Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Adının da ortaya koyduğu gibi, Kuran, yüksek sesle ezberden okunmak üzere indirilmiştir ve sesin kullanımı, yarattığı etkinin önemli öğelerinden biridir. Müslümanlar Kuran’ı camide okunurken duyduklarında, Hz. Muhammed’in Hira Dağı’nda Cebrail tarafından çevrelendiği veya her nereye baksa O’nu gördüğü gibi, “sesin ilahi boyutu” tarafından sarıldıklarını hissettiklerini söylerler. Kuran, yalnızca bilgi edinmek için okunacak bir kitap değildir. O, ilahiyat duygusunu tatmak için okunur ve aceleyle okunup geçilecek bir kitap değildir.

Haberin Devamı

Özellikle ilk sureler, insan dilinin ilahi bir etkiyle bozulmuş ve parçalanmış olduğu etkisi verirler. Bu nedenledir ki Kuran’da “Kuran’ı Arapça okunmak üzere indirdik, onda tehditleri türlü türlü açıkladık ki belki sakınırlar yahut onlara ibret verir” açıklamaları yer almaktadır.

İslam tarihi

Müslümanlar, İslam Tarihini Hz. Muhammed’in doğumuyla veya ilk vahiyleri almasıyla değil, siyasal bir gerçekliğe dönüştürmeye başlamasıyla başlatırlar. İslam tarihi, Karen Armstrong’un “Tanrı’nın Tarihi” isimli kitabında belirttiği gibi, “ilahi planın uygulamaya başlandığı hicretle” başlatılır.

Kuran, bütün dindar halkların adil ve eşit bir toplum yaratmak için çalışmaları gerektiğini öğretir ve bu gereği görev olarak belirler. Müslümanlar, bu siyasal görevlerini gerçekten de çok ciddiye almışlardır. Hz. Muhammed başlangıçta, siyasal bir önder olmak için yola çıkmamış olsa da öngörülmeyen olaylar O’nu Araplar için yeni bir siyasal çözüm bulmaya doğru itmişti.

Vaat edilmiş topraklar...

Rosenzweig’ın evrensel din görüşü, yeni antisemitizme bir yanıt olarak ortaya çıkan yeni siyasi Museviliğe kuşkuyla bakılmasına yol açtı. Rosenzweig’e göre, Museviler, kendilerine “Vaat Edilmiş Topraklar” olarak verildiğini iddia ettikleri topraklarda değil, Mısır’da bir halk olmuştu. Museviler, yalnızca günlük dünyayla bağlarını koparır ve siyasilerle ilişkiye girmezlerse ölümsüz bir halk olarak yazgılarını sürdürebilirlerdi.

1882’de Rusya’daki ilk Yahudi kıyımından sonraki yıl, bir grup Yahudi Filistin’e yerleşmek üzere Doğu Avrupa’dan ayrıldı. Bunlar, kendi ülkeleri olana değin Yahudilerin eksik ve yabancılaşmış insanlar olarak kalacaklarına inanıyorlardı. Tarihteki olaylar, Siyonistlere dinlerinin ve Tanrı anlayışlarının işe yaramadığına inandırdığından, Yahudiler Sion’a (Kudüs’ün antik adı) dönüş özlemi içine düştüler.

Haberin Devamı

Rusya ve Doğu Avrupa’da Siyonizm, Karl Marx’ın kuramlarını uygulamaya koyan devrimci sosyalizmin bir yan çalışmasıydı. Zaten, Marx da bir Yahudi idi. Hitler’in komünizme karşı çıkmasının en önemli nedeni de buydu.

Nazilerin yaptığı Yahudi katliamı, geleneksel Yahudi teolojisine son vermiş ve Yahudilerin Tanrı’nın varlığını sorgulamalarına ve kalıcı bir vatan özlemlerinin yükselmesine yol açmıştır.