Tunca BENGİN
Yüzyılın son
güneş tutulmasını izledik. Sıra
2000 Sendromu'nda. Dünya 31 Aralık 1999 saat 23.59'da
bilgisayar yazılım ve
donanımlarında olabilecek yanılgıları önlemek amacıyla alarmda. ABD 10 yıldır yeni programlar geliştiriyor. Biz ise işi yine oluruna bıraktık.
Oysa şakaya gelir yanı yok. Uçaklar düşebilir, su - elektrik kesilebilir, banka hesapları, alacak - borç birbirine karışabilir. Türkiye'de bunun farkında. Hatta
TBMM'de 20 - 21. dönem milletvekilleri ile profesörlerden oluşan 78 kişilik
Bilgi Teknolojisi Grubu var. Görevi bu konuda önlem almak.
Şimdi soru şu; bugüne kadar ne yapıldı ya da yapılıyor? Kurul üyelerinden eski milletvekili
Ali Talip Özdemir 'Hiç' diyor. Ardından da 150 günden daha az bir sürenin kaldığına dikkat çekerek, devam ediyor:
"İngiliz Hava Yolları 2000 yılının ilk 10 günü uçuşlarını iptal etti. Bizde ise ödeneksizlikten söz ediliyor. Kimse farkında değil, artık para da olsa zaman yetmez. Bu felaketi Türkiye'ye yaşatmaya kimsenin hakkı yok. Digital sistem her alana girdi. Tapu - vergi daireleri, sermaye piyasası, santrallar hepsi bilgisayar ağında. Herşey içinden çıkılmaz hal alabilir. Bu konuda meclise soru önergesi dahi verdim."
Eee, ne de olsa
kaderci milletiz...
Antalya Dolmuşu
İstanbul'dan uçakla yolculuk
işkence. Rezillik havaalanı girişinde başlıyor, uçağa ulaşana dek sürüyor. Kuyruk, kavga, saygısızlık ne ararsan var. İnsanda ne
sinir kalıyor, ne de
sabır. THY ise başka alem. Kalkışlar her zamanki gibi
rötarlı, ön koltuklar torpillilere
tapulu.
Antalya'ya uçmak için salı sabahı 06.45'de alandayız. Trafik, polis noktasından tıkalı. Labirenti andıran yolu aşarak
İç Hatlar Gidiş Terminali'ne ulaşıyoruz. O da ne? Ana kapı sanki miting alanı. Yüzlerce insan, bavul üst üste. 'Sıraya girelim beyler' derken arkadan bir ses; 'Yol veeerr!..' Alandaki taşıyıcılar itiş - kakış kalabalığı yarıyor. Paralı
uyanıklar da bagajsız yolcu sıfatıyla aradan sıyrılıyor. Gel de çıldırma...
Kavga, gürültü içerdeyiz. Bu kez de THY bankoları felaket. Antalya, Adana, İzmir, Kayseri anonsları birbirini kovalıyor, yolcular ise
uçuş kartı alma savaşında. Ardından güvenlik işkencesi. İki
X - Ray cihazından biri çalışıyor. Kuyruğun ne ucu belli ne de sonu. Bu kepazeliğe sabır taşı olsan dayanılmaz.
Nihayet mutlu son;
TK 412 sefer sayılı
Airbus 310'un yanındayız. Bagajımızı gösterip, uçağa bineceğiz. Ama ne mümkün. Şimdi de valizler ortada yok. Uçak altında 20 - 25 dakikalık bir bekleyiş, ardından güvenlik gerekçesiyle zorunlu biniş. Tabii, herkesin gözü arkada. Ya Antalya'da valizim çıkmazsa?
İyi ki;
rahat ve
huzurlu bir yolculuk için
THY'nı seçmişiz!..
Yazara E-Posta: tbengin@milliyet.com.tr