Uğur İşven

Uğur İşven

ugur.isven@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye’nin idari yapılanmasında valiler genellikle çok aktif kamu görevlileri değildir.
Devlet kurumları arasındaki koordinasyonu sağlamak dışındaki işleri bakanları karşılamak, düzenlenen etkinliklerde devleti temsil etmektir. Yani il protoko-lünün en üstündeki kişidir vali...
Ancak bazı valiler vardır ki, protokolle yetinmezler. Dolayısıyla geride iz bırakırlar.
Manisa Valisi Halil İbrahim Daşöz de böyle valilerden biri...
Hiç okul yüzü görmemiş bir anne babanın köyde doğup büyüyen oğlu...
Uzun yıllar kaymakamlık ve İçişleri Bakanlığı’nda önemli görevlerden sonra 1999 yılında vali olarak atandığı Isparta’da başlatmış bu “dev öğrenciler” projesini...
Sonra da gittiği Adıyaman, Malatya ve Amasya illerinde sürdürmüş. Şimdi sıra Manisa’da...
Sonuçta ortaya binalar, eserler çıkıyor ama projenin özünde insan var. Asıl amaç, çocukların istediklerinde ve çalıştıklarında neleri başarabileceklerini görmelerini sağlamak.
“Bizim çocuk yetiştirme tarzımız biraz sorunlu. Onlara özgüven, özsaygı duygusunu veremiyoruz. Her şeyi başkasından bekleyen insanlar olarak yetiştiriyoruz” diyor Vali Daşöz.
Sistemindeki eksik halkayı tamamlamak amacıyla düşünülen projeyi yürütmek için, vali, kaymakam, milli eğitim müdürü, öğret-men ve öğrencilerden oluşan kurullar var. Herkesin söz hakkı eşit. Ancak öğrenciler çoğunlukta. Çünkü projenin sahibi onlar.
Ne yapılacağına, gereken paranın hangi etkinliklerle sağlanacağına öğrenciler karar veriyor. Öğrencilerin harçlıklarını tırtıklamak, zenginlerden bağış almak kesinlikle yok.
Çünkü konulan her tuğlanın emekle, onurla konması şart.
Vali Daşöz, “Çünkü bağışla, yardımla yapılan işlerin çocukların kişisel gelişimine katkısı yok” diyor.
Daşöz bu projesini açıkladığında önce kaymakamlar, milli eğitim müdürleri burun kıvırmışlar.
Ancak kendilerine güven duyulan, sorumluluk verilen çocukların boylarından büyük işler başardığı görülünce herşey değişmiş. Muhtemelen şu an Manisa’da da böyle düşünenler var. Ancak 251 bin dev öğrencinin onları da utandıracakları kesin.
Vali Daşöz, bu çalışmanın çocukların gelişiminde nasıl bir etki yaptığını çarpıcı bir örnekle anlattı. Ailesiyle başka ile göç eden öğrencinin, birkaç gün önce geldiği okulunda temsilci seçilmesinin öyküsü gözlerimizi yaşarttı.
Öğrencilerin karşısına “Ben de adayım” diyerek çıkmak ve ağızları açık bırakan yarım saatlik konuşmanın ardından oyların yüzde 70’ini alarak seçilmek, nasıl bir özgüvenin sonucudur, siz düşünün.
Türkiye’nin böyle valilere ihtiyacı var. Bize düşen de onlara destek olmak.