Yazarlar Siyasetsiz (!)

Siyasetsiz (!)

13.07.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Siyasetsiz (!)

Siyasetsiz ()

       LOKANTA hayli kalabalıktı.
       Biz, Sümer Oral'la "memur maaş zammını" konuşuyorduk.
       Eski Maliye Bakanı "bu ücret sistemi eskidi... Hatta çöktü" dedi.
       "Sistem" 1970'ten kalma.
       Sistemin "iki ana ilkesi" var:
       1- Eşit işe eşit ücret.
       2- İşin, devlet bakımından önemi.
       Sümer Bey:
       - Bu ilkelerin yerinde yeller esiyor. Sistemle çok oynandı. Temel ilkeler bozuldu. Asıl sorun bu. Sistem çöktü.
       * * *
       ADNAN Menderes "sözün sonuna" yetişti.
       "Sistem çöktü" kısmına.
       "Çöker tabii" dedi.
       - Neden çöker?
       Adnan Menderes:
       - Adam bana diyor ki "gel, bizden aday ol." Konuşmanın bir yerinde ben "Konsensüs" diyorum. Bana ne dese beğenirsiniz?
       - Ne diyor?
       - Diyor ki, "hayır, sen sus." Adam partinin ileri geleni olmuş, "konsensüs" nedir bilmiyor.
       * * *
       ADNAN Menderes, Demokrat Partisi döneminin bakanlarından Etem Menderes'in oğlu.
       Amerika'da okumuş.
       Sümer Oral "bu gösterge ve katsayı sistemi çöktü" diyor.
       Adnan Menderes de "siyasi sistemin çöküşünden" yakınıyor.
       Bu sırada sohbete "denizlerin Evliya Çelebi'si" Sadun Boro katılıyor.
       - Ne konuşuyorsunuz?
       - Siyaset.
       Sadun Boro "öyleyse ben gideyim" diye geri dönüyor.
       Kolundan tutuyoruz:
       - Dur gitme.
       - Gideceğim, kolumu bırak.
       - Gitme, siyaset konuşacağız.
       - Konuşmam... Hem sana bir şey söyleyim mi?
       - Söyle.
       - Kimseye oy vermeyeceğim.
       - Çok kişi öyle der. Ama sonunda verir.
       - Vallahi de vermeyeceğim, billahi de vermeyeceğim. Ben de Adnan Menderes gibi düşünüyorum.
       * * *
       MASAMIZA Murat Şeremetli yaklaşıyor.
       Şeremetli, BODER (Bodrum Otelciler Derneği) Başkanı.
       Masadakilerin "halini, hatırını" soruyor.
       Biz de Murat Bey'e "hükümeti" soruyoruz:
       - Nasıl, memnun musunuz?
       Masada Devlet Bakanı Işılay Saygın da var.
       Şeremetli, Bakan'a bakıyor.
       Ve ardından bize dönüyor:
       - Refahyol olmasın da...
       * * *
      
BODER Başkanı, hatır için olsa bile "aslan hükümet, kaplan hükümet" demiyor.
       Sadece "Refahyol'dan yakınıyor."
      
Bu, hükümet açısından "iyi bir karne notu değil."
       * * *
       DERKEN, Can Pulak geliyor.
       "Adam içerde" diye başlıyor.
       "Hangi adam?"
       "Gazeteci mi?"
       Pulak:
       - Yok canım, gazeteci falan değil... Garip... Kendi halinde.
       - Suçu ne?
       - Adamın ufak bir yeri var. Yanı ise Hazine'nin... Adam demiş ki "burası kel durmasın... Bir, iki ağaç dikeyim."
       - Sonra?
       - Adamı içeri aldılar.
       - Niçin?
       - Diktiği ağaç "meyve ağacıymış."
       - Bundan ne çıkar?
       - Hazine arazisine meyve ağacı dikmek suçmuş... Mahkeme yirmi ay verdi...
       * * *
      
SADUN Boro "işte memleketimin hali... Ben yine denize dönüyorum" diyor, masayı terkediyor.
       Adnan Menderes "büyük götürene büyük adam diyorlar... Fakir, fukarayı da hapse atıyorlar" diye söylenerek çekip, gidiyor.
       * * *
       GÜLAY ve Cenap Tezel, iki başarılı mimar.
       Mesut Yılmaz'ın Bodrum'daki evini de onlar yaptılar.
       Cumartesi günü "bu akşam siyaset falan yok" dediler.
       Bizi, yeni açılan The Abbey House adlı lokantaya götürdüler.
       Gerçekten de siyasetsiz (!) bir Bodrum gecesi geçirdik.



Yazara E-Posta: Y.Donat@milliyet.com.tr