Enerji meselesi ver gazı

31 Ocak 2022

Enerji denince aklınıza ilk ne geliyor? Güneş enerjisi, rüzgâr enerjisi, jeotermal enerji gibi enerji kaynakları mı, yoksa Albert Einstein’ın E (Enerji )=mc2 formülü gibi bilimsel kıvamda bir şeyler mi, yoksa reiki gibi ezoterik enerji şifa metotları mı, yoksa iki insanın birbirinden olumlu, uyumlu frekanslar yani elektrik alması durumu mu geliyor? Benim aklıma duruma göre hepsi birden geliyor. Ama şu ara en çok Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve doğalgazda uygulanan kısıtlamalar nedeniyle sanayide yaşanan elektrik kesintisi geliyor.
Malumunuz, zaten ekonomide yaşanmakta olan yoğun belirsizlik ortamının bir de üstüne elektrik kesintisi gelince insanın içinden (ya da iş insanları olarak hep bir ağızdan) ver gazı diye bağırmak geliyor. Bağırmadık tabii ve anlayışla karşılayıp adaptasyon gücümüzü tavana çıkardık ama şahsen ben içimdeki dalgalanmayı hafifletmek için Netflix’teki “Don’t look up! Yukarı Bakma!” filmini ve bu kategorideki en büyük favorilerimden ‘They Live’, ‘Dr. Strangelove’, ‘Network’ ve

Yazının Devamı

Mevzuat değiştiren Bülent Ersoy

17 Ocak 2022

Dünya ve Türkiye ‘Omicron varyantı’ içinde yüzüyorken, vatandaş ekonomideki gelişmelerin sonuçlarıyla sert bir şekilde yüzleşmeye devam ederken, tarikatlar, tacizler, cinayetler uzun bir süredir olduğu gibi baş köşede yerini almışken, gündemi delip neredeyse her tarafın gündemine girebilen tek olay, Bülent Ersoy’un Anıtkabir ziyareti oldu.
Belki de bu olay, tarihe ‘Şemsiye Davası’ ya da ‘Şemsiye Vakası’ olarak geçecektir, kim bilir...
Artçı şokları devam eden, bizi ana gündemimizden uzaklaştırmayı başaran olayın detaylarına gelecek olursam...
Bülent Hanım, kendi tekerlekli sandalyesini yanına alarak, durduk yere (yani bayram değil, ölüm yıldönümü değil anlamında durduk yere diyorum) kış demeden, yağmur demeden, çok güzel bir şey yaparak Atamızı ziyarete gider ve Atatürk’ün mozolesi önünde saygıyla eğilir.
Bir asker tekerlekli sandalyesini iterken, yüzbaşı da kendisine şemsiye tutar. Bunun üzerine Milli Savunma Bakanlığı, Ersoy’a üniformalı bir subayın şemsiye tutarak

Yazının Devamı

Bilgi güçtür Metaverse

10 Ocak 2022

Birkaç aydır ‘metaverse’ yani ‘Türkçe tabiriyle sanal evren, geleneksel kişisel bilgisayarların yanı sıra sanal ve artırılmış gerçeklik cihazları aracılığıyla kalıcı çevrimiçi 3 boyutlu sanal ortamları destekleyen, internetin varsayımsal bir yinelemesi’ üzerine yazacaktım, gündem izin vermedi. Döviz kurlarındaki hareketlerdi, asgari ücretti, yılbaşıydı, koronavirüs-Omicron varyantıydı derken yazamadım.

“Nedir bu metaverse?” sorusunun cevabı, yukarıda yaptığım klasik tanımından öte ben de çok kısa değil. Çünkü, bir konuyu anca çok iyi bilen kısaca anlatır. Üstelik köşe yazım için ayırılan yerim de sınırlı. Bu durumda, elimden geldiğince yüzeysel de olsa anlatmaya çalışacağım.
İçinde avatarlarımız ile yer alacağımız bir sanal evren metaverse. Metaverse sakinleri olarak da bu dijital evrene, gözlerimize takacağımız sanal gerçeklik gözlükleriyle gireceğiz. ‘Öte-evren’ yani ‘metaverse’ hakkında yanıt bekleyen bir sürü soru var. Bir o kadar da cahilce

Yazının Devamı

Bu da geçer ya hu!

27 Aralık 2021

Geçen haftaki yazımda ekonomideki gelişmeleri işaret ederek, “Sırtımızı bileme dayamamız gerektiğini” yazmıştım; ekonomi bilimine ve yönetim bilimine. Daha sonra da Bakara Suresi’nden alıntı yapmış; “Her şer de bir hayır, her hayır da bir şer” olabileceğini hatırlatmıştım. “Benim hala bir umudum var” diye eklemiş, “Bu da geçer ya hu!” diyerek satırlarıma son vermiştim. Tüm bunları yazarken içimden kendime, “Dur bakalım; neler olacak, bu durum nereye varacak?” diyordum. Gerçekten de tam bir ‘dur bakalım’lık gelişmeler yaşadık. Köşe yazımı “Bu da geçer ya hu!” ile bitirmem de ve hikayesini anlatmayı bu haftaya bırakmam da isabet olmuş.
Tevekkülün en önemli ifadelerinden olan, “Bu da geçer ya hu” sözünün geçmişini ve ne manaya geldiğini bilir misiniz? Size bu sözün ilginç ve ilham veren hikayesini anlatmak isterim.
Tarihten günümüze kalan, bu topraklarda asırlardan bu yana kullanılan, hayat felsefesini yansıtan, duayı andıran bu deyimin hikayesi çok

