Şebnem Burcuoğlu

Şebnem Burcuoğlu

sebnem.burcuoglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

“Stilimle yaşam tarzım klasik ve zamansızdır” gibi tanımlamalar tarihe karıştı. Belli bir stili ve yaşam tarzını benimseyip üzerimizde taşıma halimizin de çeşit çeşit isimleri var artık.

Gönül işlerinde yaşadığımız durumların isimlerini sizlere ilk duyuranlardan biri olmuştum bu köşede. Benching, ghosting, catfishing ve daha fazlası hayatımıza zıpkın gibi bir giriş yaptığından beri, yaşadığımız duyguları, içine düştüğümüz kör kuyuları yeni nesil ilişki sözlüğüyle açıklar hale geldik. Ve şimdi, giyim stilimizi de kapsayan yaşam tarzımız için yepyeni bir sözlük çıktı ortaya. İlk olarak geçen yıl TikTok’ta beliren cottagecore akımı (kırsal kesimde yaşama stili), beraberinde “core” ekli birçok stil tanımlaması getirdi moda dünyasına. Bugün, hayata bakış açımızın, moda anlayışımızın hangi “core” olduğunu bulmak üzere tatlı bir yolculuğa çıkacağız sizlerle.

Haberin Devamı

Softcore: İçindeyken kendini güvenli hissettiğin, sımsıcak, aydınlık ve yumoş bir dünya mı kurdun kendine? O zaman basbayağı “softcore”sun sen. Evin yumuşak tonlarla döşenmiştir, kıtır kıtır krik krak yerine yumuşacık cookie yersin, dolayısıyla kıyafetlerinde de pastel tonları, rahatlık ararsın.

Applecore: Doğayı seven bir optimistsen bu “core” tam senlik tatlım. Giyim stilinde, üzerinde elma, portakal, çilek, ananas, papaya figürü bulunan kıyafetleri seviyorsun. Tatil rotaların bol güneşli, ağaçlı, denizli yerler; evinde capcanlı yemyeşil palmiye bitkiler, organik pazarlarda kendinden geçmeler... E, belli ki tropikal bir insansın sen.

Angelcore: Hayal kurman hiç bitmiyorsa, pozitif bir dünyada yaşadığına inanıyorsan, etrafına çiçek şekilli bir dürbünle bakıyorsan, sen bir “angelcore”sun. Bu durumda, hem evinde hem de giyiminde bebek mavisi rengi tercih etmen kaçınılmaz.

GoblIncore: Gıyabında “orman cini” diyebiliriz. Fantastik bir dünyan var. İkinci el giyim, senin için biçilmiş kaftan. Kadın-erkek gibi ayırımlar yapmıyorsun konuşurken, insanları ve hayvanları seviyorsun. Nasıl ki masallarda cinlerin parlak eşyaya karşı bir takıntısı vardır, senin de aynen öyle dostum.

Haberin Devamı

Normcore: “Normal bir insan şöyle olmalı” söylemine feci halde karşısın. “Kime göre, neye göre normal?” diye sorguluyorsun hayatı. Bacağında mom jeans, ayağında Birkenstocks veya Crocs, kafanda fötr şapka, cool cool dolaşırsın. Antimoda olan her şey senliktir.

Cabıncore: Cottagecore stiline zıt bir akım olarak ortaya çıkan bir stildir “cabincore”. Cottagecore’da giydiğin uçuş uçuş bol elbiselerin yerini kapitone ceketler, oduncu gömlekleri, kalın kazaklar, botlar alır. Gözlerini kapattığında kendini ormanda, ateşin başında hayal ediyorsan sen bir “cabincore” insanısın demektir.

Ve diğer “core”lar

Gorpcore, pandemiyle birlikte hayatımıza girdi aslında. Puffer pantolonlar, puffer montlarla sportif rahatlığın ön planda tutulduğu, kar tatili look’larının gündelik hayatımıza giriş yaptığı stile bu isim verildi. Piksel piksel renklerden ve teknolojiden ilham alarak çıkış yapan glitchcore; batik kıyafetler, anneden kalma ceketler, anneannenin ördüğü hırkalar, özetle el emeği göz nuru parçaları bünyesinde toplayan craftcore da “core” dünyasının diğer mensuplarından diyebiliriz.

Haberin Devamı

Herkesin ‘core’u kendine

Bir Oscar’ım bile yok

Bu gece kilitleneceğimiz Oscar ödül töreni öncesinde edindiğim ve beni oldukça şaşırtan mini bilgiyi paylaşmak istedim sizlerle. “Evde Oscar’ları rafa dizilidir” dediğimiz bazı ünlü isimlerin henüz Oscar heykelciğini hiç elinde tutmadığını biliyor muydunuz? Mesela “Öldüren Cazibe”, “Tehlikeli İlişkiler” filmleriyle efsane yazan, 8 kez Oscar’a aday gösterilen Glenn Close... Marilyn Monroe’yu oynamayan, âdeta yaşatan Michelle Willams...

Michael Haneke, Hong Sang-soo, Jean-Luc Godard gibi yönetmenlerin tercihi, efsane oyuncu Isabelle Huppert...

Ve son olarak, “Schindler’in Listesi” filminden Ralph Fiennes. Bunca performansa no Oscar! Şaşırtıcı değil mi?