Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

TSK’daki FETÖ temizliğinde darbe girişiminden bu yana 7 bine yakın asker ordudan atıldı, yüzlercesi de tutuklandı. On binlerce subay-astsubay hakkında geriye dönük inceleme ve araştırma yapıldı, yapılıyor. Ordudaki bütün sınavlar, terfiler, ödüller ve kurslar da mercek altına alınmış durumda. Yani herkesin bilip konuştuğu ama darbe girişiminden sonra ete kemiğe bürünen FETÖ’cülerin ayıklanmasına dönük “seferberlik durumu” var. Ancak Genelkurmay Başkanı’nın “güvenilir” diye atanan yeni yaverinin de FETÖ soruşturması kapsamında gözaltına alınmasıyla gördük ki “Ortaya çıkanlar buz dağının görünen yüzü” iddiaları boşa değil. Örneğin, eski Hava Kuvvetleri Komutanlığı Başsavcısı emekli Albay Ahmet Zeki Üçok TSK mensuplarının yüzde 50’den fazlasının şu veya bu şekilde FETÖ ile irtibatlı olduğunu birçok kez dile getirmişti...
TSK’daki FETÖ açısından son gelişmeler üzerine dün Üçok’u aradım ve sıkça yinelediği bu verinin dayanağını sordum. Yanıtı şuydu:
“Bunu resmi olarak biliyorum. Geçtiğimiz günlerde Ankara Cumhuriyet Savcılığı eğitim alanında uzman bir profesörü bilirkişi olarak atadı. Bu bilirkişi 2006 ile 2015 yılına kadarki süreçte askeri okullara giriş sınavlarını inceledi. 2010 ile 2015 yılları arasındaki 5 yılda yüzde yüz, 2006 ile 2010 yılları arasında yüzde 80 FETÖ’cülerin askeri okullara giriş yaptığını tespit etti. Bu bilimsel bilirkişi raporu. Her yıl askeri okullara 5 bin civarında öğrenci alınıyor. Son 5 yılda yüzde 100 ise 25 bin oradan say. Yüzde 80’lik dönemde de 20 bin kişi de. Buna göre; sadece son 10 yılda 45 bin asker girmiş bu okullar vasıtasıyla. Peki orduya 2006 yılından önce hiç mi Fethullahçı girmedi. Darbecilerin ifadeleri ortada 1989, 1990 ya da 1991 yılında soruları alıp girdiklerini söylüyorlar. Yani nereden baksanız TSK’da 60-70 bin FETÖ’cü var. Şu ana kadar darbeci, byLock’çu diye ordudan atılan asker sayısı ise 7 bin civarında. Demek ki 98 bin astsubay, 38-40 bin subay olmak üzere 140 bin civarında rütbeli askerin olduğu TSK’da, bunların daha ancak onda biri atılmış.”
Tehdit devam ediyor
FETÖ temizliğinin diğer kurumlara oranla TSK’da daha zayıf kaldığını savunan Üçok, “Nasıl olmalı?” sorusuna da şu yanıtı verdi:
“Nasıl temizleneceğini Hava Kuvvetleri’nde gördük, pilotları şu veya bu nedenlerle ayırıyorlar, yerine de hemen sınavlar açılıyor, ara sınıflardan öğrenciler alınıyor. TSK’nın zafiyete uğramaması için hem bir taraftan bunların yerini dolduracaksınız hem de bu FETÖ’cüleri ‘yok ben zayıflıyorum’ diye düşünmeden anında atacaksınız. Çünkü bunların yarın öbür gün yine benzer bir ortam yakaladıklarında daha kanlı bir kalkışma yapmayacağını hiç kimse garanti edemez.”
Üçok’un 15 Temmuz gecesi karanlığının neden aydınlatılamadığına dönük öngörüsü de şöyleydi:
“Karargâhtaki kameraların çoğu tahrip edildi ama orada bulunan insanlar var. Yani Kara Kuvvetleri Komutanı’nı, Genelkurmay Başkanı’nı derdest ederken onlarca Fethullahçı olmayan subay, astsubay, general var orada. Ben savcılığımda şunu gördüm; bir askeri komutanı döver ama komutanı hâlâ onun başında olduğu için o asker asla bunu söylemez. Kafamı çarptım, ayağım takıldı gibi saçma sapan ifadeler verir. Ama terhis olup gider, komutanının etkisinden kurtulduğunda bütün olayı anlatır. Şu anda da TSK’da bu komuta kademesi orada işin başında olduğu sürece bu olayların içinde yaşayan hiçbir subay, astsubay, general serbest iradesiyle ifade veremez. Beni terfi ettirmez, beni hapse atar diye korkar...”

Sandık müşahidi sayısı düştü

‘Cumhurbaşkanlığı sistemi’ni öngören referandumda “sandık güvenliği”, yani seçmen iradesinin sandığa girdiği gibi yansıması çok önemli. Dolayısıyla, bu oylamada da en kritik görev yine sandık müşahitlerine düşüyor. Üstelik bu kez sayıca da azlar... Çünkü 1 Kasım’daki son seçimde sandık kurulu üyeleri dışında 29 partinin müşahidi varken, bu rakam şimdi 9’a düştü.
Peki ya Oy ve Ötesi gibi derneklerin bulunma durumu? Bu soruya YSK’daki CHP temsilcisi Av. Mehmet Hadimi Yakupoğlu’nun yanıtı şu:
“Kanunda STK sıfatıyla gözlemci diye bir kavram yok, bir partinin yerine bulunuyorlardı. Aynı yöntemle, yani o 9 partiden birinden müşahit olurlarsa yine bulunabilirler. Ama STK kimlikleriyle bulunamazlar.”