Serpil Yılmaz

Serpil Yılmaz

syilmaz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

TÜSİAD, gönüllü kuruluş üst kimliğinin bir önermesi olarak, yeni başkanını seçeceği genel kurulu, “katılımcı demokrasi” renklerini belirginleştirmek için fırsata dönüştürme gayretinde.
Bunu nereden anlıyoruz?
Gerek TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, gerekse de TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Mustafa Koç’un kamuoyuna verdikleri “üyelerin aidiyet duygusunu yukarı taşımaya” dönük mesajlarından.
Bu hafta TÜSİAD yönetimi, üyelerle temasa geçerek “eğilim yoklamasını” başlatıyor.
Yönetim kurulu başkanı ile birlikte yönetim kurulu üyeleri de ocak ayında toplanacak genel kurulda yenilenecek.
Ocak ayının üçüncü haftasında yapılacak genel kurulda istifa edeceğini açıklayan Yalçındağ’ın ikinci başkanlık dönemi 2010 yılı sonunda bitiyordu ve doğal olarak tüm yönetim kurulu üyelerinin de görev sonu takvimlerinin dolmasına bir yıl vardı.
Yönetim kurulu ile aynı sürelerde görev yapan YİK üyelerinin de yenilenmesi tartışma konusu olabiliyor.
Diyelim ki YİK de yönetim kurulu ile birlikte genel kurulda seçime gitti; TÜSİAD eski başkanlarından Erkut Yücaoğlu ve Tuncay Özilhan’ın da yer aldığı YİK’te, Mustafa Koç’un yeniden başkan seçilme olasılığı yüksek görünüyor.

“Yöntem icat etmeyeceğiz”
TÜSİAD kulislerinde gözler yönetim kurulu üyelerine çevriliyor. Başkan adayları arasında adı geçen TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ferit Şahenk sessizliğini korurken, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Tanıtım Konseyi Başkanı Ümit Boyner’e ulaşıp, “yenilenme itisi” üzerine görüştük.
Seçimlerin gündeminde olmadığını belirten Boyner, TÜSİAD çevresince de paylaşılan şu görüşlerin altını çiziyor:
“Başkanlar Konseyi (19 Ekim’de toplanan) yol haritasını belirledi. Seçimle yapılan yenilenme başkana güç verir. Çok önemli bir süreçten geçiyoruz, o nedenle de adımlar dikkatli atılıyor. Türkiye’nin önemli konularında görüş açıklama pozisyonunda olan başkanın kararlılığını ortaya koyması beklenir. Böylesine kritik pozisyonda olan bir başkanın, genel kurulun gücünü arkasında hissetmesi gerekiyor.”
Boyner, TÜSİAD’ın 1970’li yıllardan taşıdığı birikimi de vurgulayarak “Yeni bir yöntem icat etmeyeceğiz, tenakuzda kalınmış bir hal yok!” sözleri ile de, tartışma alanlarının sınırlarını hatırlatıyor.

Seçimle yapılan yenilenme başkana güç katar
Alaoğlu: Herkes aday olabilir
Yenilenme iradesi gösteren TÜSİAD’ı, seçimli yapılan son üç genel kurulda da (Ömer Sabancı ve Yalçındağ’ın seçildiği dönemi kapsayan) Divan Başkanlığı yapan eski siyasetçi ve işadamı Sedat Aloğlu ile de konuşuyoruz.
Aloğlu, “Her genel kurulda salona dönüp, üçer kez ‘Aday var mı?’ sorusunu yönelttim. Herkes aday olabilir” diye söze başlıyor.
Aloğlu, Yıldırım Aktürk’ün bu köşede yayımlanan “Medya gücü kullanılarak elde edilen avantajlar unutulmasın” cümlesinden yola çıkarak, bir düzeltme yapma ihtiyacı da duyuyor:
“Sayın Aktürk ANAP milletvekilliği yaptı. Medya patronlarının farklı sektörlerde yatırım yapmasını engelleyecek yasa teklifini benim de içinde olduğum Refahyol hükümeti getirmişti.”
Aktürk bu konuşmasını, Doğan grubuna kesilen yüksek vergi cezasına iş dünyasının yeterli düzeyde tepki vermemesinin tartışıldığı YİK’in basına kapalı oturumunda yapmıştı. AB çıpasını dik tutan TÜSİAD’ın; TOBB, TUSKON, MÜSİAD, ASKON gibi iş dünyası örgütlerinden daha kuvvetli bir refleks göstererek, iş aleminin demokratikleştirilmesi meselesine odaklanması hiç de yadırganacak bir tutum değildi.

“Akil Adamlar” tüzüğe girecek
TÜSİAD’da yenilenme meselesine geri dönelim
Artık 600 üye ile yapılacak istişarelerden sonra, başkan adayı isminin telaffuz edileceği biliniyor.
TÜSİAD’ın etkinliğinin arttırılmasına dönük atılan adımlardan birini de yine Aloğlu’ndan öğreniyoruz.
“Başkanlar Konseyi, genel kurulda alınacak kararla tüzükte yeri olan resmiyet kazanacak. Biz buna 40-50 kişiden oluşan ‘Akil Adamlar‘ diyebiliriz. Bu yapı, TÜSİAD genel kurula danışmanlık görevi yapacak.”
Bugün tüzük gereği TÜSİAD’ın en yüksek danışma organı YİK.
Başkanlar Konseyi’ne de katılan YİK üyesi Zekeriya Yıldırım’ın yaptığı özet, TÜSİAD’ın önümüzdeki dönemde odaklandığı alanı çok iyi anlatıyor:
“Genel kurulun seçme kapasitesine ket vurulmayacak bir model aranıyor. Üyelerle istişare önem kazanıyor. Yönetim Kurulu’nun etkinliğini güçlendirecek kurumsal mekanizmalar oluşuyor.”
TÜSİAD’ın yönetim tartışmalarına kamuoyunun artan ilgisini de analiz etmek gerekirse; demokratik standartların geliştirilmesi talepleri toplumun tüm kesimleri tarafından umut edilen yarına bir göndermedir.