Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Musul operas- yonu nedeniyle Türkiye yeni bir göç dalgası tehdidiyle karşı karşıya. Bir anda on binlerce insan Habur kapısına yüklenebilir. Bu konuda Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin de uyarısı oldu. Dolayısıyla, böyle bir olasılık yüksek çünkü ilk günleri planlanandan hızlı gittiği söylenen operasyonun aşamaları ve stratejisine dönük fluluklardan kaynaklanan endişeler söz konusu. Bunların başında da mezhep savaşı fitilinin ateşlenebileceği var. Yani atılacak yanlış bir adım Musul ve Telafer’deki çoğunluğu Sünni olan nüfusun (2 milyon olduğu tahmin ediliyor) hareketini tetikleyebilir. Nitekim dün konuştuğum Türk Kızılayı Genel Başkanı Dr. Kerem Kınık’ın endişesi de bu yöndeydi. “Özellikle aynı anda karadan piyade ve topçu havadan da hava birliklerinin yapacağı bir süpürme hareketi üzerine bu bölgedeki insanlar normal olarak canını kurtarmak için kaçacaklardır” diyen Kınık’ın buna dönük öngörüleri de şöyleydi:
“Güneye kaçamazlar çünkü Şii bölgesi. Orada da bir çatışma olabilir diye endişeleniyorlar. Suriye’de de bugün yaşadıklarını belki bir zaman sonra Rakka’da da yaşayacaklar, dolayısıyla oraya da gidemezler.
Gidebilecekleri Kuzey Irak Kürt bölgesi de içinde bulunduğu ekonomik kriz nedeniyle gelmelerine sıcak bakmıyor. Memurlar maaşlarının üçte birini
50 günde bir alıyorlar. Sadece peşmergenin maaşları ödenebiliyor. Yani yardım edecek durumları yok ve ‘almayacağız’ diye bir yaklaşımları var.
Dolayısıyla, böyle bir durum söz konusu olduğunda bu insanlar tek bir adres, Duhok
ve Zaho’yu geçip Habur’a,
yani Türkiye’ye dayanacaklar. Tabii bunun olmamasını
arzu ediyoruz.”
Peki ya olursa?
Tampon bölgeler

Olası dalgaya karşı Kızılay olarak birkaç koldan çalışıldığını anlatan Dr. Kınık’ın sıraladığı önlemlerden bazıları da şunlardı:
“Öncelikle insani operasyonu şu anda önleyici tedbirlerle planladık. BM ile temas halindeyiz. Onlar şu anda
4 kampta yaklaşık 20 bin aileyi barındıracak bir kapasite oluşturmaya çalışıyorlar ama onlarda da bütçe sıkıntısı var.
Kuzey Irak bölgesel yönetimine Türkiye olarak kampların kurulması ve insanların iaşesinin sağlanması noktasında yardımcı olacağımızı söyledik. Duhok-Erbil arasında ve Musul’un güneydoğusu Mahmur bölgesinde kamplar kurulabilir. Bunun için Kuzey Irak’a şu ana kadar 400 TIR insani yardım malzemesi ve
500 konteyner gönderdik.
Bunu daha da artırmak için AFAD’la görüşüyoruz.
Amacımız, olası bir göçü yerinde durdurmak. Böylece hem bölgedeki demografik yapının değişmesi önlenecek hem de Türkiye açısından güvenlik sorunu yaşanmayacak. Çünkü böyle bir durumda kimler girecek, kimler
çıkacak bunları ayırt etmek
çok kolay değil.”
Ürkütücü rakam
Böyle bir durumda hareketlenen nüfusun BM’nin öngördüğü 100 bini geçebileceğini de belirten Dr. Kınık’ın, gerekçesi ise şuydu:
“BM’nin iki raporu var. İlkinde ‘bir milyon insan göç edebilir’ deniliyordu. Sonrasında bu 300 bine düştü. Tabii bunlar da politik çünkü böyle bir şey zikrettiğiniz zaman, buna hazırlık yapmanız gerekiyor. Ona da bütçe yok.
O nedenle, olası bir göç dalgasındaki rakam tamamen Musul operasyonun hangi metot ve psikolojik havayla seyredeceğiyle çok ilişkili. Yani DAEŞ’in buradan atılması bölgenin özgürleştirilmesi dışında, Halep’te olduğu gibi demografik yapının değiştirilmesine yönelik bir ajanda varsa bu rakam çok büyür. Yüz bin rakamı çok iyimser bir senaryo kalır. Dolayısıyla da bizim hazırlığımız bunun iki üç katına dönük.”
Adil Öksüz bilmecesi
15 Temmuz’un kilit ismi Adil Öksüz’ün nasıl serbest kaldığı ve hâlâ neden yakalanamadığına ilişkin sorumuza MİT eski Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş’in verdiği yanıt şu:
“Hâlâ devletten binler, on binler açığa, gözaltına alınıyor. Silahlı Kuvvetler, emniyet teşkilatı, MİT Müsteşarlığı gibi devletin tüm ana kurumları ve diğer kamusal yapılar bu örgütün hakimiyeti altına girmiş ve özellikle yargı-emniyet bağlantısı ve işbirliği çerçevesinde biz Adil Öksüz’ün yakalanıp yakalanmadığını ya da yargılanıp yargılanmadığını, saklanıp saklanmadığını tartışıyoruz ve bugün devleti yönetenler hâlâ FETÖ’nün devlet içindeki varlığının, kriptolarının tartışmasını yapıyor. Böyle bir ortamda kim hangi sorumluluk içerisinde? Bütün mesele bu...”
Devam ediyoruz sorulara...
MİT neden bulamıyor?
“Onu bilemiyorum tabii ki. Bulmaya çalışabilir ama karşı tarafta da iyi örgütlenmiş iç ve dış bağlantıları olan bir örgütsel yapıyla karşı karşıyayız.”
MİT’in her yerde kolu var diye bilinir?
“O kadar da meseleye öyle bakmayın, her yerde kolu vardır dersek zaten sorunlar bu noktaya gelmezdi ki...”
Yani dememiz o ki; “Adil Öksüz nasıl serbest kaldı?” sorusunu TBMM 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu’nda eski İçişleri Bakanı’nın “Bana değil onlara sorun” diye adres gösterdiği değil Adalet Bakanlığı’na ilgili tüm yetkililere yöneltseniz de bu bilmece çözülmez...