Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Kobani’den püskürtülen IŞİD’in yeni hedefinin Türkiye olduğuna ilişkin gelişmeler, Türkiye’nin bir saldırı durumunda bunu savaş nedeni sayacağını açıkladığı Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolu’nun kuşatma altında olduğu bilgileriyle tehlikeli bir boyut kazanmıştı.Yani IŞİD’in olası bir saldırısı durumunda savaş riski vardı. İşte bu gerekçeye dayanarak Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yaptığı bir operasyonla aylardır tartışma konusu olan o topraklar boşaltıldı. Ve dün sabahtan itibaren Türkiye, operasyonun detaylarıyla birlikte doğruluğu, zamanlamasını da tartışmaya
başladı. Çünkü iktidarın büyük
bir başarı olarak açıkladığı operasyona
dönük olarak muhalefetten tepkiler geldi. Örneğin CHP’li Gürsel Tekin ve MHP’li Sinan
Oğan ülke sınırları dışındaki tek Türk toprağından vazgeçildiğini belirterek, bunu bir kaçış olarak değerlendirdi...
Açıkçası herzamanki gibi sorunu sonuçları üzerinden tartışmaya başladık. Oysa ki “başarı” ya da “kaçış”tan önce neden bu noktaya geldiğimizi sorgulamamız daha
gerçekçi değil mi?...

Haberin Devamı

Bu yasa değil adaylık kavgası

Parlamentodaki utanç görüntülerini hep birlikte izledik. Sokak çatışmalarını aratmayan sahneler yaşandı, yumruklar tekmeler konuştu, kafa göz yarıldı ve meclisin itibarı bir kez daha zedelendi... Ancak bu görev süresini tamamlamaya çok az bir süre kalan 24’üncü dönem parlamentomuz için yeni ve beklenmedik bir şey değil. Çünkü 2011’den bu yana neredeyse vukuatsız oturum görmedik. Örneğin içtüzük değişikliği, 4+4+4, HSYK ve torba yasalarında yaşandığı gibi. İşte bu nedenle de
meclis tutanakları milletvekillerimizin “değerli fikirlerinden” çok birbirlerine karşı sarfettikleri küfür, hakaret ve ağza alınmayacak sözlerle doldu. Mecliste yumruğa, kötü söze herhangi bir yaptırım olmadığı için de olaylar birbirini tetikledi... Ama bu sefer durum öncekilerden farklı. Çünkü artık dönemin sonuna yaklaştık ve kısa bir süre sonra da 25’inci dönemin milletvekili adayları belli olacak. Listeleri kimin yapacağı da belli...
Yani dememiz o ki; iktidar milletvekillerinin tokmak sallama ve yumruk sevdasının temelinde inandıkları ya da yararlı olacağını düşündükleri bir yasayı savunmak değil, “ya çıkacak ya çıkacak” diye direten liderinin gözüne girmek, böylece de adaylığı garantilemek var...

Haberin Devamı

Kampanya başlamadan CHP mutsuz oldu

Ana muhalefet partisi CHP’ye yönelik eleştirilerin başında ne var?
Kitleleri harekete geçiremiyor, umut verici projeler üretemiyor. Yani halka dokunamıyor ya da kendini anlatamıyor.
İşte bu nedenle de taktik değiştiren ve Obama’nın kampanyasını yürüten ekip ile anlaşan “yeni” CHP’nin neler söyleyeceği merak ediliyor... Henüz bu konuda düğmeye basılmadı, kampanyanın detaylarını yakında Kemal Kılıçdaroğlu açıklayacak ama öncesinde yine medyaya dönük eleştiriler var. Nedeni, yapılan haberlerde parti politikalarının değil, seçim kampanyası için adı geçen profesyonellerin öne çıkması. Bu durumdan mutsuz ve rahatsız olduklarını belirten CHP’nin seçim koordinasyonundan sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak şöyle diyor:
Bizim kendi politikalarımızın önüne profesyonellerin geçmesini çok doğru bulmuyoruz. Önemli olan bizim kimlerle çalıştığımız değil, hangi projelerle toplumun önüne çıktığımız. Çünkü hazırlıklar bugün başlamadı iki yıldır Genel Merkez’de Kültür Platformu Başkanlığı bünyesinde devam ediyor. Odağında da profesyoneller değil, yoksulluk, işsizlik, emekliler gibi topumun temel sorunlarıyla ilgili çözümler üreten gönüllü ordusu var.

Haberin Devamı

İzmir, kendi yağıyla kavrulacak

Uzunca bir süre polemik konusu olan İzmir metrosu ile İstanbul ve Ankara metrolarının maliyet tartışmaları hükümetin son kararıyla yeni boyut kazandı. Buna göre İstanbul, Ankara ve Antalya belediyelerinin metro hatlarının inşasını devlet yapacak. Yani AKP’li belediyelerin sırtından yük kalktı, CHP’li İzmir belediyesi ise kendi yağıyla kavrulmaya devam... Bu karara İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun yorumu ise oldukça manidar:
“İstanbul, Ankara, Antalya belediyelerimizin olanakları daha sınırlı olabilir. Merkezi hükümetten destek isteyebilirler başbakanımız da bunu değerlendirebilir. Onlara verildi bize verilmedi gibi bir polemiğe girecek değiliz. İzmir’in metrosu programa alınır alınmaz o başbakanımızın takdiridir, bunu da değerlendirecek olan İzmirli hemşehrilerimizdir. Zaten bugüne kadar İzmir Büyükşehir Belediyesi kendi ekonomik gücüyle, kredibilitesiyle, bilgi birikimiyle İzmir’in ihtiyacı olan metroyu yaptı, bundan sonra da yapma gücüne ve erkine sahip. Hazineye bir kuruş borcumuz yok. Dünyada da kredi notumuz çok yüksek...”