Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


     Ülkemizin aykırı çocukları: Uzanlar. Kimine göre haklılar. Kimine göre haksız. Kimine göre, Amerikalıları bile atlatabildiklerine göre, onları kimse atlatamaz. Ama, bir gerçek var ki, son seçimde onlar olmasa idi, Yılmaz, Çiller, Bahçeli, belki de Ecevit bile Meclis'teydi.
     Çimento üretiminde dünyanın ilk yedi ailesi içine girdiler. Girdikleri her işte başarılı oldular. Girdikleri her işte farklı oldular. Girdikleri her işte başarıya başkalarından farklı bir yoldan ulaşmayı denediler. Kurdukları parti, bize yalnız ismiyle değil, yenilikleriyle ve propagandasıyla nasıl genç olunacağını gösterdi. Rumeli kanı, içlerine işlemişti.
     Bazılarına göre, onlar yıkılamayacak kadar güçlü. Bazılarına göre, sonraki iktidar onlarda. Hatta, şimdiden oyları % 20'ye ulaşmış. Bazılarına göre, onlara yapılanlar siyasi amaçlı. Bazılarına göre, hak ettiler. Bazılarına göre ise, Çukurova ve Kepez'e el konulması Amerika'nın emriydi; şimdi de sıra, diğer varlıklarında.
     Onları tanımak için onlarla ilişki kurmuş olmak gerek. Yaklaşık 15 yıl önce, Merkez Bankası olarak çeşitli bankalarla yaptığımız bir swap anlaşmasını vadesinden önce bozmak istemiştik. Bu isteğimizi karşılamanın zorunlu olmadığını, anlaşmayı bozmanın bankaların da çıkarına olduğunu, tarafların her ikisinin de oluru ile anlaşmanın bozulabileceğini ve anlaşmayı bozmak istemeyenlerle eski anlaşmanın süreceğini bankalara bildirdik. Bu isteğimizi bankalardan bazıları kabul etti, swap anlaşmaları karşılıklı mutabakat ile iptal edildi. Uzanlar'ın Bankası ise, bize cevap vermek yerine bizi Başbakan'a yazılı olarak şikayet etti. Sonuçta, istedikleri oldu ve onlarla yapılan swap anlaşması iptal edilmedi. Başbakan yerine bize de bildirseler, iptal edilmeyecekti.
     Onlarla ilgili, onlarca anım var. Sabancı'ya ait Çukurova hisselerini nasıl ele geçirdiklerini, hem onlardan hem Sabancı'dan dinledim. Haklılık veya haksızlığın ötesinde, Uzanlar'ın olaylara bakış açıları çok farklı. Onlarla takışmamak için, bir transfer ücreti alarak yanlarında çalışmaya başlayan bir arkadaşım işten ayrılırken, transfer ücretini gönüllü olarak iade etmek durumunda kalmıştı.
     Peki, Çukurova ve Kepez'e el koymakla hükümet doğru mu yaptı? Yapılanın yanlış olduğunu söyleyenler, verilen cezanın işlenilen suçla orantılı olmadığını söylüyorlar. Maalesef, oyunun kuralları öyle değil. Kasıtlı olarak faul yapan oyuncu, doğrudan kırmızı kart görebiliyor. Belki de, özelleştirmeye bir borçları olmadığına göre, varsa verilen zarar düşülüp, ödedikleri paralar geri verilebilir. Böylece, diğer varlıklar kurtarılır. Ancak, yapılanlar haklı da haksız da olsa Anayasa ile uzaktan yakından alakası yok. Devlet verdiği bir yetkiyi, belirlenen kurallara uyulmaması halinde tamamen kaldırabilir.
     Bundan yaklaşık 11 yıl önceydi. Borsadaydım. Bir borsa yatırımcısı parasını hisse senedi almak üzere Uzanlar'ın bankasına yatırmış, bir süre sonra hisselerini satıp, parasını geri almak isteyince kendisine parasının bankalarında olmadığı söylenmişti. Olan şuydu: Bankanın bir çalışanı parayı müşteriden almış ve bankaya yatırmadan kayıplara karışmıştı. Müşteri ise, parasının bankaya yatmış olduğunu biliyordu; elinde belgeleri vardı. Olayı inceleyen, Aracı Kurum ve banka temsilcilerinden oluşan Borsa Disiplin Kurulu, banka tarafından paranın müşteriye ödenmesi gerektiği yönünde bir karar aldı. Banka bu karara uymayınca, Borsa Yönetim Kurulu da mecburen Uzanlar'ın bankasının "Borsa üyeliği"ni dondurdu. Bu son örnekte de, verilen cezanın işlenilen suçun üstünde olduğu söylenebilir. Ama, verilen ceza uzun yazışmalardan sonra gerçekleşti ve ne ceza verileceği biliniyordu. Uygulama yapıldı.
     Bir yetki ya vardır ya yoktur.