Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Boğaza 3. köprü projesi bir çok yönüyle tartışılıyor. Ancak doğa severler ve çevreciler açısından en önemli konu kesilen milyonlarca ağacın yanısıra göçmen kuşlar ve onların göç yollarının handikapları. Garipçe adı ise bu sorunun tam odağında yer alıyor. Çünkü bu şirin belde kuzeyden sıcak ülkelere uzanan kuş göç yollarındaki ilk durak. Ve bu on binlerce yıldır böyle. Ama bugün bununla ve tarihi kalıntılarıyla değil, boğaz köprüsü için yükselen ayağıyla gündemde.
Bu duruma en çok üzülen ve tepki gösterenlerin başında da İstanbul Kuş Gözlem Topluluğu geliyor. Garipçe Tepesi’nde yıllardır göç gözlemi ve kuş sayımı yapan topluluk üyesi Ümit Yardım, belli dönemlerde yüz binlerce kuşun boğaz ve İstanbul üzerinden geçtiğini söylüyor. Bu nedenle de 3. Köprü ve otoyolların göçmen kuşlar kadar insanlar açısından da tehlike oluşturduğunu öne sürüyor. Köprüden geçen araçların farlarının kuşları yanıltacağını savunan Yardım şöyle diyor:
“Yanılan kuş araca doğru gelecek, çarpması halinde de zincirleme kazalar oluşacak.”
Aynı tehlike Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet köprüleri içinde yok mu? Her ikisi de yıllardır var. Neden böyle bir olay yaşanmadı, hatta sözü bile edilmedi? Yardım’ın bu soruya verdiği yanıt şöyle:
“Onlar Karadeniz’e ve kuzey ormanlarına yakın değil ki. Karadeniz’i zor geçen, yorulan göçmen kuşların gördükleri ilk ışığa yöneldiğini herkes bilir. Bu ışık da 3. köprüdeki araçların farları olacak. Aynı şey ormanların ortasından geçen otoyollar için de geçerli.”
Boğaz’ın girişindeki Fener Köyü’nden Sarıyer’e kadar uzanan 8 - 9 kilometrelik koridorda belli aylarda yoğun kuş akışı olduğunu belirten Yardım, rüzgarın şiddeti ve hava sıcaklığına göre; alçak ya da yüksek geçişler yaşandığına dikkat çekerek devam ediyor:
“Garipçe Tepesi’nde gözlem ve sayım yaparken göz hizamızın altından kuşların geçtiğini, yükseldiğini defalarca gördük. Özellikle leylek sürülerinin köprü ayaklarının olduğu yerde ağaçları yalayarak geçtiğine tanık olduk. Köprü yapıldı diye kuşlar yolunu değiştirmeyeceğine göre risk büyük.”

Yön bulamıyorlar
Aynı tehlikeye dikkat çeken bir başka isim; İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zeynel Arslan Gündoğdu. Köprü ayağının bulunduğu Garipçe’nin kuş göç yolunun tam odağında olduğunu vurgulayan Gündoğdu, şöyle diyor:
“Küçük kuşların çarpması araçlar için risk faktörü oluşturmayabilir. Ancak asıl sorun süzülerek uçan leylek, atmaca, kartal gibi büyük kütleli ve toplu halde geçen kuşlar. Ve risk sadece köprüyle kalsa iyi otoyollar, viyadükler de kuzey ormanlarının tam ortasından geçiyor.”
Gündoğdu’nun dikkat çektiği bir başka tehlike de köprüyle birlikte gelen yapılaşma ve özellikle yüksek binalar. Çünkü kentteki ışıklar nedeniyle kuşlar yön bulmakta zorlanıyor ve de biyoritimleri bozuluyor. Martıların artık ışıklandırılan yüksek binalar çevresindeki böcekleri yiyerek beslendiğini anlatan Gündoğdu’nun bu olumsuzluklar için çözüm önerisi de var:
Ülke olarak altına imza attığımız Bern Sözleşmesi’ne (Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesi) uymak ve imar planları yapılırken ekologlara da danışmak...