Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

7 Haziran seçimi öncesinde kafalarda üç temel soru vardı. Başkanlık sisteminin önü açılacak mı, HDP barajı aşabilecek mi, AKP tek başına iktidar çoğunluğunu sağlayacak mı?.. Sandıktan çıkan parlamenter sistem tercihi ve HDP’nin baraj sorunu olmadığı mesajıyla 1 Kasım seçimi öncesinde ise soru sayısı teke düştü:

AKP yeniden çoğunluğu kazanır mı kazanamaz mı?..

Yani bu seçime dönük diğer partilerin durumundan çok AKP’nin ne olacağı konuşuluyor ya da merak ediliyor. Bu noktada da partilerin tüm dikkatleri bir iki binlik oy farklarıyla milletvekili kazanılan ya da kaybedilen yerlere çevrilmiş durumda. Örneğin İstanbul 3. bölge, Ankara 2. bölge ile Samsun ve Aydın’ın da aralarında bulunduğu 15 ilde yüzde 1’in (binde 12-15 gibi), 12 ilde de yüzde 2’nin altındaki oy farklarıyla son sıralardan kazanılan milletvekillerinde lehte-aleyhte değişiklik olabilir. Tabii bu sadece AKP değil tüm partiler için geçerli. Bu açıdan bakıldığında da partilerin aday listelerindeki seçmen profiline dönük dengeler ve isimler çok önemli. Nitekim bunun işaretleri de açıklanan aday listelerinde fazlasıyla var. Bu durumda da akla şu soru geliyor:

Haberin Devamı

Aday listelerindeki isimler ve sıra kaydırmaları 7 Haziran sonrasındaki görüntüyü değiştirmek için yeterli mi?

Başbakan’ın da AKP teşkilatını “Tek bir oy bile çok kıymetli” diye uyardığı bu seçime özgü bıçak sırtı dengeler nedeniyle bir oranda evet. Yani kuvvetli aday ya da doğru tercih, bölgesinde oy artışı getirebilir ama bunu ülke genelinde toplu oy akışı olarak beklemek doğru değil. Çünkü bu noktada seçmen tercihini etkileyen ve ülkedeki aşırı kutuplaşma nedeniyle de körüklenen başka unsurlar devrede. Şöyle ki;

KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır’a göre, seçmen hareketlerinde yüzde 33’lük oranla ideolojik etken, yani partiyle fikri beraberlik ilk sırada. Liderlerle bağlantılı oy verenlerin oy oranı da yüzde 25 civarında. Tabii bu oran partililere göre de (AKP’ye oy verenlerde yüzde 50, CHP’de ise 15-20 gibi) değişiyor. Bir de futbol takımı tutar gibi siyasi partilere oy veren ve “taraftar seçmen” diye adlandırılan grup var. Onların oranı da yüzde 20’lerde. Geriye kalan yüzde 10-12’lik grup ise “son dakika seçmen” denilen ve aralarında sandığa gitmeyenlerin de olduğu siyasetle yakından ilgilenmeyenler. Bir başka deyişle de tüm partiler açısından dengeleri değiştirebilecek hedef kitle...

Haberin Devamı

Özetle, seçim dönemlerinde aday tercihleri, yürütülen tantanalı kampanyalar, şahin ya da uzlaşmacı söylemleri kapsayan ince hesaplar ilk üç gruptan çok, yüzde 10-12’lik son dilimi ikna etmek üzerine odaklanıyor... Aynen bugün olduğu gibi.

Bakalım 1 Kasım’da bu grubu yüzde 41 oy alıp birinci olan ve vekil listelerinin yüzde 40’ını değiştirerek “Haydi Bismillah” sloganıyla yola çıkan AKP mi yoksa yüzde 25 oy alan ve 131 vekilin 128’ini yeniden aday gösterip “Önce Türkiye” diyen CHP’mi daha çok etkileyecek...

Bugün bayram
Hemen herkes “Nerede o eski bayramlar...” diye geri dönüşü imkânsız anılarını tazeleyecek. Önerim, o günlere odaklanarak hayıflanmak yerine, her şeye rağmen geleceğe umutla bakın. Keşkelerle dolu bir yaşam sürmemek için de kırgınlıkları unutup, sevdiklerinizi arayın...