası yok- adeta özel bir şirket gibi, iflasa sürüklenecek.
Şimdiki durumda Yunan hazinesi tamtakır. Birikmiş borçlar 300 milyar euro’yu buluyor. Bunun 20 milyarının mayıs ayına kadar ödenmesi gerekiyor.

Lüküs hayatın sonu
Yunanistan son yıllarda ekonomide sorumsuz yönetimin kurbanı oldu. Yunanlılar az üretip çok tükettiler. İmkânlarının üstünde yaşamaktan, bir “lüküs hayat” sürmekten hoşlandılar!
Sadece bu kadar değil. Ülkede vergi kaçakçılığı, rüşvet aldı yürüdü. Bir araştırma kurumunun raporuna göre, Yunanistan’da “fert başına düşen rüşvet” 3 bin euro’yu buluyor.
Papandreu şimdi Yunanistan’ı bu “tragedya”dan kurtarabilecek mi? Nasıl?
Bunun iki yolu var: Biri borçları ödemek için yeniden borçlanmak ve devlet mekanizmasının işlemeye devam etmesini sağlamak, diğeri de içeride kemerleri iyice sıkmak, kamu harcamalarını kısmak, o “lüküs hayat” tarzını terk etmek...
İkisi de birbirinden zor işler....
Papandreu acil olarak ülke içindeki tedbirlerle başladı. Önceki gün ilan ettiği “ek paket” Yunan halkı için gerçekten “çok acı bir reçete”: Yakıttan sigaraya kadar büyük zamlar geliyor. KDV’ler yüzde 21’e çıkarılıyor. Tatil ikramiyeleri kalkıyor. Maaşlar donduruluyor. Emekli yaşı yükseltiliyor, vesaire...
Tabii yüksek yaşam standardına ve rahata alışmış Yunanlılar için bu, adeta dünyanın sonu! Hele dar gelirliler için gerçek bir trajedi... Bu nedenle insanlar sokaklara dökülüp protestolara, grevlere katılıyorlar.
Bu ekonomik krizin siyasi sonuçları da çok ciddi olabilir. Popülaritesi giderek düşmekte olan Papandreu’nun siyasal geleceği de tehlikede...

Birliğin durumu
Yunanistan’ın bu badireyi atlatmak için başvurduğu ikinci yol, mensubu olduğu AB’den mali destek sağlamaktır. Ama açıkçası AB’nin şimdiye kadar desteği lafta kaldı. En çok güvenilen Almanya da borç para vermeye pek hazır olmadığını gösterdi.
Oysa, Yunan ekonomisinin çökmesi, içinde bulunduğu “euro bölgesi”ni de sarsar. Peki, AB -ve onun güçlü üyeleri- buna razı mı? Bu ne biçim “birlik”?
Bu olay, AB için ciddi bir sınavdır. Gerek örgüt olarak Birlik, gerekse topluluğa dahil ülkeler bu “Yunan trajedisi“ karşısında, AB’nin var olma nedenleri ve amaçlarıyla orantılı bir “dayanışma stratejisi” belirlemek zorundadır. Hem de acil olarak...