Şebnem Burcuoğlu

Şebnem Burcuoğlu

sebnem.burcuoglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Şubat 2018’de, Avustralya’nın Melbourne şehrinde “Pause” isimli bir teknoloji-kültür festivali gerçekleşecekmiş. Ve festivale katılabilmek için millete bilet satmak yerine mikroçip takıyorlarmış. Bir bu eksikti.

ÇİPİMİ TAKTIM GELİYORUM

Bu mikroçip denen meret bir pirinç tanesi büyüklüğünde teknolojik bir ürün. Üzerinde on beş haneli bir numara var ve bu numaranın aynen parmak izimiz gibi yeryüzünde bir eşi daha yok. Belli standartlara sahip okuyucular tarafından dünyanın her tarafında okunabiliyor. Başta tıp bilimi olmak üzere birçok alanda mikroçipten yararlanılıyor fakat bir festival için kendine çip taktırmak? Hımm... Bilemedim.

Haberin Devamı

Elini kolunu sallaya sallaya

“Pause”a katılacak olan VIP bilet sahibi on kişi ellerine mikroçip yerleştirilmesi için gönüllü olmuş. Buradan anlıyoruz ki çok para gerçekten de mutluluk getirmiyor arkadaşlar. Neyse, bu çipçiler Near Field Communication (NFC) ile bir anlaşma yapıp baş parmakları ile işaret parmakları arasındaki bölgeye çip yerleştirilmesine izin vermişler. Üç gün boyunca festivale VIP kapısından girmekle kalmayıp aynı zamanda evlerindeki, spor salonlarındaki ve iş yerlerindeki kapıları açabilecek, toplu taşıma araçlarına ellerini gösterip girebileceklermiş ki böylece “Elini kolunu sallaya sallaya girdi” ifadesi bir anlam kazanmış oluyor. Tamam, bu festivalde Netflix, NASA, AIRBNB, Pixar gibi devlerin konuşmacılarını dinleyeceksiniz de, değer mi kendini çipletmeye?

Takibe takip?

Festivalde mikroçip yerleştirme fikri, yerleştirilebilir teknoloji uzmanı Kayla Heffernan isimli bir kadından çıkmış. Bu konu üzerine doktora yapıyormuş ve kendi elinde iki tane mikroçip varmış. “Mikroçiplerle kasada ödeme yapılabildiği, otobüse, metroya binilebildiği zaman her geçen gün daha fazla kişi bu çiplerden satın alacak” diyor Heffernan. İyi, güzel, ödemeyi yaptık, otobüse bindik de vücudumuzun içinde bir mikroçip varken saniye saniye takip edilmeyecek miyiz sayın Heffernan? Ona da bir cevabı var: “Merak etmeyin, mikroçipi takınca takip edilmiyorsunuz. Bu çiplerin bataryası veya GPS sensörü yok. Eğer biri sizi takip etmek isterse cep telefonunuzdan rahatlıkla eder.”

Haberin Devamı

Olay bu boyuta taşındıysa son bir sorum olacak, “Sevgilimize de çip taktırabilecek miyiz?”

ÇİPİMİ TAKTIM GELİYORUM

Yeni diziler

Dizi manyağı olduğumu anladınız ki sizlerden yeni yabancı dizilerle ilgili birçok soru geliyor.
O zaman son cicilerimi paylaşıyorum.

“Mindhunter”: Netflix’in yenisi. “Inside FBI’s Elite Serial Crime Unit” isimli romandan uyarlama. “İnsan suç işlerken nasıl bir psikoloji içindedir?” sorusunun cevabını arıyor. Ağır gidiyor ama gidiyor.

“Dynasty”: Zengin dizisi. Mottosu şu: “Başarıya giden yolda her şey mübah mıdır? Bebişim güldürme beni. Tabii ki mübahtır!” Çıtır seyredimlik ama keyifli.

“Law&Order True Crime: The Menendez Murders”: Amerika’da doksanların iki flaş davasından biri O.J, diğeri de Menendez’miş. Gayet sürükleyici.

“Damages”: Bu dizi eski, 2007 yapımı fakat “How To Get Away With Murder” tadında zekice kurgulanmış heyecan dorukta bir avukatlık dizisi peşindeyseniz tam size göre. Başrolde Glenn Close var. “Fatal Attraction” (Öldüren Cazibe) filminde tencerede tavşan sahnesini bilen bilir. Hah, aynen o tarz bir performans sergilemiş kendisi.