Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türk tankları dün sınırın ötesine, Suriye topraklarına geçti. Yani düne kadar IŞİD mevzilerini obüslerle uzaktan vuran TSK, Cerablus’a yönelik sıcak temas başlattı. Amaç füze saldırılarıyla Türkiye’yi tehdit eden IŞİD’i bölgeden süpürerek hudut güvenliğini sağlamak ve ABD’nin desteğiyle Kürt koridoru oluşturmayı hedefleyen PYD’nin oyununu bozmak. Aslında bu uzunca bir süredir konuşulan ancak bölgedeki hassas dengeler (Rus uçağının düşürülmesi, ABD’nin çıkarlarıyla çatışma) nedeniyle pek olasılık verilmeyen bir harekât. O nedenle de koalisyon kuvvetlerinin hava desteğinde olmasına rağmen bu harekâtın sonuçları tartışılıyor. En çok merak edilenlerin başında da Türkiye’nin bu harekâttan beklentileri, kırmızı çizgileri ile ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’in tam da harekât gününe denk gelen Ankara ziyaretinin anlamı ve Türkiye ile ABD arasında çıkar çatışması yaşanıp yaşanmayacağı var. Gerçekten böyle bir şey söz konusu mu ya da olabilir mi? Dün bu soruyu eski Genelkurmay İstihbarat Dairesi eski Başkanı Korg. İsmail Hakkı Pekin’e yönelttim. İşte yanıtları:
Türkiye fiilen Suriye’yi işgal etmiyor. Suriye’nin bütünlüğüne yardımcı oluyor. Dolayısıyla kendi gücüyle kendi güvenliğini sağlamaya çalışıyor, yaptığı budur. Bu konuda ABD’lilerle aramızda bir çıkar çatışması olduğunu sanmıyorum en azından şimdilik. Çünkü ABD’liler için önemli olan IŞİD’in temizlenmesiydi. Böylece ABD’nin birinci önceliği yerine gelmiş oluyor.
Türkiye açısından öncelik neydi? Kendi ülkesinin halkının güvenliğinin sağlanması ve PYD’nin ABD ile beraber tesis etmeye çalıştığı Kürt koridorunun önlenmesi. Bu harekâtla Türkiye kuzeydeki koridoru önleyecek güneydekini de tehdit edecek bir pozisyona geliyor. O nedenle şimdi değil ama güney koridorunun tamamlanması gibi bir gelişme olursa Türkiye ile ABD arasında bir çıkar çatışması çıkabilir.
Bu harekâtın planı, tarihi konusunda ABD’lilerle mutabakata varılmıştır. Biden’in gelişini harekâtla çok irtibatlandırmamak lazım. O daha çok ABD’nin darbe yaptırdığı propagandasını ortadan kaldırmaya yönelik bir ziyaret. ABD ‘bu harekâtta sizi destekliyorum’ diyerek müttefik görüntüsü vermek istiyor. Ama bu harekât olmasaydı zaten ABD ile ipler tamamen kopacaktı çünkü Türkiye yine bildiğini yapacaktı. Onun için ABD’nin böyle davranması gayet doğal. Türkiye’yi kaybedip Ortadoğu’da düşündüğü projeyi tamamen toprağa gömmek istemiyor. İşin
gerçeği bu.
Ne olursa olun bir yabancı gücün Suriye topraklarına girmesi ya da orada harekâtta bulunması bir ülke için önemlidir ama bu harekâttan Suriye, Rusya ve İran’ın da bilgisi olduğunu düşünüyorum. Belki IŞİD’e yönelik bundan sonraki Rakka harekâtı da Esad güçlerine bırakılabilir.

Lider pilot açığı da var

FETÖ darbe girişiminden sonra TSK’da çıkan pilot açığını kapatmak için, THK’dan sonra THY’de devreye girdi ve asker kökenli 500 pilotun orduya dönme konusunda gönüllü olduğunu açıkladı. Bu gerçekten çok önemli çünkü hava kuvvetlerinde sadece pilot değil “lider pilot” açığı da var. Bunun ne demek olduğunu hava kuvvetleri uçuş okullarında uzun yıllar komutanlık ve öğretmenlik yapan emekli bir general şöyle anlatıyor:
“Pilot olup, bröveyi takan arkasından da F-16 veya F4 2020 de savaş yapabilecek duruma gelenler tabii ki tek başına görev yaparlar ama iki tane aynı statüteki pilotu aynı kolda uçurmazlar. Onları uçuracak ikili, dörtlü, çoklu kol liderlerine de ihtiyaç var. Bir savaş pilotu ikili kol lideri olabilmek için eğitimler bittikten sonra 2 yıl süreyle 2 numara olarak uçar. O nedenle mesleğinin zirvesinde ordudan ayrılarak havayollarına gidenlerin ‘lider pilot’ ihtiyacı açısından geri dönmesi çok önemli. Tabi onları da ayrıldıkları süreyle bağlantılı tekrar bir eğitimden geçirmek kaydıyla. Çünkü 2 ay önce ayrılan bir iki sortilik uçuşla ‘nerede kalmıştım’ der göreve devam eder. Bir yıl yıl ayrı kalanlar için 30 sortilik bir program uygulanır, 2 yıl ve daha fazla olanlar için ise eğitim süresi 4-5 ayı bulur.”
Yani dememiz o ki; TSK’daki savaş pilotu açığını kapatmak için atılan, atılacak adımlarda sadece sayıyı artırmaya değil, istenilen standartlarda pilotlara odaklanmak daha doğru. Özellikle de THK gibi dış kaynaktan yetiştirilecekler açısından...