İktisatta Okun adlı iktisatçının adıyla anılan kural, ekonomik büyümenin hızlandığı dönemlerde işsizlikte azalma görüldüğünü söyler. Kural ampirik bir kuraldır. Yani veriyi konuşturup büyüme ve işsizlik oranı arasındaki ilişkinin tespit edilmesi esasına dayanır. Her ne kadar söz konusu ilişki uzun vadeli bir kavrama işaret etse de temeli kısa vadede de geçerli olması beklenebilecek bir prensipe dayanır: Daha fazla büyümek için daha fazla istihdam yaratılması gerekir ve bu da işsizliği azaltır.
Hafta başında temmuz dönemine ait, yani haziran, temmuz ve ağustos aylarının ortalamasını içeren işsizlik rakamı açıklandı. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış veriye göre işsizlik oranı bu dönemde 0.1 puan artarak yüzde 11.1’den 11.2’ye yükseldi. Hafif de olsa işsizlikte görülen bu artış pek çok iktisatçıyı şaşırttı. Çünkü yukarıda bahsettiğim Okun kuralı çerçevesinde düşünmeye alışık olan iktisatçılar büyümenin oldukça yüksek olması beklenen üçüncü çeyreğe ait ayları da içeren bu dönemde işsizlik rakamının düşmesini bekliyorlardı.
Ne oldu da Okun kuralı işlemedi? Bunu anlayabilmek için TÜİK rakamlarına biraz daha detaylı bakalım.
Tabloda mevsim etkilerinden arındırılmış rakamlarla bir önceki döneme göre işsizlik rakamlarında nasıl bir değişim olduğunu gözlemliyoruz. Burada işgücüne katılma oranı ve istihdam oranındaki hafif yükselişe rağmen işsizliğin arttığını görüyoruz. Bu durum şu şekilde yorumlanabilir: Ekonomi bir yandan büyüyüp daha fazla istihdam yaratırken bir taraftan da bu büyümeden cesaret alan, daha önce iş aramayı bırakmış “küskün işsizler” dediğimiz kesim iş aramaya başlıyor ve işgücüne katılıyor olabilir. İşgücüne katılım artışının istihdamdan daha fazla olması durumunda ise artan istihdama rağmen işsizlik de artar.
Bu senaryo, ekonomide uzun süren yüksek işsizlik dönemlerinin ardından yaşanan hızlı büyümenin daha çok kişiyi işgücüne çekmek suretiyle işsizliği artırabileceğini gösteriyor. İstihdam artışının büyümeyi takip etmemesinin bir diğer sebebi işsizliğin daha arkadan gelen bir değişken olması olabilir. Yani ileriki aylarda işsizlikte bir gerileme görebiliriz. Bir diğer sebep ise ekonominin geleceğine yönelik inanç olabilir. Eğer işverenler ekonomideki hızlı büyüme sürecinin sürdürülebilir olduğundan şüphelilerse o zaman daha çok işçi çalıştırmak gibi ileriye dönük bir risk almadan önce ekonominin gidişatından emin olmak için biraz daha beklerler.
İşsizlik nasıl düşer?
Yukarıdaki analiz şu sonuca işaret ediyor: Ne zaman ki ekonomi sürdürülebilir bir büyüme patikasına oturur, işsizlik o zaman düşer. Çünkü sürdürülebilir büyüme bugünden yarına ani oynaklıklar olmayacağı anlamına gelir. Geleceğe olan güven artar. Bu güven yatırımları destekleyerek ülkenin üretim potansiyelini artırır. Son büyüme rakamları inşaat dışı kalemlerde bu tür bir yatırım artışının henüz başlamadığını söylüyor. Bunu yapabilmek için enflasyonun düşmesi, jeopolitik risklerin azalması ve yapısal reformların sağlam adımlarla gelmesi gerekiyor.
Özay Şendir
Üzerinde tepindiğimiz hayatlar...
28 Nisan 2024
Abbas Güçlü
Yeni müfredat ne kadar yeni?
28 Nisan 2024
Zeynep Aktaş
Borsa hızlı koştu gözler 10.000’de
28 Nisan 2024
Ali Eyüboğlu
maNga grubundan çağrı var: Keşke bir kadın DJ olsa da konserlerde bize eşlik etse
28 Nisan 2024
Güldener Sonumut
Macron ve abartının sınırı
28 Nisan 2024