Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları


1999 depreminde, binlerce insanımızı kaybettik. Enkaz altındakilere ulaşabilmek için seferber olduk. Kurtarabildiğimiz her can için kucaklaştık, gözyaşı döktük. O günlerde kulaklarımızda çınlayan tek bir cümle vardı: “Sesimi duyan var mı?”
Sonra insanları depremin değil çürük binanın öldürdüğünü anladık, kurtarma konusundaki yetersizliğimizi fark ettik. Ve birbirimize “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” diye söz verdik.
Sağlam binalar yapacak, Mahalle Afet Gönüllüleri(MAG) ordusu kuracaktık.
Geldik 2013’e; bakalım sözümüzü ne kadar tuttuk? Sorunun yanıtını Yenikent MAG Koordinatörü Zeki Şahin veriyor:
“1999’da enkaz altındaki insanların büyük bölümünü komşuları çıkarmıştı. Vatandaşın elinde imkan olsaydı bu oran daha da artacaktı.
Bu nedenle, ‘Mahalle Afet Gönüllüsü(MAG)’ ekipleri oluşturuldu. Mahallelere bir konteyner konuldu. İçi de 50 kişilik ekibin kıyafetleri, jeneratörler. İlkyardım malzemeleri çadır gibi her türlü malzeme ile donatıldı. Parası (gönüllülerin içtiği çaylar dahil) İsviçre Kalkınma Bankası tarafından karşılandı. Biz de Kocaeli İli Derince İlçesi Yenikent Mahallesi olarak bu şanslı mahallelerden biriydik. Mahallemize afet konteyneri konulmuştu ama ekibimizin soyunup giyineceği bir mekan yoktu. Eski belediye başkanı ‘parasını verip bir yer kiralayın’ diye karşı çıktı. Sonra seçim yapıldı. Yeni başkan da ‘Başka bir konteyner bulun’ dedi. Sivil Savunma Müdürlüğü’nden İtalyanların gönderdiği bir konteyneri alıp getirdik. İki konteyner mahalleye konuldu. Sonra bir gün ikisini de kaldırıp belediyenin hurdalığına attılar. İsviçre’nin emeği boşa gitmişti. Durumu Kocaeli Valiliği’ne bildirdik. Konteynerler geri geldi. Uzun sürmedi bu kez de toplanma konteynerimizin olmadığını gördük. Valiliğin onayı ile verilen ve tarafıma zimmetlenen konteyner yoktu. Belediye tarafından kaldırılmıştı.
Vicdan sahibi Türk milletine soruyorum (İsviçre ve İtalya’ya sormuyorum yoksa rezil oluruz) asıl felaket doğa olayları mı?Yoksa zihniyet mi? Sesimizi duyan yok mu?”

Konteyneri geri verin
Zeki Şahin’in Derince Belediye Başkanı Aziz Alemdar hakkında 14 Eylül 2012 tarihinde Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı suç duyurusu da şöyle:
“Konteynerin belediye tarafından alınıp bilmediğim bir yere götürüldüğünü öğrendim. Defalarca uyarmamıza rağmen teslim edilmemiştir. İlgili kişilerden şikayetçiyim”
Polis gelip tespit yapmış, ama konteyner hâlâ ortada yok.

Haberin Devamı

Bu partiyi kaçırmayın

Haberin Devamı

Sapanca Yanıkköy’de pazar günü sucuk-ekmek ziyafeti var. Yanıkköy Muhtarı Sibel Baykal, herkesi Çatalkaya Vadisi’ndeki mangal partisine çağırıyor. “Kestane ve ıhlamur ağaçlarının altında oturalım, dereden kana kana su içelim” diyor.
İmkanı olan kaçırmasın. Çünkü burada açılması istenen taş ocağı faaliyete geçtiğinde ne temiz su kalacak, ne balık, ne de kestane ağacı. İnanmak istemeyen aşağıdaki raporları okusun;
T.C. Sakarya Özel İdaresi İl Genel Meclis Başkanlığı İmar ve Bayındırlık Komisyonu (19 Ekim 2012):
“Söz konusu Yüksek Hızlı Tren Projesi’nin yürütümü sırasında malzemenin temini elbette önemlidir. Ancak, taş ocağının çevreye etkisi değerlendirildiğinde; Yanık bölgesi ilimizin hatta ülkemizin en yeşil ve hayvan yaşamının-çeşitliliğinin en zengin olduğu bölgelerinden biridir. Taş ocağının doğal yaşamı olumsuz etkileyeceği tartışmasızdır. Aynı zamanda tahsis edilen bu ocaklar Sapanca Gölü’nü besleyen dere yatağındadır. Sapanca Gölü ve tepelerinin siluetinin bozulacağı açıktır. Bu durumun ve uğranılan zararın telafisi mümkün olmayacaktır. Meclisimiz bölge halkının endişelerine katılmaktadır.
İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi (23 Ekim 2012):
“Taş ocağının olduğu yerde inceleme yapılmıştır. Yanındaki dere suyu ‘1. sınıf su’ kalitesine girmektedir. Taş ocağının faaliyeti sonucu suyun kalitesinin düşeceği öngörülmektedir. Sapanca Gölü havzasında balık yetiştiriciliği potansiyeli de yüksektir. Taş ocaklarının çalışmalarına izin verilmesi durumunda balık yetiştiriciliği olumsuz etkilenecektir. Su içi canlıların üreme ve beslenme alanları tahrip olacaktır.”

Haberin Devamı

* Yalova, Çınarcık’taki binamız 1978 yılında inşa edildi. Giriş artı dört kat olan apartmanda 21 daire var. Konutların yarısında iç duvarlar yıktırılarak dekore edildi. İkinci kattaki bir daire daha da ileri gidilerek “perde duvar” kestirildi. Binanın durumu korkutuyor. Zorunlu Deprem Sigortası poliçesinde yer alan bazı hükümlerde tadilatların sigortayı bozacağı da yazıyor. Ne yapacağımızı şaşırdık. (A.K.)
* Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre alan sınavı 2013 döneminde uygulamaya koyuldu. Ancak MEB, alan sınavı bölümleri hakkında bilgi verirken yapılan haksızlığın farkında değil. Listede adı geçen bazı bölümlerin ataması yok veya yok denecek kadar az olmasına karşın, ataması fazla olan bölümlerin alan sınavı listesinde yer almaması düşündürücü. (Sinan Ak)

60 bin kıymalı pide
Hafta başı bir gazetede ilan: Kıymalı Pide Alımı. (60 bin adet) Süre: Sözleşmenin yürürlüğe girmesinden itibaren 365 takvim günü. İşe başlama tarihi 01 Ocak 2013, işi bitirme tarihi 31 Aralık 2013. İhale sahibi: Pendik Belediyesi. İhale tarihi: 17 Aralık 2012...
İhale sadece yerli firmalara açık. Teslimatın Muayene ve Kabul Komisyonu nezaretinde olması da şart. Gün başına 165 kıymalı pide düşüyor. Merak edip sorduk. İşte belediyenin yanıtı:
“Pendik’te günde 10 kişi vefat ediyor. Cenaze evlerine sulu yemekle birlikte kıymalı pide de gönderiyoruz.”