Süleyman Ateş

Süleyman Ateş

suleyman.ates@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Peygamberimiz: “Müminlerin birbirlerine karşı durumları, bir cesedin organlarının durumu gibidir. Bir organ hasta olunca diğer organlar da onun acısını duyar, rahatsız olurlar.” buyurmuştur. Bir müminin derdi öteki müminleri de rahatsız etmeli, yani insanlar acılarını paylaşmalı; başkasının acısından rahatsız olmalıdırlar. Böyle birbirini seven dayanışmalı toplumlara Allah da acır, şefkat ve merhametiyle onları kucaklayıp örter.
Gönül kırmak kolay ama yapmak çok zordur. Şair, “Kırma insan kalbini yapacak ustası yok!” demiş. Hz. Mevlana da aşağıdaki dizelerinde gönül yapmanın, binlerce haccetmekten daha makbul olduğunu vurgulamıştır:
Dil bedest âver ki hacc-i ekber-est
Ez hezârân Kâbe yek-dil Bihter-est
Kâbe bünyâd-i Halîl-i Âzer-est
Dil nazargâh-i Celîl-i ekber-est
(Gönül yap ki gönül yapmak en büyük hac demektir. Bir gönül binlerce hacdan iyidir.
Zira Kâbe’yi Hz. İbrahim yapmıştır, sonuçta insan yapısıdır. Oysa gönül her an Allah’ın baktığı yerdir (Gönlü inciten Hakk’ı incitmiş olur.)
“Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri de bu anlamda demiş ki:
Hiç kimseye hor bakma İncitme gönül yıkma
Sen nefsine yan çıkma Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler”
Kuran’ın istediği gibi birbirini seven, başkalarının derdiyle dertlenen, dayanışmalı kardeş bir toplum olmak için Asr Suresi’nde verilen mesajı düşünmeliyiz:

Yararlı işler kâr kalır
“Rahmân ve Rahîm Allah’ın adıyla. 1- Asra andolsun ki, 2- İnsan ziyandadır. 3- Ancak inanıp iyi işler yapanlar, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve birbirlerine sabrı tavsiye edenler ziyanda değillerdir.”
Bu ayetlerde bütün insanların ziyanda oldukları, yalnız inanıp yararlı işler yapan, birbirlerine de hakkı ve sabrı öğütleyenlerin ziyanda olmadıkları, Asra yemin edilerek vurgulanmaktadır.
‘Asr: Özellikle insanın normal yaşam süresi olan seksen veya yüz yıllık zaman dilimidir. Ayetlerin bağlamından anlaşıldığı üzere asr, insanın yaşama süresidir. İşte surede üstüne ant içilerek değeri vurgulanan ömür süresini insanın yararsız işlerle ziyan ettiği anlatılmaktadır.
“Asra andolsun ki insan ziyandadır.” Çünkü insan, geçen zamanı kazanç zanneder. Oysa her an, onun ömrünü götürmekte, ahiret hesabını yaklaştırmaktadır. Ama insan bunun farkında olmadığı için zamanın geçmesiyle sevinir ve geçmesini ister. Her geçen an, insan ömrünü tüketmekte ve insanı bu değerli ömür süresinin hesabını vereceği zamana yaklaştırmaktadır. Bu ayette: “İnsanların hesapları yaklaştı. Onlar ise gaflet içinde yüz çevirmektedirler,” (Enbiyâ Szresi: 1) ayetindeki gibi bir anlam vardır.
Eğer insan, ömrünü ayetlerin tanımladığı biçimde yararlı iş, hakkı ve sabrı tavsiye ile geçirirse yaptığı yararlı işler kendisine kâr kalır. Ama insan, ömrünü kötü işler yapmakla geçirirse o geçip giden ömürden kendisine günahtan ve pişmanlıktan başka bir şey kalmaz.
Mesela bir kimse ömrünü bilimsel araştırmalar ile geçirir; eserler yazar, sonra ömrüne bir bakar, kırk, elli yıl geçmiş ama yaptığı güzel işler, araştırmalar, yazdığı eserler o giden ömürden kendisine kâr kalmıştır. Eğer çalışmasa, vakitlerini değerlendirmese idi, ömür yine geçecek, ama kendisine hiçbir şey kalmayacak idi. Ömrü heder olup gidecekti. Yahut ömrünü zikir ve fikir, ibadet ve taat ile geçirmiş ise o ibadet ve taati de manevî şekillere, cennet nimetlerine dönüşerek korunacak ve insan onları, ahirette bulacaktır. Ama böyle güzel şeyler yapmamış, tersine günahlar işlemiş ise ömrü heder olup gitmiştir.
Demek ki ömrünü boş işlerle geçiren, kendisine verilen o güzel çağı (ömür süresini) heder etmiş; ama dünya ve ahirete ilişkin güzel eylemlerle geçiren ve insanlara hak hukuka saygıyı ve olaylar karşısında sabrı, direnmeyi öğütleyen kazançlı çıkmış olur; dünya ve ahiret mutluluğuna erer.
Toplum saadetinin temel taşları olan iman, güzel eylem, hakkı ve sabrı tavsiye, İslam davetinin en önemli prensiplerindendir. Mehmet Akif Ersoy’un deyişiyle:

Doğru yolda sebat gerekir
Halikın nâ-mütenâhî adı var en başı Hak
Ne büyük şey kul için hakkı tutup kaldırmak
(Yaratanın sonsuzca adı var, bunların başında Hak ismi gelir. Hakkı tutup kaldırmak, kul için ne büyük ayrıcalıktır.)
Hani ashâb-ı kiram ayrılalım derlerken
Mutlaka Sûre-i ve’l-asr’ı okurmuş bu neden?
(Ashâb-ı Kirâm birbirinden ayrılırken, ve’l-Asri Sûresi’ni okurlarmış. Neden?)
Çünkü meknun o büyük sûrede esrâr-ı felah
Başta Imân-ı hakîkî geliyor sonra salâh
(Çünkü o büyük surede felâhın (huzur ve başarının) sırrı saklıdır. Başarının sırrı önce gerçek iman, sonra güzel hal, güzel ahlak gelir.)
Sonra hak, sonra sebat. İşte kuzum insanlık
Dördü birleşti mi yoktur sana hüsran artık! (Safahat, İstanbul 1944, s. 419)
(Sonra hak, sonra doğru yolda sebat etmek gelir. Bunların dördü yani iman, güzel ahlak, hakka özen göstermede ve sabırda sebat etmek birleştiği zaman insan asla ziyana uğramaz.)
Bayramınız kutlu olsun, gönlünüz daim huzur dolsun!