Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

TSK’nın desteğiyle ÖSO güçleri Cerablus’u tamamen ele geçirince IŞİD’in zulmünden kaçan kent sakinleri evlerine dönmeye başladı. Beklenti 100 bin Suriyeli’nin geri dönmesi... Harekatın şimdiki hedefi ise en az 200 bin kişinin yaşadığı IŞİD’in kontrolündeki El Bab’ı özgürleştirmek. Dolayısıyla da Halep’ten olası 200-300 bin kişilik yeni bir toplu göçe karşı oluşturulan güvenli bölgeyi genişletmek,dahası göçün tersine dönmesini sağlamak. Yani ABD’nin desteğindeki PYD-YPG’nin Kürt koridoru planını da çökerten bu kritik hamlenin hedefleri arasında güneyde istikrarlı bir komşunun yanı sıra Türkiye’deki Suriyeli mültecilerin oluşturulacak güvenli bölgeyle birlikte kademeli olarak ülkelerine dönmeleri de var. Peki bu mümkün mü? Yani Suriyeli mülteciler geri döner mi? Dün bu soruyu Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi Müdürü Doç. Dr. M. Murat Erdoğan’a yönelttim. İşte yanıtları:
n Orada oluşturulacak bir güvenli bölge bundan sonraki göç dalgası için önemli. Çünkü böyle bir beklenti var ama bir biçimde kontrol ediliyor, engelleniyor. Örneğin PYD pozisyonunu kaybetmemek için Kürtlerin bir yere gitmesini istemiyor. Onun için insanlar perişan, kaçmak da istese kaçamıyorlar. Resmen kapana sıkışmış durumdalar.
n Güvenli bölgeye Türkiye’de şu an yaşayan insanları götürüp yerleştirmek bir hayal böyle bir şeyin olabilmesi mümkün değil. İnsan hakları örgütleri, dünya ayağa kalkar. Bunun ötesinde İstanbul’dan 450 bin insanı alıp oraya nasıl götüreceksin?
n Konuştuğumuz insanların çoğu tabiki memleketimizde barış olsa gitmek isteriz falan diyorlarda özellikle bölge dışında olanlar yani İstanbul, İzmir, Bursa ya da Konya gibi yerlerde yaşayanlar artık kendisine iş bulmuş ev bulmuş işini yoluna koymuş insanların o kadar tedirgin bir ortama geri dönmesini kimse beklemesin. Orada hala bir savaş ortamı var, istikrarsızlık var bu istikrarsızlıkta öyle kolay ortadan kalkacak gibi görünmüyor...

Poliste kep altı türban tartışması

Ülkenin yoğun gündemine “Başörtülü kadın polis tarafsız olabilir mi?” tartışması da eklendi. İlk örneğini 30 Ağustos kutlamalarında gördüğümüz uygulamaya dönük siyasilerden de “şimdi sırası mıydı” ya da “polisin daha önemli sorunları var”şeklinde tepkiler geldi. Güneydoğuda uzun süre görev yapan, 10 yıla yakın da polis okullarında silah eğitimi veren emekli Emniyet Müdürü Bülent Kılıçtepe’nin konuya ilişkin “Kafanın içi dışından önce gelmeli” diye başlayan düşünceleri ise şöyle:
Yuvarlak ve gözü güneşten koruyan önünde deri siperi olan şapkaları Polis Kolejinde 15 yaşından itibaren giymeye başladım. Ağır ve kullanışsızdı. Şapkamız düşmesin diye sol elimiz kafamızın üzerinde sağ elimiz ise tabanca sallanmasın diye tabanca kılıfı üzerinde koşardık. Komik ve kullanışsız bir durumdu. Polisin çevik ve hızlı olmasını engelliyordu. Daha sonra kıyafetleri ve şapkaları güzel hale getirdik. Amerikan polisleri gibi hafif bir kep ve kalçaya sıkı bağlı,sallanmayan tabanca kılıfları koşmamıza ve heriki elimizi de rahat kullanmamıza yardımcı oldu. Ama şapkanın altındaki bazı beyinler, Anayasa ve kanunlara bağlı kalmaya namusu üzerine ettiği yemini unuttu. Anlatmak istediğim şu güvenlik teşkilatı büyük bir psikolojik ve fizyolojik sıkıntı içinde. Bu kadar sıkıntıyı aileleri ve yakınlarıyla beraber çeken güvenlik teşkilatı mensuplarının kafasının dışından önce içiyle ilgilenmek lazım. 10 yıla yakın polis okullarında silah hocalığı yapan birisi olarak bu işi bilenlere ve ilgililere soruyorum. Askerliğini yapmamış fidanları dünyanın en kanlı örgütlerine karşı yollarken verdiğimiz beden, silah ve hukuk eğitimi yeterli mi? Güneydoğu’da 8 yıl görev yapan döndüğünde uykuda dişlerini sıkmaktan iki azı dişini de birer sene aralıkla kıran bir polis olarak da diyorum ki;Şark görevine giderken ve dönerken ailece ruh ve beden sağlıkları normal mi? Travmalı kardeşlerimize ne gibi bir tedbirler almayı ve tedavilerini nerede yapmayı düşünülüyor?..



3.köprü açılınca İstanbul trafiğinde rahatlama olduğu söyleniyor. Ancak alternatif yol yapılmayan Mahmutbey Gişeleri ile Hadımköy arasında durum daha da beter oldu. Çünkü eskiden belirli saatlerde yasak uygulunan TIR ve kamyonlar artık sürekli trafikte ve bildiğimiz TEM günün her saati tıkalı.- Bahçeşehir sakinleri