Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Twitter’ın Asya Direktörü Peter Greenberger, Barack Obama’nın 2012 Başkanlık seçimlerinde Dijital Kampanya Direktörü Teddy Goff ve kampanyanın Ulusal Saha Direktörü Jeremy Bird, Bill Clinton’un Batı Eyaletleri Kampanya Sorumlusu-Obama’nın Denver -Colorado anketörü Rick Ridder,uluslararası Ödüllü Anketör Joannie Braden İstanbul’da düzenlenen bir konferansa katılacak. Element Strateji Yönetimi ve Danışmanlık’ın kurucusu ve Uluslararası Siyasi Danışmanlar Derneği’nin en genç yönetim kurulu üyesi Dr. Gülfem Saydan Sanver’in öncülüğünde 6 Mart’ta gerçekleşecek “Hedef Kitle” adlı etkinliğin ana başlıkları şunlar:
Seçim kampanyalarında kullanılan iletişim yöntemlerinin incelikleri, hedef kitleyi bulma; doğru mesajları üretme ve hedef kitleye doğru kanaldan ulaşma...
Yani ülke için kader seçimi diye nitelendirilen 7 hazirana dönük başarı tüyoları. Çünkü:
2012 Başkanlık Seçimlerinde Obama’nın Dijital Kampanya Direktörlüğü’nü üstlenen ve Time dergisi tarafından “Dünyayı değiştiren 30 yaşın altındaki 30 kişi” arasında gösterilen Teddy Goff, izlediği dijital strateji ile kampanya için kazandırdığı 690 milyon doların üzerinde bağış ve bir milyondan fazla kayıtlı seçmenin yanı sıra Facebook’ta 45 milyon, Twitter’da da 33 milyon takipçi topladı. Ve Amerikan Başkanlık Seçimleri tarihinde rekor olarak tanımlanan bu kazanımlar Obama’nın ikinci dönem başkanlığa seçilmesinde önemli rol oynadı.
2012 seçimlerinde Obama’nın Ulusal Saha Direktörü olarak görev yapan Jeremy Bird ise 2,2 milyon gönüllüyle ABD seçim tarihindeki en büyük gönüllü organizasyonunu kurdu ve yönetti. Obama başkanlığının ilk döneminde de kritik görevler üstlenen Bird, 2009-2011 yılları arasında Obama Yönetimi’nin yürüttüğü Wall Street Reformu ve Sosyal Sağlık Reformu kampanyalarında etkin olarak görev aldı.
Açıkçası dememiz o ki; bizim siyasilerin bu konferansı dikkatle izlemesinde yarar var. Özellikle de başkanlık ve baraj tartışmalarıyla kendi tabanlarını hareketlendiren AKP ve HDP karşısında henüz kitleleri heyecanlandıracak bir proje ya da söylem üretemeyen CHP’nin...

Haberin Devamı

Damdan düşenlerin iç güvenlik tepkisi

Haberin Devamı

Kamuoyunda “İç Güvenlik Paketi” olarak bilinen ve polisin yetkilerini önemli oranda artıran yasa tasarısıyla ilgili görüşmeler TBMM Genel Kurulu’nda bu hafta yapılacak. Bir başka deyişle Meclis yine “karakolluk” olacak. Çünkü tasarıya “Tüm Türkiye’ye Olağanüstü Hal(OHAL) rejimi getireceği”, “Polis devletine gidiş anlamına geldiği” ve hatta “sivil bir darbe” olduğu yönünde eleştiriler getiren CHP, MHP ve HDP blok halinde karşı. İktidar ise bir an önce oylanıp yürürlüğe girmesinde kararlı. O nedenle de tansiyon yüksek...
Parlamentonun içi böyle de dışı farklı mı? Değil, sokaktaki kişi ve kuruluşlardan da “Kolluk amirlerine önleyici gözaltı yetkisi tanıyan, en küçük bir olayda polise silah kullanma yetkisi veren, toplumsal olaylarda gazdan korunmak için kısmen yüzünü örtenlere bile ağır cezalar öngören” tasarıya tepki geliyor. Bunların başında da birilerinin dediği gibi “damdan düşenler” yani biricik evlatlarını polis kurşununa kurban vermiş aileler var. Örneğin İzmir’de öldürülen Baran Tursun’un babası Mehmet Tursun, şöyle diyor:
“Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu’nun (PVSK) 16. Maddesine eklenen ‘Kendi öngörüsü ve taktiri ile zor ve silah kullanma’ yetkisinin yürürlüğe girdiği haziran 2007 yılından bugüne dek polisin öngörüsü veya soyut kavramlara dayalı makul şüphesi sonucu 183 kişinin yaşam hakları ihlal edildi.
Sorumlu tutularak yargılanan polisler ise sembolik ya da ‘erteli cezalara’ çarptırıldı Öldürme olaylarına karışan polislerin çoğu da görevlerine halen devam ediyor. O nedenle bugün ve yarın Ankara’da onlarca polis mağduru aileyle birlikte ‘Bu liste yetmiyor mu?’ diyeceğiz.”

Haberin Devamı

Etik yasası yine rafta

TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in Yüce Divan tartışmalarının yaşandığı günlerdeki “Türkiye’de yeni bir siyasi etik yasasına ihtiyaç vardır” şeklindeki ısrarlı çıkışı üzerine ne demiştik?(19 Ocak 2015) Siyasi etik ve siyasetin finansmanı yasaları, politikacılarımızın sıklıkla sözünü ettiği ama önlerine gelince de kulak arkası yaptığı konuların başında geliyor. Yani milletin vekilleri neler yapıp yapamayacaklarının bir kurala bağlanmasını ve partilere akan paraların sorgulanmasını istiyor görünüp “olmaz” diyorlar...
Ne oldu? Yukarıdan gelen talimatla mal bildirimi ve imar düzenlemelerini içeren ‘Şeffaflık Paketi’yle birlikte bu yasalar da seçim sonrasına kaldı. Yani 24. dönemde hazırlanan ama 25. dönemden itibaren geçerli olması öngörülen “Vekillerimizin neler yapıp,yapamayacaklarını belirleyen kurallar” bir kez daha rafa kalktı...Artık umudumuz 26 hatta 27. dönem!..