Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Roma, Bizans ve Osmanlı gibi üç dünya imparatorluğuna başkentlik yapmış, büyük medeniyetlerin, farklı din, dil ve kültüre mensup milyonlarca insanın izlerini taşıyan Tarihi Yarımada’yı 29 Mart 2009’da yürürlüğe giren yasayla bünyesine alan Fatih, bu anlamda İstanbul’un hatta Türkiye’nin en zengin ilçesi. Her yerinden tarih fışkıran bölge Topkapı Sarayı ve Ayasofya başta olmak üzere, Sultanahmet Camii, Yerebatan Sarnıcı, Yeni Camii gibi binlerce eseriyle “hazine” ve açıkhava müzesi gibi. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın verilerine göre; İstanbul’a her yıl ortalama 10 milyon yabancı turist geliyor. İlk uğradıkları yer de tarihi yarımada oluyor. Bunda anıt eserlerin gizemi kadar, her gelir grubuna yönelik konaklama ve yiyecek alternatiflerinin payı büyük.
Bölgenin bir başka cazibesi ise Kapalıçarşı, Mısır Çarşısı, Beyazıt, Sultanhamam gibi yerlerde tarihle içiçe yaşayan ekonomik canlılık. Yani bölge yabancılar kadar yerliler için de çekim merkezi. Eminönü’ndeki gündüz ve gece nüfusu arasında öyle büyük fark var ki (gece 50 bin, gündüz 3 milyon) inanılmaz...
İlçedeki bu gelişme ve hareketlilik yapılan bir akademik araştırmayla da tescilli. İstanbul Kalkınma Ajansı ve İstanbul Üniversitesi’nin ortaklaşa yürüttüğü proje kapsamında Doç. Dr. Murat Şeker’in koordinatörlüğünde yedi kişilik akademik bir kadro tarafından gerçekleştirilen “İstanbul’da Bilgi Odaklı Küresel Rekabet Projesi - İstanbul Rekabet Endeksi 2012” isimli araştırmaya göre; Fatih, 2009 yılında Eminönü ilçesinin bünyesine dâhil edilmesiyle ticaret ve turizm merkezi olma özelliğini daha da güçlendirdi. Ve İstanbul’daki 39 ilçe arasında turizm alanında lider konumuna geldi. Aynı araştırmada Fatih’in ulaşım ve erişilebilirlik konusunda da İstanbul’daki en avantajlı ilçelerden birisi olduğuna dikkat çekiliyor. İlçenin bu özelliğinin 29 Ekim’de hizmete girecek Marmaray ve 2015 sonunda bitmesi hedeflenen lastik tekerlekli tüp geçişiyle daha da artacağını vurgulamakta yarar var.

Yaşayarak korumak
Bölgeye yönelik bir başka akademik çalışma ise Fatih Belediyesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi işbirliği ile 2011’de kurulan İstanbul Tarihi Yarımada Uygulama ve Araştırma Merkezi(İSTYAM)’nin faaliyetleri. Merkezin amacı, Tarihi Yarımada’nın mimarisi, arkeolojisi, peyzajı, doğal varlıkları ve kentsel dokusunu korumak. İki hafta önce gerçekleştirilen sempozyumda da buna yönelik olarak bölgenin 2023 - 2071 projeksiyonu tartışıldı. En çok da yaşayarak ve yaşatarak koruma konusu vurgulandı. Tarihi surların gece ve gündüz yaşanabilir yerler haline getirilmesi gerektiğini düşündüklerini belirten Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, 150 milyon lira harcayarak 9 ayda gerçekleştirilenleri şöyle sıraladı:
“168 anıt eser ve 100 sivil mimarlık örneği yapının restorasyonu yapıldı, 3419 anıt eser (Kapalıçarşı 3125 dükkan dahil) ve bin 100 adet sivil mimarlık örneği yapı ve 202 anıt eser niteliğindeki çeşmenin projeleri hazırlatıldı.”
İlçedeki tarihi dokuya uygun olarak ana arterler üzerindeki binaların dış cephelerinde yapılan yenileme çalışmalarına da değinen Demir, bunun da üniversite desteğiyle gerçekleştirildiğini söyledi.
Bu gerçekten çok önemli, çünkü o kadar kötü örnekler var ki...