Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türk askerinin konuş-landığı Başika Kampı nedeniyle yaşanan Türkiye-Irak krizinde tansiyon düştü derken, Irak’ın Ankara Elçisi’nin “Musul operasyonundan sonra askerlerin çekilmesi konusunda iki taraf anlaştı” sözleri havayı yine bulandırdı. Hemen arkasından da Türkiye’nin açıklaması ve net tavrı geldi:
Bütün bölge terör örgütlerinden arındırıldıktan sonra oturulup tekrar değerlendirilecek...
Bir başka deyişle, bölgeden sadece DAEŞ değil PKK da temizlenene kadar Türkiye’nin askeri varlığı orada bir keyfiyet değil, zorunluluk olarak devam edecek. Aslında bu Türkiye’nin başından beri ısrarla yinelediği bir hassasiyet, dahası, Başika’dan çok daha önceleri için de geçerli olan bir durum. Yani terör örgütlerine karşı amansız mücadele veren Türk askerinin Kuzey Irak’taki varlığı yeni değil, ta 1990’lı yılların başına kadar uzanan bir realite...
Dün bu durumu PKK saldırılarının yoğun olarak yaşandığı 1991-1995 yılları arası Diyarbakır Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı görevinde bulunan emekli orgeneral Necati Özgen’le konuştum. 1992’nin sonbaharında PKK’lı teröristlere yönelik Kuzey Irak’ta yapılan ve bizim de gazeteci olarak bazı aşamalarına tanık olduğumuz operasyonu anımsatan Özgen, sonrasında da şunları anlattı:
“Kuzey Irak’ta yuvalanan PKK 1992’de devamlı baskın yapıyordu. O dönemde rahmetli Eşref Paşam (Bitlis) Jandarma Genel Komutanı’ydı. Ben de Asayiş Komutanı’ydım. Dedik ki; ’Bu böyle olmayacak, biz ne yapalım da Kuzey Irak’taki bu boşluğa hakim olalım? Devamlı burası doluyor, ne yapalım?’ Bunun üzerine Kuzey Irak’ta jandarma ağırlıklı subay, astsubaylardan oluşan istihbarat amaçlı timler görevlendirmeye ve kritik noktalarda karakollar kurmaya karar verdik. Bunun için de Eşref Paşam’la Kuzey Irak’a gidip Selahattin kentinde Barzani’nin karargâhında Barzani ve Talabani’yle konuştuk. Sonra da bunu dördümüzün de imzası bulunan bir yazılı belge haline getirdik. Buna göre de timler görevlendirildi. Bugünkü 2. Ordu Komutanı Metin Paşa da (Korg. İsmail Metin Temel) o zaman binbaşıydı ve bu timlerden birinin komutanıydı. Hatta birkaç tane timin de bölgesel sorumlusuydu.”
O günlerde kurulan 30’a yakın karakoldan bazılarının zamanla daha büyüyerek bölük, hatta tabura dönüştüğünü belirten Org. Özgen, buna olanak veren belgenin de Jandarma Komutanlığı’nda durduğunu söyledi. Hemen arkasından da şunları ekledi:
“PKK bitmeden oradaki ve daha sonra Başika’da konuşlandırılan birliklerin hiçbiri çekilmemeli. Yoksa Türkiye’nin aleyhine olur.”
Özetle, dememiz o ki; Irak’ın kuzeyinde farklı noktalarda 25 yıldan beri Türk askerinin güvenlik gerekçesiyle zorunlu varlığını bilen ve buna tepki vermeyen Irak’ın Başika’dan neden rahatsız olduğunu anlamak zor. Aslında azmettiren güç bunu sürekli inkâr etmese çok kolay da...

Görme engellilerin ‘açık oy’ kaygısı

Milletin vekilleri “açık oy” kavgasında birbirine girip kafa yararken, görme engelli vatandaşlar her seçimde yaşadıkları “açık oy” kaygısının artık son bulmasını istiyorlar. İşte Türkiye Beyazay Derneği İzmir Şube Başkanı Salih Arıkan’ın vekillere ders niteliğindeki mesajı. Tabii anlamak isterlerse:
Sayın Vekillerim, ben ve görmeyenler tüm oylarını açık kullanıyor. Yani olması gereken gizli oy açık tasnif ama biz oyumuzu bir başkasıyla kullanıyoruz. İlk oyumu Karabağlar Cumhuriyet Lisesi’nde genç bir öğrenci olarak okuldan bir arkadaşımı götürerek kullandım. Beş on yıl önce de bir seçime katıldım. Sandık Başkanı dedi ki bende sizinle birlikte kabine gireceğim. Biz itiraz ettik ancak bir kavga olmasın diye kabul edip birlikte oy kullandık. Başkan ne dese beğenirsiniz: ‘Güvendiğiniz dağlara kar yağmasın?’ Başka bir seçimde de sandık başkanı yine kabine girmek istedi. Ben Genel Başkanımızı aradım, o da tutanak tuttur deyince hem basını çağırdım hem polise bilgi verdim. Yukarı çıktık başladık tartışmaya adamlar bize silah doğrulttular. Polisle oy kullanmış olduk. Artık seçim zamanı gelince oyumu kiminle kullanacağım diye kara kara düşünmek istemiyorum. İnternet, telefonla kullanma ya da bir başka çözüm bulunamaz mı?..