Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Türkiye 15 yıldır yangın uçağını tartışıyor. Alsak mı, yapsak mı? Yoksa kiralasak mı?.. Öte yanda da ormanlar cayır cayır yanıyor. Son 10 yılda yitirdiğimiz ormanlık alan 129 bin 058 hektar... Yangın Koruma Daire Başkanlığı, bunun İstanbul'un Anadolu yakasıyla eş değer olduğunu söylüyor. Yani boğazla - İzmit arası kadar yer yanmış. Maddi zarar ise katrilyonlarla ifade ediliyor. Sadece 1996 yılında Marmaris'te yitirilen ağaç sayısı 100 bin, zarar 7.2 katrilyon. Bu ağaç bedeli. Ya temiz havanın - suyun, yanarak ölen kaplumbağanın - sincabın değeri?..
       Tablo açık... Türkiye yangın riski yüksek bir ülke. Eldeki diğer veriler de böyle diyor. Örneğin; yine son on yılda çıkan yangın sayısı 19 bin 893. Yılbaşına düşen ortalama 1990 yangın. Kaybedilen alan 12 bin 906 hektar... Yapılacak iş belli. Önlem alacaksın, sürekli tetikte olacaksın. Biz ne yapıyoruz? Yangın başlıyor, önlem akla geliyor. Orman Bakanı Sayın Nami Çağan diyor ki; helikopter uçaktan daha kullanışlı... Diyelim ki; doğru. O halde 1996'da uçak alımı konusunda neden karar alındı? 'Tamam kiralayacağız' deyip uçak Ankara - Esenboğa'da niye günlerce bekletildi? Herhangi bir tezgah varsa bilelim... Sonra bu helikopterler nerede? Ya sezona yetişmez ya da havalanamaz...

Uçağın hikayesi...

       Öncelikle Kanada yapımı uçağın dün Ankara'dan ayrıldığını belirtelim. Ve gelelim yılan hikayesine:
       Türkiye'nin anılan uçakla tanışması 1985. Ankara - Kurboğazı Barajı'nda gösteri yapan uçak, dönemin Orman Bakanlığı yetkilileri tarafından çok beğeniliyor ama; 'İşi yerden de bitiririz' mantığıyla vazgeçiliyor. Yapımcı firmanın model değişikliği araya girince ikinci tanışma (CL - 415) Ekim 1995'e uzuyor. İzmir Gümüldür - Tahtalı Barajı'ndaki gösteri de bizimkileri etkiliyor. 1996 sezonu için 3 tane kiralanmasına karar veriliyor. Uçaklar gerçekten geliyor. Ama ne zaman? Marmaris'teki büyük yangından (7 bin hektar yandı), 26 Temmuz'dan sonra!..
       Kaldığı üç ay içinde 500'ün üzerinde yangına müdahale eden uçağın bu kez alınması gündeme geliyor. Hem de Cumhurbaşkanlığı tavsiye kararıyla. Ardından Milli Güvenlik Kurulu, Orman Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilatı, Hazine Dış Ticaret Müsteşarlığı, Yüksek Planlama Kurulu kararlarıyla 55. hükümet döneminde alınması kesinleşiyor. Bürokratik işlemler sürerken 1997'de kiralık uçaklar görev yapıyor. 1998'de ise anlaşma sağlanamıyor. Sonunda da 'kendi uçağını kendin yap' sloganıyla alımdan vazgeçiliyor. 23 Şubat 2000'de de yeniden öneri götürülüyor. Sonuç; malumunuz...

Uçak ya da helikopter

       Bizim için, vatandaş için hangisi olursa olsun fark etmez... Yeter ki; ciğerimiz yanmasın. Bodrum'daki son faciada gördük, insanlar gözyaşları ve çaresizlik içindeydiler.
       Orman Bakanlığı yetkilileri diyor ki; Türkiye'nin toplam ormanlık alanı 20 milyon hektar. Bir parametreye göre de; yangın bölgeleri ağaçlandırılmasa bile tüm ormanlarımızın yanarak yok olması 1200 - 1300 yılı buluyor. Bu rakam Fransa'da 500, İtalya'da 100, Portekiz'de 40 yılmış!.. Sevinelim mi, gülelim mi?..
       Uçağı pazarlayan firma ise 'İşe yaramıyorsa neden İspanya (30 tane), Fransa (13), İtalya (27), Yunanistan (32), Kanada (60), Hırvatistan (4), Yugoslavya (5), Venezuella (12), Tayland (12), ABD (12) kullanıyor' diye soruyor.
       Dedik ya; uçak ya da helikopter fark etmez. Yeter ki; yangını söndürün...

Bir ağaç = 6 bin mark

       Yanlış okumadınız. Yetişkin bir ağacın ederi 2 - 6 bin mark arasında değişiyor. Üstelik bu bir yıllık değeri. Bir ağacın yetişkin vasfına ulaşması da 30 yılı buluyor. Verilerin kaynağı Orman Bakanlığı Yangın Koruma Daire Başkanlığı.
       Yukarıda da değindiğimiz gibi; bu işin basit hesabı. Bunun bir de kolektif ve sosyal yararları var. Turizm sektörüne vurduğu darbe var... Örneğin son yangından sonra Bodrum'un, en azından Torba'nın cazibesini yitirmediğini söylemek olası mı?






Yazara E-Posta: tbengin@milliyet.com.tr