Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Yetim, yoksul, yetenekli...
       Bunlar Darüşşafaka'nın 3 Y'si, daha doğrusu anayasası...
       Burada okumak için sadece babasız ya da fakir olmak yetmiyor. Mutlak başarı da aranıyor. Ve Darüşşafaka tam 137 yıldır bu nitelikteki çocuklara kucak açıyor. Hem de hiç ödün vermeden...
       İşte dün ülkenin geleceği olan bu çocukları aydınlık yarınlara ulaştırmak için omuz omuza vererek 'yok'ları özverileriyle 'var' edenlerin gecesiydi. Maslak'taki okulun havuz başında kimler yoktu ki; politikacılar, sanatçılar, gazeteciler, bürokratlar, işadamları... Ve de bu dev çınarı bağışlarıyla ayakta tutan hayırseverler...
       Darüşşafakalılar gururla yaptıklarını anlattılar. Okulda halen 900 öğrenci eğitim (öğrencinin cep harçlığı dahil her şeyi karşılanıyor) görüyor. Ancak kapasite daha yüksek. Ama Anadolu'daki anneler çocuklarından ayrılmak istemedikleri için İstanbul'a yollamıyorlarmış. Varsın yollamasın demek yok... Darüşşafaka oralara gitmeyi planlıyor. İlk hedef Diyarbakır ve Erzurum'da yatılı okul (300'er kapasiteli) açmak.

Parasız olmaz

       Sonra dev ekrana bağışçılar için yapılan beş yıldızlı Yakacık Sitesi'nin görüntüleri geliyor. 120 hayırseverin her biri odalarda değil minik lüks dairelerde kalıyor. Tesiste keman eşliğinde yemek, herkese doktor, kuaför, sinema, oyun - hobi salonları ne ararsan var. Özetle yok yok... Onlara ne yapılsa az...
       Geceye renk katan Hülya Avşar da böyle diyor. Hatta masalarına gidip ziyaret sözü veriyor. Mikrofondan bağış yaparak çocuk okutmanın faziletlerini anlatıyor. Ama yaklaşık bir saatlik program için 17 bin dolar almayı da ihmal etmiyor!..
       İyi ki; buradayız. 'İstenince iyi şeyler de oluyormuş' demeyi unutmuştuk.
       Darüşşafakalı değiliz ama; gördüklerimizden, duyduklarımızdan onurlandık, gururlandık...
       İyi ki varsın Darüşşafaka...
       Helal olsun kuranlara, bravo yaşatanlara...

Ehliyet enflasyonu

       Türkiye tam bir çelişkiler ülkesi. Bir yanda peynir - ekmek gibi ehliyet veriliyor diye yakınıyoruz, hatta zorlaştırıcı önlemler gündemde. Öte yanda ilkokul mezunlarının ehliyet alma hakkı 2004'e kadar uzuyor. Anlamak mümkün değil.
       TBMM Trafik Güvenliği Araştırma Komisyonu Başkanı DSP'li Ahmet Tan, yılda bir milyon kişiye ehliyet verildiğini söylüyor. 'Çin'de bile rakam bu kadar değil' diyor. Durduralım o zaman. Bu konuda görev en başta Meclis'e düşmüyor mu? Mantar gibi biten sürücü kursları kimin eseri? Parayı bastıran ehliyeti cebe koyuyor. Sakat, gözü görmeyenler dahi ehliyet alıyor. Ahmet Tan, şunları söylüyor:
       "İlla yasa gerekmiyor. Millette de kabahat var. Parayı veriyor, kendisi kursa gitmek istemiyor. Kurs sahibi için önemli olan para 'gelmezse gelmez' diye bakıyor. Zaten bu niyetteki adam gelse de izlemiyor. İlkyardım dersi onu ilgilendirmiyor. Çünkü işi ciddiye almıyor..."

Yıllanmış ehliyetler

       Peki ne olacak, aynen devam mı?
       "Değil elbette. Kursu bitirenlere ilk yıl geçici ehliyet verilmesini düşünüyoruz. Adam iyi şoförse gitsin bir yıl sonra esas belgesini alsın. Şimdi alıyor ehliyeti, 30 - 40 yıl soran yok. Ya sakatlandıysa, sağlığı yerinde değilse, gözleri görmüyorsa?.. Avrupa'da ABD'de belli periyotlarda yenileniyor, sürücü sağlık kontrolünden geçiyor. Bunları da düşünüyoruz."
       İlkokul mezunları için süre uzatılmasına ne diyeceksiniz?
       "Meclis'in yanlışı. Seçimden önceydi vatandaş bastırdı. 'Okuyamadık diye rızkımıza engel olmayın' sözleriyle tepki gösterdi."
       Avrupa Birliği tam üyelik sürecindeki Türkiye'nin bu standartları yakalamak zorunda olduğunu vurgulayan Tan, şöyle devam ediyor:
       "Hatta ABD'de belli yaşın üstündekilerin ehliyetleri geri alınıyor. Kamu taşıma araçlarından ücretsiz yararlanma pasoları veriliyor. Ama vatandaşı kırmadan, onurunu zedelemeden."
       Komisyonda böyle bir görüş var mı?
       "Yok. Önce gençlere hakim olalım."


Yazara E-Posta: tbengin@milliyet.com.tr