Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Tunca BENGİN

       TBMM Çevre Komisyonu Başkanı Ediz Hun, 'Türkiye'nin 17 Ağustos depreminden alması gereken çok ders var' diyor. Özellikle de Akkuyu Nükleer Santralı'nın zemini sağlam yere kurulması gerektiğini söylüyor. Ve bu sözleri; parlamento çatısı altında da sıkça dile getiriyor. Umarım dikkate alınır. Çünkü planlanan nokta, fay hattına çok yakın!.. Bu işin şakası olmadığını belirten Ediz Hun, şunları söylüyor:
       "Hiroşima ve Nagazaki'ye atılan bombalardaki radyoaktif izotopun 540 katı Çernobil'de atmosfere yayılmıştır. Enerji ihtiyacımız var, ancak alternatif enerji sistemlerini de gözden uzak tutmamalıyız. Defalarca söylediğim gibi, Türkiye Norveç'ten sonra bölgemizde en yüksek su potansiyeline sahip ikinci ülke. Bugün Kıta Çini'nde 81 bin 500 tane akarsu santralı var. Her ne kadar Ankara, İstanbul, Samsun gibi büyük şehirlerimiz olmasa da yerel ilçeleri bu şekilde elektrik enerjisine kavuşturabiliriz. Ayrıca Kanada, Avustralya, Amerika, Hollanda ve komşumuz Yunanistan'da rüzgar santralları elektrik üretmektedir.
       Ediz Hun, dünyayı bekleyen bir başka tehlikeye de dikkat çekerek, devam ediyor:
       "Bugün havadaki karbondioksit konsantrasyonu 10 binde 3 olarak geçmektedir. Ancak, aşırı fosil yakıtlar nedeniyle karbondioksitin aşırı derecede atmosfere deşarj edilmesi sonucu bu miktar 10 binde 3.65'e çıkmıştır. Bunun 2020 yılında 4 olması beklenmektedir. Anlamı bir derecelik ısı artışı. Bu durumda Antartika'daki büyük kütleler ve Kuzey Kutbu'ndaki aysbergler eriyebilir. Hollanda, Bengaldeş gibi ülkeler su altında kalabilir."

Devlet savunmada

       Bizim bürokratlar bir alem!.. 'Bağ - Kur'lu hastane kapısında sürünüyor, parasızlıktan tedavi olamıyor' dedik, Ankara'dan anında yanıt geldi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği'nin bilgi notunu aktarıyorum:
       "Yazıda konu edilen Haseki Hastanesi Sağlık Bakanlığı'na bağlı olup, kurumumuz sigortalılarına ücretsiz sağlık hizmeti vermektedir. Ancak katarakt ameliyatında kullanılan tıbbi malzemeler hastanede bulunmadığından özel medikal firmalarından temin edilmesi gerekmektedir. Bedellerinin karşılanmasında Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü ile anlaşma yapmış olan firmaların fiyatları esas alınmaktadır. Yapılan operasyona ait raporlar ekindeki faturaların kuruma ibraz edilmesi halinde sigortalılara ya da vekalet verdiği firma yetkilisine fatura bedeli ödenmektedir."
       Bunlar kağıt üzerinde iyi de uygulama nanay... Parasını aylar sonra tahsil edeceğini bile bile hangi firma malzeme verir? Hem sorun fatura karşılığının ödenmemesi değil ki; vatandaşın peşin ödeme gücünün olmadığı... İşte çileye bir başka örnek. Eczacı Arzu Varıcı şöyle yakınıyor:
       "Eczacılar olarak Bağ - Kur'dan çok çekiyoruz. Kurum ile yaptığımız sözleşmelerde ödeme süresi 2 - 3 ay, ama 4 - 5 ayda alıyoruz. Üstelik reçeteleri kontrol etmeden ödeme yapıyorlar, birkaç yıl sonra herhangi bir hatada faiz tahakkuk ettiriyorlar. Ama zamanında yapmadığı ödemeler için faiz işlemiyor."

Ver kağıt al ağaç

       İstanbul Büyükşehir Belediyesi yeni bir kampanya başlatıyor. Amaç; okulları ağaçlandırmak ve çiçeklendirmek. Aslında hep yapılıyor da; bu kez farklı. Çünkü, ağaç isteyen okullar bedel ödemek zorunda. Ama bu para değil, sadece okunmuş gazete ve dergi. Daha da doğrusu kullanılmış kağıt. Çevre Koruma Daire Başkanı Doç. Dr. Mustafa Öztürk, beş yıl sürecek kampanyayla ilgili şöyle diyor:
       "Okullarınızı yeşillendirmek, sınıflarınıza bitki koymak ya da tek bir gül mü istiyorsunuz, lütfen bedeli kadar kağıt toplayın. Hem okullarınızı ağaçlandırın hem de kullanılmış kağıtları geri kazanarak her bir tonda 17 ağacı kesilmekten kurtarın. Hedefimiz ilk altı ayda 100 ton kağıt toplamak."



Yazara E-Posta: tbengin@milliyet.com.tr