Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Ağca - Çelenk

       Ağca'nın azmettirici diye suçladığı iki kişi var. Abuzer Uğurlu ve Bekir Çelenk... Her ikisi de uluslararası silah ve uyuşturucu kaçakçılığının önde gelen isimleri. Ağca'nın ifadelerinde bunlardan sürekli para - silah - sahte pasaport desteği gördüğü yer alıyor. Hatta eylem planlarını birlikte yaptıklarını söylüyor. Ağca, çelişkili ifadelerle sürekli hedef şaşırttı. Ancak bir gerçek var ki; o da Ağca'nın kabarık banka hesap cüzdanları. Para hareketliliği Ağca ailesinde de dikkat çekiyor. Eline üç ayda bir 15 bin lira emekli maaşı geçen aile 1978 Eylül'ünden itibaren yüksek meblağlara sahip oluyor. Bunların hepsi arşivlerde kayıtlı. Ve yine Papa suikastini soruşturan İtalyan savcı Antonio Marini'nin Türkiye'ye iade edilen Çelenk ile Ağca'yı yüzleştirmek için nasıl çırpındığı da... Çelenk şimdi mezarda ama; Abuzer Uğurlu yaşıyor... Hem de Bayrampaşa Cezaevi'nde...


Afet Bölge Koordinatör Valiliği ile Sakarya Üniversitesi'nce gerçekleştirilen anket, depremin gençler üzerinde bıraktığı derin yaraları ortaya koyuyor. Gençlerin çoğunluğu gelecekle ilgili fazla bir beklentileri kalmadığını, karanlıktan - uyumaktan korktuğunu söylüyor. Üniversite adaylarının okul tercihi ise deprem riskine göre sıralanıyor.
       'Lise Son Sınıfta Okuyan Öğrenciler Üzerinde Depremin Etkileri' adlı ankette beş bin bin denek (geçerli 3674) hedef alınmış. Toplam 37 soru arasında 'Deprem anındaki duygular, hayattan beklentiler, üniversite sınavları, mevcut durum' tespitleri yer alıyor. Örneğin; 3674 öğrenciden 1064'ü deprem anında kıyamet kopuyor sanmış, 902'si de kendini çaresiz hissetmiş... Ve deneklerin yüzde 70'inin deprem sonrası dünya görüşleri tamamen değişmiş... Gençlerin yüzde 35'i 'Hayatın hiç bir anlamı kalmadı' diyor...
       En çarpıcı sorulardan biri de ders çalışma olanakları. Soru deprem öncesi ve sonrası diye iki bölüme ayrılıyor. 'Depremden önce çalışma odam var' diyenler yüzde 77.6... 'Şimdi yok' diyenler ise yüzde 54.2... Facia gençlerin ders çalışma saatlerini de olumsuz etkilemiş. Ders çalışmaya eskiden daha çok zaman ayıran öğrencilerin çoğunluğu, artık bir saatle yetindiklerini belirtiyor.
       Gelelim üniversite tercihlerine... Öğrenciler korkmakla birlikte bulundukları yerdeki üniversiteyi de işaretlemişler. Nedeni çaresizlik... Büyük bölüm ise deprem riskine göre, sıralama yapmış. Ankara ve Akdeniz üniversiteleri gözde yerler arasında...

       NOT :Detaylar salı günü düzenlenecek basın toplantısında...

Seyyar mahkeme...

       30 yıllık hakim Haşmet Akşener aradı. Hani şu zabıt katibi, mübaşiviri olmadığı söylenen İstanbul 10. Ticaret Mahkemesi'nin başkanı... Hakim Bey, 'Hiç yok değil var da yetersiz. Dört olması gerekirken iki, onun da biri izinde' diyor... Ardından da asıl sıkıntıya değiniyor.
       Şimdi sıkı durun!... İstanbul'daki diğer 9 ticaret mahkemesinin yükünü hafifletmek amacıyla 26 Mart 1999'da kurulan mahkemenin müstakil duruşma salonu yok... Gezici olarak emanet salonlarda hizmet veriyor. Yani seyyar...
       Bu nasıl oluyor? Vatandaş duruşma salonu sürekli değişen mahkemeyi nasıl buluyor? Soruyu Hakim Bey, yanıtlıyor:
       "Davalara diğer mahkemelerin duruşma yapmadığı saatler ya da günlerde bakıyoruz. Kalem için bir oda bulabildik. Ticaret mahkemelerindeki davaların yüzde 95'i avukatlı işler. Onun için kalemde uyarı yapıyoruz ya da salı - perşembe günleri (haftada iki gün duruşma yapılıyor) hangi salonda olduğumuzu ilan ediyoruz..."
       Şimdi biz; 'Bu yargıyla Avrupa Birliği zor' derken haksız mıyız?.. İşi hafifletmek için mahkeme kuruyorsun yer yor. Üstelik, geçen sene artı üç mahkeme kurulmasına karar verilmiş ama; sadece birine salon bulunabilmiş... O da göçebe...
       Düşünün, bu mahkemeye yıl başından bu yana gelen dosya sayısı bine yakın (esas), 2 binin üzerinde de günlük iş var. Yer yok, adam yok, teknoloji yok, para yok... İş çok... Bu nasıl adalet...


Yazara E-Posta: tbengin@milliyet.com.tr