Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Kurultay kavgası MHP’nin “kimyasını” bozdu. Nasıl bozmasın ki bir yanda kurultaya hazırlanan “kararlı” muhalifler, öte yanda “Yok sayarım, tanımam” diye direnen “öfkeli” genel merkez var. Buna bağlı olarak da “partide iktidar olma” tartışmasının dozajı giderek artıyor ve genel merkezin muhalif başkan adaylarına yönelik ihraç hesapları gündemden düşmüyor. Dolayısıyla da ihraç ederse ne olur, kurultay toplanır mı veya Yargıtay’dan ne çıkar gibi birçok soru nedeniyle partide belirsizlik ve huzursuzluk had safhada. Bu arada MHP’lilerin kafasını karıştıran bir başka tartışma da şu:
Devlet Bahçeli gider başka birileri gelirse MHP yüzde 20-25 olur ya da Bahçeli direnirse parti kesinlikle seçim olsa barajın altında kalır.
Çünkü bu noktada da başkanlık için adı geçen her adaya dönük farklı anketler ve oy oranları havada uçuşuyor. Üstelik de ortada bir genel seçim havası olmamasına rağmen. O nedenle, kurultay süreci işlerken bu konuyu, yani MHP’deki başkanlık yarışının sokağa yansımasını irdelemekte de yarar var. 1 Kasım seçimlerine dönük en doğru tahmini yapan kamuoyu araştırmacısı Adil Gür’e sorularımız şunlar:
Bugün seçim olsa diye MHP’nin durumuna yönelik veri, Bahçeli’nin ‘illa ben olacağım’ ısrarı ve ihraçların sokağa yansıması, başkanlık için adı geçenlerin MHP’nin oy oranına dönük tahminlerin güvenilirliği, parti içinde demokrasi yok algısının MHP seçmenine etkisi...
Adil Gür’ün verdiği yanıtlar ise şöyle:

MHP’nin ‘kimyası’ bozuldu

MHP’nin oy oranı
MHP yüzde 10-11 arasında. Yani barajın değil ama 1 Kasım’ın da bir puan civarında altında. Ortada bir seçim olmadığı için, yani 10.4 ya da 10.7 dediğimizde kesinlikle barajın üstüdür demek mümkün değil. Çünkü bu araştırmaların hata payı var biliyorsunuz. 10.5 dediğimiz 12 de olabilir 9 da olabilir ama net görünen bir şey var MHP üzerinde yürütülen tartışmalar MHP’ye katkı sunmuyor, zarar veriyor. Bir de düşünün, Türkiye öyle bir süreçten geçiyor ki çok yoğun bir terörle mücadele var. Her gün şehit cenazeleri geliyor. Ve biliyoruz ki dünyanın her tarafında terörün olduğu dönemlerde milliyetçi partilerin oyları yükselir. Buna rağmen MHP’nin oyları yükselmiyor düşüyorsa MHP için tehlike çanları çalıyor demektir.
MHP’nin performansı
Devlet Bahçeli gider başka birileri gelirse MHP 20-25 olur ya da Devlet Bahçeli direnirse parti kesinlikle seçim olsa barajın altında kalır diye çok yazılıp konuşuluyor ama ben her iki teze de katılmıyorum. Çünkü ortada bir seçim yok. Zamanında yapılırsa 3.5 yıl süre var. Erken yapılsa bile Türkiye de 5-6 ay ya da bir yıl içerisinde bir seçim olacağı kanaatinde değilim. Böyle olunca da bunu ölçmek değerlendirmek çok zor. Eğer Türkiye üç ay sonra bir seçime gidiyor olsaydı seçimlerden önceki bir genel başkan ve yönetim değişiminin partiye ne getirip ne götüreceğini öngörmek söylemek daha kolaydı. Ama ortada bir seçim yok ve bu arada geçecek süre önemli.
Aday tahminleri
Seçim ortamı dışında kişilerin popülerliğiyle oy oranı arasında doğrudan bir ilişki yok. Örneğin, 2002 seçimlerinden önce “Kim parti kursun” diye yapılan tüm kamuoyu araştırmalarında iki isim öne çıkıyordu.
Biri, İstanbul eski Büyükşehir Belediye Başkanı bugünkü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (yüzde 57-58); diğeri ise 2000’lerde fırtına gibi operasyonlar yapan eski İçişleri Bakanı Sadettin Tantan (yüzde 50-52) idi. Her ikisi de parti kurdu. Biri yüzde 35, diğeri yüzde 1 aldı. Yine AKP’den ayrılan Abdüllatif Şener popüler, kendisini ispat etmiş bir siyasetçiydi. Araştırmalarda parti kursun çıkıyordu. Kurdu, yüzde 1 oy aldı. Söylemek istediğim şey şu, isimler bazen çok şey, bazen de isimleri lider yapan etrafındaki kadrosu. Yani bugün MHP’de genel başkan adayı olan hiçbir isme haksızlık etmem istemem, bunu doğru ölçmenin yolu sadece isimlerle değil yarın bir gün yönetime geldiğinde etrafında kimler ya da nasıl bir MHP olacakla da ilgili.
Partili küsmez
Siyaset, seçmen öyle kutuplaştı ki bir takım tutma mantığıyla hareket edenler var. Elbette ki MHP’de yeni bir yönetim gelir, Türkiye’ye umut verir, oylar çok yukarıya gidebilir ama mevcut yönetim aynı anlayışla devam eder dolayısıyla da parti tabanı kızar, küser, partiyi terk eder, parti ikiye bölünür, yüzde 50 oy kaybeder demek de çok doğru değil. Ne Bahçeli’ye ne de adı geçen adaylara haksızlık etmek istemiyorum ama siyasi partilerin aslında pek çok yapısal problemleri de var. Mesela uzun yıllar bu ülkede Deniz Baykal gider başka birisi gelirse CHP iktidar olur denildi. Deniz Bey gitti, Kemal Bey geldi. CHP’de ne değişti? Hiçbir şey yani CHP’nin oyları aynı bantta seyrediyor. Yani tek başına lider değişerek bir parti uçmaz, topyekun değişiklik şart...