Yazının Devamı

Sırtımızı bilime dayamamız gerekiyor

20 Aralık 2021

Koca koca uçaklar nasıl uçuyor diye düşündüğünüz oluyor mu hiç? Biliyorum, şu ara sadece ekonomi düşünüyor olabilirsiniz, ben de konuyu yazımın ilerleyen bölümlerinde ekonomiye bağlayacağım zaten. Sık sık uçakla seyahat ediyorum, kendi kendime bu soruyu sormanın ötesine geçip üzerine biraz okumalar yaptım. Lise yıllarımdan beri uçaklara ve uçmayla ilgili olan her şeye meraklıydım zaten. Uçuş dersi almışlığım bile vardır. Üzerine 3 kez küçük uçak kazası geçirince, işi eve mini bir uçak sürme simülatörü almaya kadar vardırmıştım.
Seyahatlerimde de yanımdaki yolcunun biraz uçak korkusu olduğunu hissedersem, konuyu uçakların nasıl uçtuğuna getiriyorum ve bildiklerimi dilim döndüğünce anlatmaya çalışarak geçiyorum yolculuğu. Malum, meslek icabı koç olduğum için, insanların kaygılarını anlama ve onlar üzerinde rahatlıkla konuşmalarını sağlamakta iyiyimdir.
Uçağın penceresindeki minik deliği göstermekle girerim konuya. Uçak

Yazının Devamı

Dünya Gönüllüler Günü

6 Aralık 2021

Dün, yani 5 Aralık, Dünya Gönüllüler Günü idi. Gönüllülerin daha iyi bir gelecek için Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na ulaşma yolunda sarf ettikleri çabaları görünür kılmak amacıyla kutlanan bugünü çok anlamlı buluyorum. Ve gerçek gönüllülerin Dünya Gönüllüler Günü’nü kutluyorum. Katlanarak çoğalsınlar ve dünyayı yaşanabilir bir yer yapmaya devam etsinler istiyorum.

Neden gerçek dediğime gelecek olursam, bunu göstermelik yapanların, egolarının tatmini ya da bir kariyer basamağı olarak yapanların değil, gerçekten kalpten yapanların çoğalmasını istediğim için yazdım. Çünkü, buna çok ihtiyacımız var, asıl ihtiyacımız olan bu diyelim.

Bugünkü köşe yazıma yumurta ve yoğurtçu hikâyelerinden oluşan alıntılar ve bir de Einstein hikâyesi ile devam etmek istiyorum.

Adamın biri yolda giderken yaşlı bir adamın yumurta sattığını görür ve ona,

-  “Yumurtaları ne kadara satıyorsun?”

Yazının Devamı

Züccaciye dükkânındaki fil

29 Kasım 2021

Geçen hafta ekonomist olmamama rağmen ekonomi yazdım, malum benim uzmanlık alanım değil ama konjonktür onu gerektiriyordu. O nedenle derin bilgi gerektiren ekonomik tahliller yaparak değil, daha yumuşak bir gözlem yazısı yazmıştım. Çok güzel geri dönüşleri oldu. Daha sık bu gibi konularda da yazmamın istendiği e-postalar ve ustalardan yüreklendirici mesajlar aldım.

Yazıların içeriklerini çeşitlendirmek ve farklı bakış açılarını gündeme getirmek okuyucunun ilgisini çekiyor. Bir köşe yazarı da zaten her konuda ve o konudaki yeterliliğinin farkında olmak şartı ile bilir kişi edası olmadan, sorularına cevaplar arayan, düşündürücü ya da genel etkiyi anlatan köşe yazıları yazabilir. Buradaki önemli nokta; ülkenin yoğun gündemi karşısında her konu ile ilgili kendini yeterli ve yetkin görmeyip o tonda yazılar yazmamak, dolmadan taşmamak, yanıltıcı mesajlar vermemek, yalan ve yanlış bilginin yayılmasına aracı olmamak, kamuoyu oluşturma kanalı olarak hareket/hizmet etmemek. Ayı durum siyasiler içinde geçerli diye düşünüyorum.

Bazı

Yazının Devamı

Devletler batmaz

22 Kasım 2021

Kurlar bir türlü durmuyor, TL son sürat değer kaybına devam ediyor. Buna rağmen şu ana kadar güven ve sağ duyu gibi söylemler dışında açıklanan önemli bir tedbir ya da çözüm duyamadık. Ekonomik olarak zaten çok ciddi sıkıntılarımız vardı. Özel sektörün döviz borcunun çok yüksek olduğu da düşünürsek bu gidişat hiç de iyi değil. Karanlık günler bizi bekliyor, büyük şirketlerin bile iflas riskleri ya da ödeme güçlükleri ile karşılaşacakları kesin. Hatta bu durumda kredisi geri dönmeyen bankalar da sıkıntı yaşayacak. Finansal krizin tam göbeğindeyiz ama ne ilginçtir ki biz Black Friday peşindeyiz. Belki de kara günler bizi beklediği içindir ve bugün aldığımızı yarın aynı fiyattan alamayacağımız içindir!
Bu hafta size Black Friday ’in, namıdiğer, ‘Kara Cuma’nın aslı astarını anlatmaya niyetliyim ve oradan yola çıkarak batıp batmayacağımıza geleceğim. Neyin nesidir bu Black Friday? İlk bakışta fiyatların dibe vurduğu, çılgın indirimlerin yapıldığı, geleneksel bir

Yazının Devamı