Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Sokaktaki insanın sandıkta iradesini göstermesinden bu yana geçen iki haftada siyasetteki görüntü tam bir “peşrev” havasında...Hani yağlı güreş öncesinde pehlivanların er meydanında ritmik ve heybetli hareketlerle kendilerini güreşe hazırlamak için yaptıkları ısınma hareketleri var ya aynen öyle. Çünkü liderler de attığı her adım, sarfettiği her sözle tıpkı çayırdaki pehlivanlar gibi birbirlerinin sırtlarını sıvazlayıp kucaklayarak ya da el ense çekerek kuvvet yoklaması yapıyorlar. Bu durumda da “başa güreşecek” siyasilere dönük olasılıklar tartışılıyor... Ya da liderlerin her yeni hareketiyle öngörüler değişiyor. İlk günlerde 292’yi bulan CHP, MHP, HDP, yani muhalefet bloğu popülerdi. Ancak 3 partinin hukuk, adalet, yargının yeniden düzenlenmesi, seçim barajı, taşeron işçiler ve emeklilere dönük ortak görüşleri olmasına rağmen MHP’nin “HDP’yle asla ve kat’a olmaz” kestirmesiyle olanaksız gibi görünüyor. Şimdi öne çıkanlar ise AKP - CHP ya da AKP - MHP olasılıkları...Bu seçeneklerle ilgili ibreler de pazarlık içeriklerine ilişkin dengeler nedeniyle her an değişiyor. Tabii bu arada yarın TBMM’deki yemin töreni ve yasal sürelerin ardından Cumhurbaşkanı tarafından yapılacak görevlendirmeler sonrası
sonuç alınamaması durumunda kasım ayında yeni bir seçim olasılığı da söz konusu...
Yani dememiz o ki; şimdilik siyasi arenadaki görüntü “flu” ve endişe verici ama bu tabloda “net” olan sevindirici detaylar da var. Örneğin 7 Haziran öncesinde ülkeyi, insanları kutuplaştıran, ötekileştiren tahrik edici ve çok tehlikeli sert söylemleri duymuyoruz. Siyasiler de artık birbirlerine “sokak ağzını” bile sollayacak ve de ağır hakaret içeren bir dil kullanmıyorlar. Açıkçası koalisyon seçeneği ortaya çıktıktan sonra liderler başta olmak üzere tüm siyasi kadroların üslubunda hareketlerinde öyle bir yumuşama oldu ki hangi partiden ya da hangi görüşten olursa olsun herkes birbirine “saygılı” davranıyor, kırıcı olmamak için sarf edilecek sözleri özenle seçiyor...Temennimiz, en tepeden en aşağıya kadar gelen bu “saygı”nın, seviyeli üslubun ve “demokrat” görüntünün bir “mola” değil, kalıcı olması...

Haberin Devamı

YSK’nın kâğıt stoğu tükendi

Haberin Devamı

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) 7 Haziranda yapılan milletvekili genel seçimlerinin kesin sonuçlarını açıkladı ama parti genel merkezlerinin olağanüstü itiraz yolu 21 Haziran’a kadar açık. Yani takvim hala işliyor...Bu arada da art arda gelen seçimler ve uzun oy pusulaları nedeniyle kağıt stoğu 400 tona düşen, daha doğrusu olası bir seçim için yetersiz duruma gelen YSK, Devlet Malzeme Ofisi’nden kâğıt alınmasını talep etti. Her seçimde bin ton kâğıt tüketildiğini belirten YSK’nın CHP’li üyesi Av. Mehmet Hadimi Yakupoğlu, yasa uyarınca da kurumun stoklarında 2 bin ton kağıt bulunması gerektiğini söylüyor. Buna göre DMO önümüzdeki günlerde 1600 tonluk kâğıt alımı için ihale açarak eksiği tamamlayacak...
Tabii bir de bir milyon 344 bin 224 olarak açıklanan geçersiz oy tartışması var. Çünkü bu rakam eski seçimlere oranla oldukça fazla, özellikle de İstanbul’da... Bunda elbette artan seçmen sayısının da etkisi var ancak uzun oy pusulalarının kafaları karıştırdığı ya da yeterince dikkat edilmediği de ortada. Nedeni iptallerin çoğunun hem tercih edilen partiye hemde alt sıralardaki bağımsız adaya basılan iki mühürden kaynaklanması ve her partinin de neredeyse eşit oranda kayba uğraması...Peki, bu önlenemez miydi? Soruya yanıt Yakupoğlu’ndan:
“Pusulayı başka türlü dizayn edemezsiniz. Kanunda her şeyin nasıl olacağı santimine kadar yazılmış, aralarında bırakılacak boşluklara kadar belli. En çok bağımsız aday da İstanbul’daydı. Bağımsız adayları küçük de yazamazsınız. Sonuçta bir tane kutunun içine bir tane mühür basacaksın. Ama defalarca uyarmamıza rağmen hem partiye hem de altındaki bağımsız adaya mühür basılmış. Bunun sosyolojik araştırmasının yapılması gerekir.”